FİNAL-Güzelliklere Açılan Son

88 5 3
                                    


Hyun'un ağzından:

Bir ses duyuyordum alarm sesi! Sabah olmuştu. Gözlerimi açtım. Bu yer, evet düğün öncesinde kaldığım otel. İlk işim telefonu elime alıp saate ve tarihe bakmak olmuştu. Nisan ayındaydık! Saat henüz 07:30'du. Neler olduğunu kavramaya çalışıyordum. Kabus muydu her şey? Bir kabus bu kadar gerçekçi olabilir miydi? Aynada kendime baktığımda ağlamış olduğum belliydi. Rüyadayken mi ağlamıştım. Bunlar arasında ilk aklıma gelen Yasemin oldu. Telefonla aradım. Telefon uzun uzun çaldı. Delirmemek elde değildi. Telefon açılmadıkla kalbim liğme liğme olmaya devam ediyordu sanki. Sonunda onun sesiyle kendime geldim. 'Alo, Hyun, aloo duymuyor musun beni' derken kalbimdeki yük nihayet gitmişti. Sadece sesine odaklandım. Evet yaşıyordu ve bütün hepsi kötü bir kabustu. Birkaç saniye sonra bende cevap verebilmiştim.

Hyun –Yasemin
Yasemin –Sonunda hayatım, neden cevap vermiyorsun?
Hyun –Sesin,sesini çok özledim.Seni çok özledim Yasemin.
Yasemin –Hyun iyi misin sen? Daha dün gece konuştuk, tüm gün beraberdik.
Hyun –Yine de özledim.,
Yasemin –Sesin neden titriyor?
Hyun –Bundan sonra 1 dakika bile yanımdan ayrılma. Ayrıca beraber kuaföre gideceğiz! Ayrı ayrı gitmek yok. Ben hazırlanıp çıkıyorum. Sizi alırım.
Yasemin –Yolu uzatacaksın ama canım gerek yok.
Hyun –Yasemin! Beni bekle dedim.
Yasemin –Hyun neden bağırıyorsun durduk yere! Seni düşündüğüm için söyledim.
Hyun –Özür dilerim, özür dilerim bir tanem. İstem dışı bağırdım. Beni bekle, lütfen. Beraber gidelim.
Yasemin –Tamam o zaman.Taksiyle gel 2 araba gideceğiz buradan.
Hyun –Tamam, görüşürüz.

Telefonu kapattığımda derin bir oh çekmiştim. Ölüm! Benim canımı gerçek hayatta bile bu kadar yakmamıştı. Ama bir kabus hayatımı altüst etmeye yetmişti. Rüyayı anlamlandırmaya korkuyordum. Bunu annemle paylaştım. O da anlamlandıramadı sadece Yasemin'i kaybetmekten çok korktuğum için bilinç altımın bu fikirle dolu olduğunu ve rüyama yansıdığını belirtti. Hala etkisinden çıkamamıştım. Yol boyunca düşündüm. Onu kaybetmenin acısını, dünyanın anlamsızlığını ve sevdiğimiz dünyadayken gösteremediğimiz kıymeti! Doğru belki de almam gereken mesaj buydu. Allah bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Yasemin'e çok değer veriyorum. Ama onu kırdığım, ufak bir şey yüzünden üzdüğüm oluyordu. Bunlar gözümün önünden geçti. Ya bunlar için özür dilemeden ayrılsaydık. Ya ona yaşatmak istediğim güzel duyguları yaşatmadan, söylemek istediğim güzel sözleri söylemeden, onun için özel bir şarkı yazamadan, benimle yaşamak istediği şeyleri yaşayamadan onu kaybetseydim. Uzak akrabalarımı kaybettiğimde bunları bu kadar ince düşünmemiştim. Benim için değerli olsalar da bunlardan dolayı pişmanlık duymamıştım. Ama şimdi duyuyorum. Pişmanlık duygusunu, yaşanmamış şeyleri delice yaşamak isteme duygusunu, seni seviyorum cümlesini söyleyememe duygusunun pişmanlığını deli gibi yaşıyorum! Sevdiğimiz insanların değerini kaybettikten sonra anlamamız ne acı. Düşündükçe daha derinlere iniyordum. Mesela babama veya anneme kaç kere seni seviyorum diyebilmiştim! 1 veya 2 kez. Peki onlar bana ne kadar çok söylediler,, Her defasında, varoluşum onları mutlu ettikçe, her mutluluğumu gördüklerinde bana o iki kelimeyi söylüyorlardı. Mesela büyük babam benimle balık avlamak istiyordu. Hem de bunu söyleyeli 3 ay olmuştu. Her defasında erteleyip durdum. Peki ya onu aniden kaybedersem bu pişmanlıkla nasıl yaşarım. Ya da bu pişmanlık bile aklıma gelmezken insan olduğumdan bir kalp taşıdığımdan nasıl söz edebilirim. Kalbin görevi sadece kanı pompalamak değil! Sevmek, merhamet duygusunu, pişmanlık duygusunu, gurur duygusunu tatmakta kalbin görevi.

Bunları düşünürken annemin beni sarsmasıyla kendime gelmiştim. Meğer Yasemin'in evine gelmişiz. İçeri girdik. Kapıyı açan Yasemin'di. Evet yaşıyordu. Biriciğim tam karşımda gülen yüzüyle bizi karşılıyordu. Yanında babası ve annesi olmasa hemen sarılacaktım. Annesi, annemlere bir şeyler ikram etti. Bense Yasemin'i odasına çektim. Hiçbir şey söylemeden sadece sarıldım. Ne kadar fazla sıktıysam artık Yasemin 'Boğulacağım Hyun' dediğinde fazla sıktığımı anladım. Kollarımı gevşettim ancak yinede kollarımı ayırmadım ondan. Kulağına eğildim. Ve yüreğimdekileri söyledim.

Hayallerin PeşindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin