#4# "MÜKEMMEL PROFİL"

106 16 2
                                    

Medyada Rima var.
************

Yalnız değildim aslında. Yanımda kimse olmasa da..
Elvan ziyaretime gelirdi arada. Yeterli değildi bu. Cevap vermeden giderdi hayali. Cevapsız onca soru..
Senin iyilikten başka neyin dokundu o adama. Kelimelerin mi dokundu, çekinerek söylediğin o sözcükler mi..
Bu kadar acı çekmek sana mı düştü dost. Onca vicdansızın şerefsizin arasında. Haketmiyordun ki sen, zerre kadar. Ben daha çok hakederdim mesela. Huysuzun tekiyim hayatta. Kabullenmez, cimri, kıskanç biriyim sadece.

Senden sonra birçok kişi ziyaretime geldi. Nasılsın dediler. Geçiştirdim "iyiyim" dedim.
Şaşırdılar.
İyi olmadığımı biliyorsan ve bu cevaba da şaşırıyorsan niye sorarsın ki ?
İfademi alıcaklardı bir de. Her seferinde dilim kilitlendi, boğazım düğümlendi.
Konuşamadım.

Yine sordular bana "nasılsın" dediler. Anlamsızca kafa salladım sağa sola. "Bilmiyorum" dedim bu sefer. Başka sorular da geldi ardından.

'Olay nasıl oldu'
'Saldıran kişiyi tanıyor musun?'

Hepsini hıçkırıklarla cevapladım. Yada cevaplayamadım.

Şimdi bir masanın karşısına oturttular beni. Zanlının robot resmi çizilecekmiş.
" Senden o kişinin görünüşünü anlatmanı istiyorum."

Sustum. Sessizlik oldu odada. Birşey diyemediler. Beklediler sadece.
"Yalvarırcasına bakıyordu, bakışları çok hüzünlüydü."

Çizicek olan memur benimle buraya gelen buranın sorumlularından Serkan abinin kulağına birşeyler fısıldadı.
Bunlar işlerine yaramazdı. Bunu biliyordum.

Başka birisi de su getirdi. Titreyen ellerimle kapağı açmaya halim yoktu. Elimden aldı suyu getiren kişi. Kapağını açtı uzattı bana yeniden. Bir yudum içebildim ancak. Kapağı açmaya dermanı olmayan ellerimin şişeyi kapatmaya da hali yoktu. Kapağını kapatmadan masaya bıraktım. En son ne anlatıyordum ki. İşe yaramayan bilgiler.. Bakışlarını anlatıyordum.
"Eğer iyiysen devam edebilirsin."

Oda da başka kimse yoktu.
"Anlatacak başka birşey yok."

"Biraz düşün, o kadar zaman beraberdini-.."

Ne saçmaladığının farkında olsa gerek lafını tamamlayamamıştı.

Şaşkınlıkla dehşet arasında dinliyordum sadece...

"O kadar zaman beraberdik ha. Senin arkadaşını vahşice tornavidayla katlettiler mi ha."

Sinirlenmiştim. Bu kadarı fazlaydı. Ayağa kalkmıştım. Elimi masaya vurdum.
"Bana birşey sormayın artık, bilmiyorum."

Masada dağılan çeşit çeşit kalemden birini elime aldım. Ucu daha yeni sivrilenmiş kurşun kalemler gibiydi. Ama bu daha ağırdı, metaldi.
"Seni bununla katletsem olur mu ha, ne dersin. Benim eşgalimi verecek kimsede olmaz."

Memur gözlerini olabildiğince açmış oturduğu yerden kıpırdamadan bakıyordu.

Az önce ne olmuştu öyle.

Bir elimdeki kaleme bir de karşımdaki memura bakıyordum. Kalemi elimden düşürdüm.
"Be-, ben, ben çok üzgünüm. Ne oldu bilmiyorum.
Elimi saçlarımdan geçirdim. Önüme gelen saç tutanlarını sertçe çektim. Hızlıca odadan çıktım. Çıkışın nerede olduğunu bilmeden koridorda ilerliyordum. Çeşit çeşit insan getiriyorlardı. Birden sertçe geriledim.
"Önüne bak küçük kız"

Sesin geldiği yöne, önüme doğru baktığımda pis pis sırıtan iğrenç bir adam vardı. Yanındaki memur sertçe kafasını eğdi. Kelepçeleri vardı. İğrenç herif.

Nereden girdiğimi hatırlamadığım telsiz sesleriyle dolu bu zindan gibi yerden çıkılacak bir kapı olması gerekiyordu.
Daha sakin bir şekilde ilerlerken adımlarımı yavaşlattım. Açık kapılardan içeri bakmaya başladım.
Sağdaki açık kapıda birkaç çocuk vardı mızıldayan. Soldaki odada birkaç kadın "biz suçsuzuz birşey yapmadık komiser abi" tiz sesiyle konuşmuştu.

Tek dertli ben değildim demek ki. Çeşit çeşit dertte insan vardı bu şehirde. İsimlerini bilmediğimiz kişiler hayat hikayelerinin okunmasıni bekliyordu. Ne yaşadıklarını farketmeden..

Bir başka odaya bakıyorum şimdi.
Soldan gördüğüm profil tanıdık geliyordu. Kapının yanına sokulup dinlemeye başladım.

"Kızım üstünden çıkmış daha neyin inkarı bu."

Kızım mı ? Bu otobüsteki çocuktu. Kız falan yoktu.

"Komiser bey inkar falan etmiyorum, evet kullanıyorum."

"Annen öyle demiyor evladım"

"Ya sen anneme ne bakıyorsun bey amca"

"Kızım sana yazık değil mi bırak şu rezil şeyi"

"Ya ben içiyorum amcacım kime ne zararı var."

İçeride bir kız konuşuyordu evet. Bu sesin o çocuktan çıkacak hali yoktu ya.
Yavaşça kapıya doğru eğildim. Mükemmel profilli çocuğun diğer tarafında bir silüet vardı. Bu konuşan kız olmalıydı.

Sesli bir şekilde nefes verdi masa başındaki tombul adam. Yan tarafındaki telefonun ahizesini kaldırdı gözlerini kısarak masanın üstünde duran kağıttan numarayı tuşlamaya başladı.
"Biraz bekleyin annenle görüşmeliyim."

Konuşmalara göre uyuşturucu vakası olduğunu sanıyorum.
Bu çocuğun alakası neydi peki.

"Rima nerdeydin sen"

Hafif endişe hafifte sinir sezdiğim sese döndüm. Serkan abiydi.

"Bu- burdayım. Be- ben eve gitmek istiyorum."

"Tamam gel çıkalım buradan"
Belli belirsiz kafa salladım. Son bir kez kapıdan içeri bakarken aynı zamanda geri geri yürüyordum. Hızlı şekilde arkamdaki duvara tosladım.

İki saniye gözlerimi kapadım. Açtığımda odada gördüğüm konuşan kızın tuhaf bakışlarına hedeftim. Uğraşacak mecalim yoktu. Hızla çıkışa ilerleyen Serkan abiyi takip ettim.

*******

Kısa bir bölümdü.
Bölümü dün yayınlayacağımı söylemiştim, zamanım yoktu.

Bu bölümü gamzeli arkadaşım Hülyacığım'a ithaf ediyorum. ♡

Kendimi BilmemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin