Hissetmeyi özlemişim.Yıllar sonra belki de ne olduğuna karar veremesem de bir şeyler hissetmeyi başarabilmiştim.
Demir de ben de daha fazla ıslanmak istemiyorduk.İkimizin de şemsiyesi yoktu.O yüzden koşmak zorundaydık.Çokta uzakta olmayan pastane o kadar uzak gözükmüştü ki gözümüze.Koşarken bir yandan da birbirimize bakıyorduk.Birer aptal gibi göründüğümüzün farkındaydım ama pekte umursamadım.
Pastane en sonunda gözükmüştü.Caddeye geldiğimizde önümüzdeki trafik lambasında yayalara yeşil yanana kadar bekledik.Arabalar durunca yaya geçidinden yine koşarak karşıya geçtik.Sonunda pastanenin o çiçek desenli cam kapısının önündeydik.İçeriden gelen koku şimdiden içimizi eritmişti.
Hemen kapıyı açıp içeri giren Demir'in arkasından ben girdim ve kapıyı kapattım.Gözlerim Fulya ablayı aradı.Genelde pastanede o olurdu ama bugün yoktu.Merak etmiştim.
"Bakar mısın,Fulya abla nerede?"
İsmini bilmediğim ve ilk defa gördüğüm kız çok sakince cevap verdi.Demir ise o sırada bir kalorifer bulmuş kurumaya çalışıyordu.
"Fulya abla bir yakınının cenazesine gitti.2-3 saate döneceğini söyledi."
"Tamam canım"
dedim ve gülümsedim.Demir'e dönüp "gelsene bir buraya" dedim.Ne yapacağımıza karar vermemiz gerekiyordu.Yanıma geldi ve aşağımızda duran çeşit çeşit ve bir o kadar da pahalı pastalara baktı.
"Seç bakalım doğum günü kızı"
"Ya Demir,yalnız bunlar biraz paha-"
"Artık seçecek misin yoksa ben mi seçeyim?"
Konuşmama dahi izin vermeden itiraz etti.Neydi bundaki bu doğum günü aşkı anlamıyordum ki.
"İyi o zaman,şu meyveli olan olsun."
***
Yukarıda pastamın (!) gelmesini beklerken bir yandan da Demir'le sohbet ediyordum.
"Hayırdır Hazel? Kimdi o tipine tükürdüğüm?"
"Demir,düzgün konuşsana"
Hem dalga geçiyor hem de atar yapıyordu.
"Bak kızım,sen benim kankamsın,başkasına kanka etmem seni,bu kadar!"
Kafamı yere eğip güldüm.
"Anlatacak mısın artık?! Dedidokucu yönüm yavaş yavaş kendini gıybet sevmeyen 60 yaş üstü teyzeye bırakıyor,haberin olsun!"
Elimle yüzümü sıvazladım ve bir yandan da güldüm.
"Anlatacak çok şey yok.İşte çocuk,yani Eymen-"
"Oo,adını da öğrenmişiz,Okey."
"Ya bir dinleyecek misin?Anlatmam bak."
"Ya tamam,tamam hadi anlat"
Birden atar yapmaktan vazgeçmiş,çılgınlar gibi gıybet yapmak isterken buldum onu.Bugün içine Starbucks'ta sabahlayan Pelinsu'lardan biri mi kaçmıştı anlamamıştım.
"İşte Eymen,güzel sanatlar bölümünde okuyormuş ve bir fotoğraf projesine başlamış.Güzel bulduğu her yerin ve şeyin fotoğrafını çekiyormuş.Bugün de benim olduğum kısımda fotoğraf çekmeye gelmiş.Bu sırada da benim de fotoğrafımı çekmiş.Ve bende bunu sonradan anlayıp yanına gittim,kükredim falan.Yani olay bundan ibaret"
"Anlıyorum."
Aynı psikoloğum gibi söylemişti.Gülünçtü.
"Sevindim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN KALBİ
General FictionNefret ettiğim bir şey daha varsa o da insanların kendinizi kötü hissetiğinizi bildikleri halde neşeyle hatrınızı sorup "iyiyim" demenizi beklemeleridir. -SLYVİA PLATH.