#3# Terkediş.. "04.10"

176 19 6
                                    

Medyada Elvan var
*******************
"Nereye gidiyorsun buraya gel."

Arkamızdan bağırıyordu ama umurumda değildi artık eve gitmeliydik.

Bize doğru gelen, hızlı adım sesleri ürpermeme neden oldu. Şimdi ne yapacaktık. Nereden eve gidecektik?

Buradan kurtulabilecek miydik...

****************************

Bizi burada bulmaları zordu. Ağaçlar sık, toprak çamurdu. Yağmur giderek etkisini arttırıyordu. Gökyüzü neye küsmüştü yine. Acaba sevdiği birini mi kaybetmişti...

"Elvan"

"Hı"

"Ben yoruldum, dinlenelim biraz."

"Yağmurun altında mı ?"

"Bak şu ağacın altına oturalım, hadi."

"Off. Tamam hadi."

Söyleniyordu ama o da yorulmuştu. Nefes alışverişleri hızlanmıştı. Neredeyse soluk soluğa denecek kadar. Saat gecenin bilmem kaçıydı ve biz karanlık ıssız bir ormanda yalnız başımıza yağmurun altında bir manyaktan kaçıyorduk.

"Elvan otobüsten inmeyi kabul etmen büyük saçmalıktı kabul et artık." Artık içimde tutamıyordum bana bir açıklama yapmalıydı.

"Bak Rima herkes korku içindeydi orada birilerinin zarar görmesinden korktum."

"Hıhı tabi canım gördüm. Düpedüz tehdit etti kızım. Başka türlü hayatta indirmezdim seni o otobüsten. Ayrıca senin plan suya düştü galiba ?

"Hayır sadece gecikti. Telefonumu Ezgi hocaya verdim. Bizden sonra hemen polisi arayacaklardı ama ne oldu bilmiyorum."

O an aklıma gelmişti.Benim telefonum bendeydi. Sırılsıklam olmuş mavi kumaş çantamdan hızlıca çıkarıp tuş kilit düğmesine dokundum.

"Şarjım bitmiş. Acaba saat kaç ?"

"Hava kararalı 2 saatten fazla oldu yani 11 rahat vardır."

Karanlıktan korkmazdım, ben hiçbir şeyden çekinmezdim ki.

"Eee ne yapacağız şimdi?"

"Gece burada geçecek başka çaremiz yok gibi gözüküyor."

Kafamla onayladım. Karşılıklı iki büyük ağacın altına oturmuştuk. Gündüz olsa bu iki ağacın arasına hamak kurulabileceğini falan düşünürdüm. Ama şuan sadece buradan kurtulmayı düşlüyordum. Kafamı kaldırıp ağacın geniş uzun kollarına baktım. Büyüktü, heybetliydi fakat dilsizdi. Anlatacak çok şeyi olduğunu düşünmesem de zordu işi. Bu sessiz ormanda dilsiz olması tesadüf değildi bu da onların uyumuydu, zaten ormanı ağaçlar oluşturmuyor muydu..

Biz de Elvan'la bu sessiz ormanda sessizleşmiştik. Orman içine çektiği herşeyi sessizleştiriyordu. Düşünüyordu, belkide adamı dinlediği için belki de beni de buraya sürüklediği için kızıyordu kendine.

Bu derin sessizlikte bir çatırtı duydum.

"Kim var orada"

"Kim olucak Elvan rüzgardandır, ya da orman sakinlerinden biridir işte."

"Orman sakinleri derken?"

"Kurt ayı falan işte."

Hiçbir şeyden çekinmediğini söyleyen ben. Sözümü geri alıyorum. Yabani hayvanlar olmaz.

Şuan da sakin olmaktan başka bir şansımız da yoktu. Kendimi germek istemiyordum. Çarpıntı yapıyor sonuçta.

Orman da hayat şimdi başlıyordu anlaşılan. Hoş bir ahenkle, sakinleştirici ritmiyle başlamıştı senfonisine. Baykuşlar yeni katılmıştı koroya. Hoşuma gitmişti, bu soğukta içimi ısıtmıştı azıcık.

Kendimi BilmemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin