KT-2

224 115 43
                                    

Yeni yıla gitmiştik. Çocuğa bir şey diyemeden sadece gülerek 1 demiştim. Bir cevabı hak ediyordu. Yine aşık olduğum bir çocukla kanka olmuştum. Yanarım yanarım da buna yanarım.

"Mutlu yıllar kanka."

Artık o benim kankam olsa da benim için kar tanemdi.

Şu an açlıktan önümde cool cool duran çocuğun kırmızı atkısını yiyebilirdim. Bana kırmızı şarap ile yenilen bol yağlı eti anımsatıyordu. Bir anda fevri bir hareketle konuşmaya başladım.

"Bir şeyler atıştırsak?"

"İyi bildiğim bir yer var. Oraya gidelim."

Beraber kalabalık sokakta sanki kimse yokmuş da tek biz varmış gibi yürüyorduk. Kapısında ışıklarla süslenmiş yılbaşı ağacının olduğu bir mekana giriyorduk. İçerisi de iyi bir yere benziyordu. Kapıya en yakın masaya oturarak sipariş vermeyi bekliyordum. Etrafı incelediğimde daha çok bordonun hakim olduğu, yemek kokusundan daha çok muhteşem çiçek  kokusunun hakim olduğu bir mekandı.
Umarım burada da yabancı kelimelerle menü oluşturulmamıştır diyerek içimden geçiriyordum. Hoş giyinmiş garson elimize tabletleri tutuşturarak menüye karar vermemiz için bekliyordu. Eris 'Ben her zamankinden istiyorum.' diyerek kurtulmuştu. Bende 'Aynısından.' diyerek garsonun sorusundan kurtulmuştum. Gözlerimle çocuğun yeşil gözlerini öyle bir kesiyordum ki gözlerinin şekli yaprak gibiydi sanki yaprağın renginden gözlerinin rengini almış gibi duruyordu.

"Ee Ada liseden sonra neler yaptın anlat bakalım."

"Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği son sınıf oldum. Mezun olmayı bekliyorum. Sen neler yaptın?"

"1 sene üniversitede istediğim yeri kazanamadım. Tekrar sınava hazırlandım. Şimdi Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuyorum. Bu sene son sınıfım. Biz seninle okulda nasıl karşılaşmadık? Aynı üniversiteymişiz."

"Bundan sonra okulda birlikte takılırız artık."

"Çok iyi olur."

Sonunda yemekler gelmişti. Demin içimden geçirdiğim gibiydi. Kırmızı şarap ve bol yağlı et. Çocukla resmen uyum içindeydik. Ya ne diyordum ben. Ben hafiften aşık olmaya başlamıştım. Ama fazla kendimi kaptırmamam gerekirdi. Bozuntuya vermeden kibar olmaya çalışarak yemeye çalışıyordum. Açken içimden canavar çıkarak tabağı silip süpürüyordu. Burada çalan şarkı içimi burkmuştu. Bu şarkıyı ne zaman dinlesem lisede anım aklıma gelirdi.

Elleri üşüyordu
Kalbi sanki karda
Aldım sardım, sarıldım ona
Dedim ki artık hiç korkma
Durdu, sustu, dokundu saçlarıma
Bir kirpik düştü yanağına..

Özledim, özledim
Saçlarımda oysa hala ellerin
Özledim, çok özledim
O kirpik hala bende sevgilim..

Elleri üşüyordu
Kalbi sanki karda
Bu gece şehre yağıyor yine
Usul usul binlerce kelime
Bir çocuk duruyor
Yine o pencere
Can çekişen bir kalp ellerinde

Özledim, özledim
Saçlarımda oysa hala ellerin
Özledim, çok özledim
Sımsıkı kapalı gözlerim
Özledim, çok özledim
Bileklerimde oysa hala izlerin
Özledim, çok özledim
Sanki hala yanımda nefesin
Özledim, çok özledim
Saçlarımda oysa hala ellerin
Özledim, çok özledim
O kirpik hala bende sevgilim.

Lisedeyken kar topu oynamaktan gelip içeri girmiştik. Eris montunu çıkartıp sınıfın en arkasında duran askılıklara asıp şapka, eldiven ve atkısını kalorifere koyduktan sonra bana doğru dönerek 'Kitabını alabilir miyim? Ödevi yapmamışım.' dediğinde ilk gözüme ilişen yanağına düşen kirpik olmuştu. Elimle alarak peçeteye sıkıştırarak o zamandan beri saklamıştım. Şimdi bu şarkı ve baş kahramanı ile bu anı yaşamak mükemmeldi. Yemek biter bitmez dışarı çıkmaya karar verdik. Sokaklar biraz da olsa tenhalaşmıştı.

ŞEHRİN YALNIZ AŞIKLARI #Yazarlar74Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin