Onları yalnız bırakmanın en doğru olduğuna karar veren babaannesi, tüm direnişlerine rağmen dedesini de ikna etmeyi başarmış ve Alkanlıları da yanına katıp Yade'yi anne ve babasıyla bırakmıştı. Tabii evde yükselen gerilimi hisseden çocuklar da, kuzenleri gittikten sonra Yade'nin odasına çıkmış ve şimdi tüm aile odasına tıkışıp onu göz hapsine almıştı.
Bugün, bu konuşmayı yapmak istemiyordu. Hele de ikinci defa olacağını bilirken ve anılarla başı fena halde dertteyken.
İçinden "Babaanne, oğlunu da alıp gitsen olmaz mıydı?" diye geçirirken Safa Aras sıkıntılı halini hissetmiş gibi yanına gelip kolunun altına sıkışmaya çalışmıştı. Yade acınası bir şekilde kalınlaştığını fark ettiği koluyla kardeşini sarıp saçlarını boştaki eliyle karıştırdı ve iç çekerek babasına baktı. "Babacığım, yarın konuşsak olmaz mı?"
Adam anlamsız bir homurdanmayla karşılık verip kaşlarını çatınca Dilem şansını denemeye karar verdi. Yade'nin ne kadar üzgün ve yorgun olduğunu gördükçe o da bir o kadar halsizleşmişti.
"Canım..." Efe'nin birbirine kenetlediği kollarını hafifçe tuttu. "Önce ikimiz konuşsak? Yade yoldan geldi, biraz uyusa olmaz mı?"
Bir şey söylemek istiyormuş gibi ağzını açan Mahir'e bakarak başını iki yana salladı Yade. Babası bu kadar öfkeliyken bir şey söylemesi ters tepebilirdi. Bu kadar sevilmek iyi miydi anlayamıyordu böyle anlarda.
"Bence..." dedi adam derin bir nefes aldıktan sonra. "Siz beni kızımla yalnız bırakın."
"Ama baba-" diyerek itiraz etmeye çalışan Safa Aras'ı elini kaldırarak susturdu adam. "Ciddiyim. Dilem, çocukları da alıp bizi yalnız bırakır mısın? Yade'nin yorulduğunun ben de farkındayım, merak etmeyin."
Öfkesi yatışmış gibiydi ancak Yade yine de bu konuyu konuşmak istediğinden emin değildi. Belki utancını görmezden gelebilseydi annesine ya da daha iyi ihtimalle hamilelik yüzünden kilo almaya başlayan halasına Yavuz'un sözlerinden bahsedebilirdi. Fakat babası? Ona Yavuz'un kızını şişko bir patates çuvalına dönüştüğü ve daha iyisini bulduğu için terk ettiğini söylemek her şeyin sonu olabilirdi. En iyi ihtimalle Yavuz'un yüzünde ciddi bir hasara ve Yade'nin hayatı boyunca unutamayacağı bir utanca sebep olacağı kesindi.
"Tamam ama lütfen öfkeni kontrol et Efe."
Bunu söylerken annesinin sesinin kırgın çıktığını fark edip dudak büktü Yade. Harika, kendi hayatı yetmiyormuş gibi ailesininkini de mahvetmeye devam ediyordu Yavuz meselesi. Ayrılığın bu kadar teferruatlı olabileceğini kim tahmin ederdi ki?
Üçü odadan gönülsüzce çıkarken annesine baktı. Kadın ona merak etmemesini söyler gibi başını sallarken de dudaklarını bükmeyi sürdürdü. Keşke çenesini kapalı tutabilseydi ya da bu meseleyi konuşmadan da hayatlarına devam edebilmenin bir yolu olsaydı fakat yoktu işte. En iyisi konuşup kurtulmaktı.
Kapı kapandıktan sonra babası yanına, az evvel kardeşinin yattığı yere yerleşip Yade gibi sırtını yatağın başlığına yasladı. Sol elini iki elinin arasına alıp hafifçe ovalamaya başladığında ani gözyaşlarının istilasına uğramıştı Yade. Nasıl olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu fakat sanki babası elini değil de kalbinin kırılan parçalarını tutuyor ve onları birleştirmeye çalışıyordu.
"Baba..." diye fısıldadı hıçkırarak. Nihayetinde pes edip adamın göğsüne, o güvenli bölgeye, çocukluğundan beri ona ayrılan sıcacık köşeye sarıldı.
"Sen mi ayrılmak istedin Yavuz mu?"
Bunu sorarken adamın sesi hiçbir duyguyu barındırmıyordu. Burnunu çekerek cevap verdi. "Yavuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bir Zaman Meselesi
RomanceYade, acı bir ayrılığın sonrasında kendini bir çıkmazın içinde bulur. Aşağılanmış, kırılmış ve özgüvenini yitirmiştir. Ama kardeşi Mahir'in arkadaşı Asaf'la karşılaşmaları içine bir umut ışığı düşürür. Kaybettiği özgüvenini Asaf sayesinde yeniden k...