14. Bölüm-İfade

30 3 0
                                    

"Bu sefer sarışın. Bu sefer benim olur musun ?" diye sorduğunda gözlerim fal taşı gibi açıldı. Aklımdan istemsizce olumlu sözcükler geçiyordu ama içimde tuhaf bir his, aklımda bütün nöronlarımı iflasa uğratan bir soru geziniyordu.

Bedenim buna hazır mıydı ?

~~~~~~~~~~~~~

Ruhuma dokundular. Kirli ellerle. Ruhumla oynadılar. Onu kağıt misali bir uçak yaptılar. Fırlatıp benden uzaklara uçurdular. Uzakta, benden çok uzakta. Bedenimse ruhumun yokluğundan kaynaklanan soğuk hava üstüne dökülürken hareketsizce duruyordu, çünkü o olmadan yaşaması mümkün değildi. Karanlık ve derin olsada ruhuma ihtiyacım vardı. Korkumu sözlerim gizlesede gözlerim buna izin vermiyordu. Korkuyordum; tekrar kırılıp ruhumu kaybetmekten... Elimde değildi aldılar onu götürdüler, benden uzağa uçmasını istediler. Kötülüklerinin önüne geçemediler. Yapamadılar, kendilerine engel olamadılar. Ve şimdi o geliyor, yaklaşıyor. Ruhum; bana sanki intikam almak istermişcesine bakıyor. Korkuyorum ve onun geri gelmesini istiyorum. Ama o istemiyormuş gibi, gelmeyecek gibi, beni benimle tek başıma bırakacakmış gibi... Sanki artık benden bıkmış gibi. Ama benim suçum değildi. Ona ben dokunmadım. Kendilerine hakim olamayan kirli eller... Onların suçu. Herşey. Hayatıma giren çıkan herkesin suçu.

~~~~~~~~~~~~~~~
"K-Kuzey, sa-sanırım ha-hazı...." Dudakları devamını getirmememi istermişcesine tutkulu öpüyordu dudaklarımı.

Kendini geri çekti. Bana o kadar güzel bakıyordu ki. Hele o gözlerindeki soğuk havadan kendini salmış yaşların gözlerine verdiği durgunluk ve kaşlarının yüz ifadesine kattığı ciddiyetle birleşip kusursuz burnu ile dışa doğru dolgun duran dudaklarıyla o küçük ama bir o kadar şirin çenesi yüzündeki duyguyu dışarı vurmasını engellemek istermiş gibi....

O güzel yüzüne baktığımda hissettiğim o paha biçilmez duygu.. İşte o nadir anlardan birini daha yaşıyorum. İyi ki diyorum. İyi ki görmüşüm onu. O masum, gülümsemenin yakıştığı yüzünü her seferinde ciddi göstermesi beni benden alıyor. Hele o saçlarında yaşama hayalim. Hayallerde yumuşacık bulutların üstünde yaşamak gibi. Yüzü, o düşünceli gibi ama boş bakan gözleri, kavisli kaşları, düzgün burnu, dolgun dudakları.... Resmen içimde kelebek değil akbabalar uçmaya çalışıyor gibi. Böyle birşey kopuyor içimden ona bakarken. Bi insan bu kadar güzel bi surete sahip olabilir mi ? Sürünün tek örneği sanki.

Ya da bu hissetliklerim şu anda ve devamında yaşayacaklarım yüzünden. Bilmiyorum kafam karışık. Hazır mıyım ? Değil miyim ? Henüz onu düşünmeye zamanım bile olmamıştı.

"Sarışın cevap ver. Hazır mısın ? Değil misin ?" Diye sorarken bakışları değişmemişti.

"E-evet yani hayır. Ah ne saçmalıyorum ben. Evet. Sanırım. Galiba." Derin bir şekilde nefesimi dışarı bıraktım. "Kısacası hazırım." Derken başımı eğmiştim.

Elini çeneme koydu ve başımı kaldırarak ona bakmamı sağladı.

"Hala benden utanıyor musun meleğim ?" Diye sorduğunda ona korkak bir şekilde baktım.

"Hayır sadece biraz korkuyorum Kuzey." Dediğimde arkadan tanımadığım ve alaycı konuşan bir kadın sesi geldi.

"Vay vay vay. Sizi gidi çifte kumrular. Güya benim mekanımda işi pişiricektiniz ha ?" Dedi. Dönüp ona baktığımda -multimedia- benim yaşlarımda sarı saçlı güzel bir kız gördüm. Bize doğru salına salına yürüyordu.

"Sen de kimsin ?" Diye sordu Kuzey.

"Ben Beril. Buranın eski sahibinin kızı. Bu dikiş fabrikası yandığından beri benim mekanım. Sizin kimsiniz ?"

Peki Ya Sonra ?(ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin