#6# 'GEZİ'NTİ

105 12 0
                                    









"Günaydın kızım"

"Günaydın annem"

"Benim çıkmam gerek kahvaltılıkları biliyorsun"

"Tamam anne görüşürüz"

Annemin tatlı yumuşak öpücüğüyle uyanmaya bayılıyorum, inanılmaz huzur veren kokusu ninni gibi sesi beni her zamanki gibi büyülüyordu. O işiyle ailesini birlikte idare eden harika, güzel ve güçlü bir süper kahraman. Benim kahramanım..

Yataktan kalkıp aynada uyumaktan şişmiş gözlerime baktım. Terden enseme boynuma yapışmış kalan kısımları omzundan dökülen saçlarımı farketmem uzun zaman almamıştı. Ilık bir duş hiç fena olmazdı. Hatta harika bir fikirdi. Yavaş adımlarla banyoya ilerledim. En sevdiğim inekli panduflarım ayaklarımı yere sürte sürte banyo kapısına ulaştım. İçeri girip üstümdekilerden hışımla kurtulup ılık suyun altına kendimi attım. Yavaş adımlarla çıktığım odama bu sefer koştura koştura gittim. Çamaşırlarımı giydikten sonra perdenin arkasından yakıcı bakışlar atan güneşe aldırmadan siyah tişörtümle siyah kotumu giydim. Oldum olası makineyle saç kurutmaktan nefret ettiğimden havluyu kafama geçirdim. Makineye dolanan saçlarımı unutmamıştım daha.

Saçımı havluya sarıp kurumasını beklerken telefonumu elime aldım.

2 yeni mesaj

Tuş kilidimi hızlıca açıp mesajlarıma göz attım.
İkisi de Mert'dendi. Birincisi açtım ve okumaya başladım.

Rima kahretsinki yarın okullar açılıyor. Sende bizim okulda olmayacaksın zaten. Şöyle doya doya güzel bir gün geçirelim diyoruz. Bugün saat 1 de bizim evde buluşuyoruz.

Ne kadar uzun bir mesajdı böyle. İkinci mesajında bu kadar uzun olmamasını dileyerek onu da okudum.

Geç kalma :D

Oh kısaymış.
Hızlıca mesaj yazarak Mert'e gönderdim.

Kim kimsiniz ?

3-4 dakika geçmişti ki mesaj sesiyle yeniden ekrana yöneldim.

Aynı işte bizimkiler

Bizimkiler mi
Yapma Mert onlar seninkiler benimle alakaları yok. Bayağı da kalabalıktılar yani. Bende bugünü kendime ayırmıştım. Önce evde güzel bir kahvaltı sonra belki biraz yürüyüş yada bir yerlerde oturup birşeyler içerdim. Büyük ihtimallede yol boyunca yeni okul dönemini düşünürdüm. Sonra Elvan'ı ziyarete giderdim. Mezarlığa.

Gerçeklerden hiçbir zaman kaçmadım herzaman üstlerine yürüdüm sonuna kadar dikildim karşılarında. Sonradan yüze vuran gerçeklerin acısı şu küçük yaşımda belleğimde tüm tazeliğiyle benliğini koruyordu.

Mert nasıl bu kadar umursamaz olabiliyordu. Elvan onun herşeyi değil miydi ? Cenazede sevgilisi olarak değil de arkadaşı olarak katılmayı seçmişti. Seher teyze pek sevmezdi Mert'i. Onaylamadığını söyleyince Elvan annesine ayrıldıklarını söylemişti. Mert'i seviyordu. Son zamanlar ne kadar soğuk olsalarda, birbirlerini ne kadar sevdiklerini ben biliyordum.

Mert unutmuş muydu Elvan'ı.
İlk günler berbat durumdaydı, inkar edemem. Ama bu kadar çabuk..

Hayret doğrusu...

Tamam 2 saat sonra görüşürüz

Saat 11 di ve ben kahvaltı bile yapmamamıştım. Saçımda havlu ayağımda inekli panduflarımla merdivenleri iki iki atlayarak aşağı indim. Alt kattaki açık plan Amerikan mutfak dolabını hızla açtım. Saklaba kabındaki beyaz peyniri, meyve suyu sürahisini alarak dolabı kapattım. Yüksek tabureye oturmadan önce annemin fırından aldığını düşündüm poğaçaları ve küçük tabaktaki zeytinleri aldım. Bugün böyle rahat son günümdü. Yarın okullar açılıyordu. Ve ben artık aynı okulda okuyamazdım. Bana herşey Elvan'ı hatırlatacaktı. Oturduğumuz bank, sınıfımız, öğretmenler, hatta satılan dürümler bile. Bu kadar acıyı ruhuma çektirmek acımasızlık olurdu. Yaklaşık 10 ay olmuştu. Yaz tatiline kötü girmiştim. Başlanılan psikolojik tedavimi hızlandırdılar. Haftanın hemen hemen hergünü psikolojik danışmanımla beraberdik. Çoğunluk olarak ben muayenehaneye gitsem de onun bana geldiği de olmuştu. En başlarda işe yarayacağını düşünmüyordum. Fakat gün geçtikçe beynim arınıyordu. O eski tonluk basınçtan geriye 10 kilogram kalmıştı. 5 kilogramı hala Elvan'a aitti. 2 kilogramı yeni okul telaşı. 2 kilogramda not sınav ders telaşı. Geriye kalan 1 de ailem...

Kendimi BilmemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin