Arkamı döndüğüm sırada Teo karşımda gülümseyerek şanslı günündesin uykucu kitaplara beraber el atmaya ne dersin. Hafifçe başımı sallayıp tebessüm ettim.
Teo' yu ilk babamla Paul amcanın Marketinin içerisinde pastaları raflara dizerken görmüştüm . Üst rafa geçip pastayı yerleştireceği sırada babamın ona seslenmesiyle birlikte elinden kayan pasta yüzüne düşmüştü kendimi tutamayarak güldüğümdeyse bakışlarını bana yöneltmişti biraz daha yaklaştığı sırada yüzünde kalan pasta kalıbını hızla suratıma yapıştırdı birkaç saniye olduğum yerde kaldığımda babam gülmemek için kendini zor tutuyordu. Kafamı yerden kaldırıp kolumla yüzümü sildikten sonra
"ya! Sen gel buraya diye bağırdım. "
Tam adımımı atacaktımki bir türlü atamıyordum havaya yükselmemle beraber babamın beni tutan kolları dahada çok yukarı kalktı.
" Teo! "
Etrafta yankılanan yüksek ses tonuyla Paul amcaya baktım. Elini saçlarının arasına daldırmış bir şekilde Teo'yu kovalıyordu . Babam yüzümü kendine döndürdükten sonra
"Miranda önce bi yüzünü temizleyelim ne dersin..." Paul amcanın Teo ' yu kovalamasının verdiği rahatlıkla kafamı sallayıp kollarımı babamın boynuna doladım. Daha sonralarındaysa da Teo ' yu görebilmek için her gün Paul amcanın dükkanına uğruyordum ilk başlarda muhteşem bir karşılaşma olmadığı için Teo benimle konuşmak istemese de en sonunda canına tak ederek yüzüme dikkatli bir şekilde bakmaya başladı fırsattan istifade kolunu kendime doğru çekip elini tuttum arkadaş olalım mı? Elini hızlı bir şekilde çekerek
"ben küçük çocuklarla arkadaş olmam" dedi
"Ben küçük değilim ben tam yedi yaşındayım , sen kendini çok mu büyük sanıyorsun ?"diyerek itiraz etmiştim. Elini kısa kumral kestane rengi arasındaki saçlarının arasına yerleştirerek zoraki arkadaşlık teklifimi kabul etmişti .
Günler geçtikçe Teo ' ya daha fazla alışmıştım. Sıkıldığım zaman sürekli terasa çıkıp onun pasteanede misafirlere bişeyler ikram etmesini izlerdim. Açık olan pencereden esen rüzgarla irkilerek kütüphaneye kadar geldiğimizi fark ettim . Kapıyı açtığımda içeriyi loş ışığın doldurduğu küçük pencerelerinden zar zor ışık girebilen kütüphanenin içerisindeydik. Kitaplıkların arasında biraz yürüdükten sonra duvarla paralel bir şekilde konumlandırılmış masalardan birine geçip çantamı çıkardım. Ee napıyoruz eskimeye yüz tutmuş masanın üzerindeki yığılmış kitapları göstererek
" Ben kitapları içine koyacağımız arabayı alıyım sonra raflara dizeriz."
" Olur. "
Kütüphanenin girişinin hemen yanında bulunan kapıya doğru ilerleyip içeri girdim yığılmış kutuların arasında bulunan aracı çektiğim sırada bir kaç kutu devrildi. Kutuları düzeltmeye başladığım sırada artan adım sesleriyle Teo nun bana doğru yaklaştığını fark ettim. Muzip bir şekilde gülümseyerek iyice yaklaştıktan sonra
" Hala sakarlığınız üzerinizde bakıyorum da " diyerek
kucağımdaki kolayi rahat bir şekilde kaldırıp diğer kolilerin üzerine bıraktı. Biraz olduğum yerde kaldıktan sonra "Teo teşekkür ederim. "Yorgun çıkan sesimle birlikte elimi ağzıma götürüp esnememi az daha olsa engellemeyi başardım. Teo içerisinde kitap bulunan arabayı itmeyi bırakıp biraz daha yaklaştıktan sonra
" en iyisi uykunu açsın diye kahve almaya gidiyorum."
deyip kapıya doğru yöneldi kapıdan çıkarken hala gülüyordu. Kitapların olduğu araçtan birkaç tane kitabı alıp yerleştirmeye başladım . Kitaplıklar gittikçe üzerime geliyormuş gibi hissediyordum . Birkaç kitap daha yerleştirdikten sonra rafların arasına sıkışmış olan siyah yüzlü kitabı biraz uğraştıktan sonra çıkardım. Kapağında büyük bir dolun ay resmi olan kitabı açacağım sırada Elimdeki kitabın çekilmesiyle birlikte Teo ya baktım. Kitaba kısa bir süre baktıktan sonra tekrar rafa yerleştirdi. Rafın kenarına bıraktığı kahveyi ellerimin arasına bırakıp soğutmadan iç deyip aracı itmeye başladı son birkaç kitabıda yerleştirdikten sonra
"Çok yetenekliyim değilmi ?"
Hafifçe tebessüm ederek
" Teo teşekkür ederim. "
"Aslında biraz yoruldum ama olsun..." dediğinde elini saçlarının arasına götürmüştü . Teo yu uzun süredir gormedigim içinmidir nedir içimi tuhaf bir his kaplamisti kumral teninin üzerine düşen kestanemsi saçlarıyla ve koyu kahverengi gözleriyle gayet hoş duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİRANDA
WerewolfDüşüncelerinde kaybolmuş bir kız. Asil bir soy. Koruyucular! Aralanan sır perdeleri (çoğu şey bitti dediğimiz zaman başlar.)