Bölüm 25 - Küçük Şeyler Büyük Mutluluklar

104 4 2
                                    

Yasemin –Üzgünüm Hyun Joong seninle evlenemem...

Hyun –Ama neden!
Yasemin –Belki sana saçma gelecek bu neden ama bunu bilmen gerekiyor. Yani en azından neden seninle evlenemem bilmeye hakkın var. Bildiğin gibi ben Müslümanım ve Müslüman bir bayanın gayrimüslim yani Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesi yasak. Dinim benim her şeyim. Dünyadaki tüm sıkıntılara dayanma gücünü bana veren hayatımdaki bütün güzellikleri sunan Rabbime arkamı dönemem. Dünyevi bir sebeple onu yok sayamam Hyun Joong.
Hyun –Tek sebep bu mu yani?
Yasemin – Evet bu. Yoksa neden seninle evlenmek istemeyeyim. Beni bu kadar çok seven, güzel kalpli, saf duyguları olan, dünyanın en yakışıklı adamın teklifini nasıl reddebilirdim ki başka. Aslında sana bu nedeni söylemeyecektim. Çünkü sırf benimle evlenmek için kalbinin hissetmediği bir dine mensup olmanı istemiyorum. Her zaman bunun zamanla olacağına inandım ben. Lütfen bundan sonrada sırf benimle evlenebilmek için böyle bir şeye kalkışma.
Hyun –Ya Müslüman olursam?
Yasemin –Hyun yapma. Cevabımı biliyorsun. Seni camilere götürdüm gezdirdim, bazı şeyler anlattım. İslamı tanımanı istedim ama sende bir yönlenme olmadı. Seni zorla Müslüman yapamam. Hıı doğru yolu bulup hidayete ermeni o kadar çok isterim ki ama bunu sırf benim için değil gerçekten kalbinde bu dine karşı bir şeyler hissettiğin için olmalı. Ve sende ben bunu göremedim. O gün anlattığım hiçbir şey sende merak uyandırmadı. Bana sormadın...
Hyun –Bir dakika doğru yol derken ne demek istiyorsun? Belki de sen doğru dine bağlı değilsin? Hristiyanlık neden yanlış yol olsun.
Yasemin –Bak işte eğer seninle bu şartlarda evlenirsem ileride belki benim fikirlerimi değiştirip aklımı karıştırabilirsin, Allah'la bağım azalabilir. Çocuklarımızın da başka yollara sapmasına neden olabiliriz ve ben bunu istemem. Hyun din konusunda sürekli çatışırız. Ayrıca Hristiyanlık yanlış demiyorum ama zamanla değişime uğramış bir kutsal kitabınız var bunun doğruluğuna nasıl inanabiliriz bir düşün. Ama Müslümanlıkta kutsal kitap hiçbir değişikliğe uğramadı.
Hyun –Bunu nereden bilebilirsin?
Bu sırada içeri Geun Suk gelir. Elinde şarap vardır.
Geun Suk – Kutlamaya başlamadınız dimi : ) Hadi bardakları getirin.
Yasemin –Bak mesela bir neden daha. Ben alkol kullanmıyorum ama senin için alkolün sudan farkı yok. Müslümanlıkta alkolde haram. Seni ve diğerlerini bu konuda eleştirmiyorum. Müslüman her ülkede alkol var içende var. Burada da öyle. Sadece ileride karşılaşacağımız sorunlardan bir tanesi bu. En ufak görüneni.
Geun –Bir sorun mu var. Sert rüzgarlar esiyor sanki?
Hyun –Evet sorun var. Yasemin teklifimi kabul etmedi!
Geun –Nasıl yani! Ama sahnede evet dedi.
Yasemin –Doğru söylüyor.
Geun –Ama neden?
Bu sırada içeri Hyun'un anne ve babası girer.
Annesi –Oğlum sen beni öldürmeye niyetli misin? Bu da ne demek oluyor.
Yasemin Hyun Joong'un ailesine selam verir.
Hyun –Anne şuanda konuşmak istemiyorum.
Babası –Nasıl konuşmak istemiyorsun? Böyle bir konuyu nasıl son dakika bizden izin almadan yaparsın.
Hyun –Baba yeter! Evleneceğim kişiyi seçmek için uygun yaştayım. Sizi buraya çağırmamda ki amaçta Yasemin ve ailesi ile tanıştırmak istememdi.
Babası –Kendi ülkendeki kızlara ne oldu?
Yasemin bu sözleri duyduktan sonra daha da morali bozulmuştu.
Annesi –Jung So Min'i bizimle tanıştırmıştın ilişkiye başlamadan önce bile bizimle bunu paylaşmıştın. O kızdan neden ayrıldığını da anlamadım zaten. Ailemize gayet uygun bir kızdı. Ayrıldığınız halde her zaman arayıp sorar. Nasıl öyle bir kızı bırakıp ailemizden çok farklı bir kızla evlenme kararı alırsın. Bize sormadan nasıl böyle ani hareketler yaparsın?
Yasemin şaşırmıştı. Hyun onu ailesiyle bir kere bile tanıştırmamışken So Min ile ilişkilerine başlarken bile izin almıştı. Bununla birlikte Hyun Joong'u en çok kıskandığı kız hakkında ailesinin bu kadar iyi bahsetmesi adeta gelinleri gibi benimsemiş olmaları moralini daha da altüst etmişti. Daha fazla o ortamda kalamayacağını anlayınca selam verip;
Yasemin –Her şey için özür dilerim, bende böyle öğrenmenizi istemezdim, üzgünüm.
Diyerek kulisten çıkmıştı. Geun Suk'ta arkasından gitmişti.
Geun –Yasemin dur! Ya beklesene. Bi dinle beni.
Yasemin –Efendim Geun Suk
Geun –Ailesi daha ilk defa duyduğu için şaşırdılar. Anla onları da şok oldular.
Yasemin –Haklılar zaten bir şey demiyorum. Sadece beni tanımadan bu kadar katı fikirli olmalarına ve o kızla karşılaştırmalarına üzüldüm.
Geun –Zamanla seni tanıyacaklar ve hata yaptıklarını anlayacaklar. Merak etme.
Yasemin –Asıl sorunlar şimdi başlıyor Geun. Onun ailesini ezip geçemeyiz. Kendi ailemin fikirlerini bilmiyorum bile. Ayrıca bunlardan önce aşmamız gereken başka bir şey daha var.
Geun –Neymiş o ? Ben içeri girerken tartıştığınız konu mu?
Yasemin –Evet. Din konusu. Biraz hassas bir konu o yüzden fazla dillendirmek istemiyorum.
Geun –Peki şimdi ne olacak..
Yasemin –Bilmiyorum her şey yine karıştı.
Geun –Sizin ilişkinizde hiçbir şey kolaylıkla halledilmiyor ki. Her güzel şeyin zorluğu vardır. Sabret biraz.
Yasemin –Bazen boşuna kürek salladığımızı, bu kadar uğraşmanın boşuna olduğunu düşünüyorum . Sonra Hyun Joong'u karşımda görünce, gözlerine bakınca tüm zorluklar yok oluyor. Ne yapacağımı bilmiyorum.
Geun –Bu zorluklar aşkınızı daha da güçlendirecek bunu unutma ve asla vazgeçme. Hyun'u tanıyorsam bu saatten sonra sonuna kadar mücadele edecektir. Onu mücadelesinde yalnız bırakma.
Yasemin –Teşekkür ederim Geun Suk, iyi ki varsın.
Geun –Dostlar bu günler içindir.

Hyun ve Ailesi

Hyun –Anne yeter! Nasıl kızın önünde söylersin bunları. Eski defterleri açmanın ne anlamı var. Benim için mutlu olmanız gerekirken nasıl böyle bir tepki verirsiniz.
Annesi –Bu kız gözlerini mi kapattı Hyun. Yabancı bir kızla evlenmeni hiçbir zaman istemedik.
Hyun –Anne ne dersen de o kızla evleneceğim! İster karşı çık ister yanımda dur.
Babası –Senin ününü kullanmadığını nereden biliyorsun? Senin sayende belki de Kore'de şarkıcı olacak.
Hyun –Benim sayemde değil kendi başarısıyla bunu yapacak. Sırf insanlar böyle düşünmesin diye ne kadar çalıştığını bilmiyorsunuz. 6 ay Kore'den sırf buradaki dans kursu için ayrıldı. Halbuki şirketle sözleşmeyi imzalamıştı. Onun tek amacı başarılı olmak.
Annesi –Nasıl koruyorsun bu kızı bize karşı?
Hyun –Asıl ben size inanamıyorum nasıl birini tanımadan bu şekilde yargılarsınız. Sırf Türk diye ırkçılık yapmaya hakkınız yok!
Babası –Sırf Türk diye değil. Kültürü, dini, yaşam biçimi her şeyi bizden farklı. Gelenek göreneklerimizden haberi yok. Bizimde buradan haberimiz yok. Ailesinin dilini bilmiyoruz, işini bilmiyoruz nasıl iletişim kurabiliriz.
Hyun –Benim için bunların üstesinden gelebilirsiniz. Ayrıca ailesinin işi neden sizi ilgilendirsin ki. Dillerini öğrenmenize de gerek yok zaten farklı ülkelerdesiniz karşılaşmanız senede 1 belki olur belki olmaz.
Annesi –İşte sorun bu. Ben gelinimin ailesiyle iletişim kurmak isterim. Hadi her şeyi geçtim din konusunda bile ayrısınız. Çocuklarınızı yetiştirirken o da kendi dinini çocuklara empoze edecek.
Hyun –Yeter anne. Ben Yasemin'i bulmaya gidiyorum.
Babası –Hala Yasemin diyor!
Hyun –Otele dönmek isterseniz kapıdaki güvenliğe söylemeniz yeterli taksiyle sizi otele gönderecekler.
Diyerek dışarı çıkar.
Geun Suk'u kulise doğru gelirken görür ve Yasemin'i sorar.
Hyun –Yasemin nerede?
Geun –Ailesinin yanına gitti, eve dönecek sanırım.
Hyun –Bende gidiyorum.
Geun –Bence biraz yalnız bırak. Ailesiyle görüşmesine izin ver. Hem ikinizde gerginsiniz.
Hyun –Bugünü hiç böyle hayal etmemiştim.
Geun –Sabırlı ol ve vazgeçme! Üstesinden gelebilirsiniz. Sevginiz bunları aşmanızı sağlayacak.
Hyun – Bu sefer gerçekten çok zor olacak.
Yasemin ailesinin yanına gitmiştir kimse tek kelime etmeden arabaya biner. Yolu yarılamalarına rağmen kimseden tek kelime çıkmaz. Sessizliği Asya bozar.
Asya – Abla gerçekten evlenecek misin?
Hıh işte Asya'dan beklenilen bir çıkış. Tam ona yakışacak cinsten, en olmadık zamanda en olmadık sorular. Anne ve babasının sormaya cesaret edemediğini Asya bir çırpıda söylemişti aslında. Anne ve babası Yasemin'e odaklanmışlardı.
Yasemin içinden – Ah ufaklık dilini eşek arısı soksun emi.
Yasemin – Hayır
Anne –Ama evet dedin!
Yasemin –Anne sence evlenmemiz mümkün mü?
Asya –Neden mümkün olmasın? Sevmiyor musun onu?
Yasemin –Asyaaa! Zamansız sorularını bırakır mısın?
Asya – Hemen sinirlen zaten. Öğrenmek istiyorum. Merakımı gidermelisin!
Yasemin –Allah Allah, sırf merakını gidericem diye annemin, babamın yanında Hyun'dan mı bahsedecekmişim. Sana bir türlü öğretemedim dimi bu konular özel!
Asya –Özelmiş..Bütün ülke biliyor artık. Ne özeli?
Yasemin –Asyyaaaaa!!!
Anne –Kızım bağırma. Seninle bu konuyu özel olarak konuşacağız zaten. Asya sende konuşma..
Asya –Yine ben suçlu oldum.
Yasemin –Ufaklık,sus!
Asya –Sustum işte!
Yasemin eve varmıştı. Önce üzerini değiştirmiş sonra uyumayı denemişti. Ama saat henüz gecenin 10'u olduğundan sadece yatakta cebelleşmekle kalıyordu. Sürekli düşünceler aklını kurcalıyordu.
Yasemin'in ağzından
Böyle hayal etmemiştim. Evlenme teklifi beklentimin de üstündeydi. O kadar güzel bir duyguydu ki. Nasıl anlatsam bilmiyorum. İsmimi tüm insanların karşısında söylediğinde yanlış algıladım zannetmiştim. Asya'nın tepkileriyle kendime geldim ve ayaklarımın zorla ilerlemesiyle kendimi sahnede buldum. Onun elini tutunca heyecanım bir nebze azalsa da ilk defa bu kadar kalabalık karşısında insanların delice sevdiği adamın yanında duruyordum. Gözlerime bakarak şarkı söylediğinde ise zaman dursun istedim tüm herkes yok olsun bende onun gözlerine bakarak şarkısına eşlik etmek istedim. Ancak kameraların flashlarının farkındalığıyla kendime engel olabilmiştim. Ardından önümde diz çökmüş Hyun'u görünce oracıkta kalp krizi geçireceğimi zannettim. Üstümüze çiçekler yağıyordu, cebinden çıkardığı kutuyla birlikte 'evlenme teklifi olmasın, hayır hazır değilim, lütfen olmasın' kelimeleri aklımdan geçiyordu. Evet garip gelebilir size ama ben kalabalık karşısında böyle şeylerden hoşlanan biri değilim. Romantikten çok ormantiğim kabul ediyorum. Hyun Joong benden kat ve kat daha romantik. Ah nerde kalmıştık, evet kutuda. Kutudan bana uzanan o güzel yüzüğü gördükten sonra beynim evlilik teklifi olduğunu ve rüyada olmadığımı algıladı. Ne büyük utançtı benim için. Dünyaca tanınan idol benim karşımda diz çökmüş ve evlenme teklifi ediyor. Ağlama ve bağırma çığlıklarını duyuyordum. Onları en iyi anlayanlardan biriyim çünkü bir zamanlar bende onlarla eş değerdim. Sadece uzaktan sevmekle yetiniyordum... Hyun yüzüğü uzatırken söylediği sözler kalbime işledi. Kalbimde sevgisini hissettim, bana değer verdiğini bir kez daha anladım. O kadar güzel sözlerin ardından ona sadece evet demek geldi içimden. Çünkü bende onunla evlenmek istiyordum. Her sabaha onunla uyanmak, onun huzurlu kollarında uyumak istiyordum. Ve hiç düşünmeden evet dedim. Sonra kulise girdiğimizde kendime gelebilmiştim. Gerçekler yeni yeni aklıma gelmişti. Evet kalbimde Hyun Joong'a kocamın bir yer var ama asıl kalbimin sahibine karşı sorumluluklarımda var. Hyun'a onunla evlenemeyeceğimizi söylerken o anlamasa da bu kelimeler benden o kadar zor çıktı ki. Hayal ettiğim her şey olmuşken elimle bunu itmek çok zor oldu. Ama bunu yapmalıydım ve ona da nedenini açıklamalıydım. O an ki surat ifadesi kalbimi çok acıttı. Hayal kırıklığı yüzünden okunuyordu. Üzülmüştü ama elimden ne gelirdi ki. Ama kabul ediyorum üstüne fazla gittim şu dilimi konuşmaya başlayınca tutamıyorum ki. İçimde ne varsa söyleyiveriyorum. Çok pişmanım o kadar üstüne gitmemeliydim, onu bu kadar üzmemeliydim. Çağırsam gelir mi? Ya da ben mi gitmeliyim. Ama olmaz. Ailesiyle birlikte olabilirdi. Ailesinin söyledikleri beni çok üzse de bunu Hyun Joong'a yansıtamam. Daha da üzülmesine neden olmamam gerek. Evet bir şeyler yapmalıydım. Yataktan kalktım ve kek yapmaya karar verdim. Hyun Joong'a ertesi gün verecektim. Hem kafamın dağılması şart!
Yazar:
Yasemin yataktan bir anda fırlamış mutfağa gitmişti. Kek için bütün malzemeleri masanın üzerine koymuş, meşhur 'KEK' şarkısını söyleyerek içine sevgisini katarak kek yapmıştı. Su içmek için mutfağa gelen Asya Yasemin'in halini görünce kendini tutamamıştı.
Asya –Abla bir öylesin bir böyle iyi değilsen doktora götürelim seni.
Yasemin –Tatlım senin uyku vaktin geçmedi mi?
Asya – Yarın tatil ayrıca o kekten bir dilim yemeden yatmam çok güzel koktu.
Yasemin –Hiç sulanma ufaklık bu keki Hyun abine yapıyorum.
Asya –Bir dilim versen ne olur sanki.
Yasemin –Olmaz çünkü kekin üstüne yazı yazdım bunu kesmeden ona vereceğim.
Asya –Bakim.
Yasemin –Dur geri çekil fırından çıkarayım..
Yasemin fırından keki çıkarmıştı.
Asya –Ama bu Korece?
Yasemin –Seni seviyorum yazıyor orada.
Asya - Birde kalp yapmış. Çok klasik şeyler bunlar abla.
Yasemin – Sırf istedin diye sana özel kek yapacaktım yapmıyorum.
Bu sırada Yasemin'in telefonu çalıyordur.
Yasemin –Telefonu alıp geliyorum keke elini bile sürmüyorsun ufaklık!
Asya –Bana da yapacaksan ellemem.
Yasemin –Seni rüşvetçi! Tamam yapıcam.
Asya –Anlaştık.
Yasemin odasına geçer. Arayan Hyun Joong'dur.
Yasemin –Alo
Hyun –Yasemin, hemen aşağı iner misin?
Yasemin –Hı?
Hyun –Evinin önündeyim hadi aşağı in.
Yasemin –Bu saatte buraya mı geldin. Hemen iniyorum.
Hyun –Bekliyorum.
Yasemin hemen üstüne atkısını takıp, montunu giymişti. Ardından keki götürmek için büyük bir plastik kabı alıp keki aynı şekilde kaba aktarmıştı.
Asya –Nereye gidiyorsun bu saatte? Hem bana kek yapacaktın.
Yasemin –Hemen gelicem, kekini de yapıcam.
Asya –Hyun abiye mi gidiyorsun bu saatte.
Yasemin – Öğrenmeden susmayacaksın dimi, buraya gelmiş. Keki verip hemen geleceğim.
Asya –En az 1 saat gelmeyeceksin anlaşıldı.
Yasemin –Ben gidiyorum. Anahtarımı aldım.
Asya –Tamam ama kekimi...
Derken Yasemin çoktan çıkmıştı. Eline plastik kabını almış poşete yerleştirmişti. Dış kapıdan çıktığında karşısında Hyun Joong'u görür.
Yasemin –Burayı nasıl buldun?
Hyun –Geçen gün her ihtimale karşı verdiğin adresten. Taksiyle geldim.
Yasemin –Ah, anladım. Hyun biraz ileride park var orada oturup konuşalım mı? Seninle konuşmak istediğim bir şey var.
Hyun –Tamam..
Yolda ilerlerken ikiside tek kelime etmemişlerdi. Birazda mesafeliydiler.
Yasemin'in ağzından
Onunla mesafeli olmak çok tuhaf. Kendimi kötü hissettim. Karşımda onu görünce sarılmak istesem de Hyun'un soğuk karşılaması karşısında bende kendimi geri çekmiştim.Ne yapabilirim huyum kurusun. Karşımdakinden bir enerji almazsam sevgimi göstermeye cesaret edemiyorum.Park sadece 5 dakika kadar uzaklıktaydı. Ama o 5 dakika tek kelime etmedi. Bense nasıl özür dileyeceğimi düşünüyordum. Bugün nasıl bir gün! Hem çok güzel hem çok kötü. Hiçbir zaman Hyun'la mesafeli olmaya dayanamayacağımı bir kez daha anlamıştım.
Hyun'un ağzından
Onu karşımda görünce rahatlamıştım. Kuliste ayrılma şeklimiz kendimi iyi hissettirmemişti. Geun Suk'un 'kafasını toplamasına izin ver' demesine rağmen dayanamadım. Onu görmek için yarını bekleyemezdim. İlk defa böyle şeyler hissediyorum. Bu kız beni benden etti. Ona sarılmak istesem de önce ailem adına ondan özür dilemeliydim. Aklımı bir hayli kurcaladığı için yol boyunca bunları düşündüm. Ayrıca elindeki poşette neyin nesiydi,  aklımdan kötü şeyler geçmişti. Konuşmak istediği şeyi bir an kötü yorumladım. Aramızda tek kelime geçmedi. Bu gerçekten çok kötüydü. Onunla bir daha böyle olmak istemiyorum. Benim için ona mesafeli davranmak çok zor.
Yazar:
Parka geldiklerinde ikisi de salıncaklara oturmuşlardı. Hyun olduğu gibi duruyor, Yasemin hafiften sallanıyordu.
Sonra salıncağı durdurup konuşmaya başlaması gerektiğini düşünerek lafa atıldı. Aynı anda Hyun'da söze başlamıştı.
Yasemin –Hyun
Hyun –Yasemin
Yasemin –Aynı anda..Önce ben konuşayım lütfen.
Hyun –Hayır önce sen beni dinle.
Yasemin –Hayır olmaz, saatlerdir huzursuzum zaten. Artık üstümdeki yükü atmam gerek.
Hyun –Üstündeki yük?
Yasemin –Hyun ben çok özür dilerim. Aptalın biriyim. Bu güzel günü mahvettim. Senin mutluluğunu resmen altüst ettim, moralini bozdum, kalbini kırdım. Din konusunda fazla üstüne geldim. Sonra birde alkol konusu var. Üstüme düşmeyen konularda tartışma ortamı yarattım. Çok özür dilerim. Buna hakkım yoktu, seni yargılayamam. Seni üzmek istemezdim. Ama işte tutamıyorum ki şu çenemi! Açıldığı zaman içimde ne varsa dilimden kaçıyor. Ben seni beklerim Hyun. Eğer fikirlerin değişmezse bile.. İleride ne olur bilmiyorum ama şuan sadece seni doyasıya sevmek ve yanında olmak istiyorum ben.
Hyun –Bende senden özür dilerim. Annemin, babamın söyledikleri seni çok üzdü biliyorum. O kız çok eskide kaldı. Onu sana hatırlatmak istemezdim. Ne olur onların söyledikleriyle kafan karışmasın. Sadece çok şaşırdılar.
Yasemin –Merak etme, onlara kızmıyorum. Hem haklılar. Onlara yaptığımız şey saygısızlık. Fikirlerini alman gerekirdi. Birden duyunca çok şaşırmış olmalılar. Kimsenin bilmediği bir kız çıkıyor oğluyla evlenme kararı alıyor. Ne düşünseler haklılar. Annene ve babana kızma. Bunlarında üstesinden gelicez.
Hyun –Bu yüzden seni çok seviyorum işte. Kalbin o kadar güzel ki...
Hyun salıncaktan kalkmış Yasemin'in salıncağının önüne gelmişti. Çömelmiş Yasemin'le karşı karşıya gelmişti. Ve birden dudağına bir öpücük kondurmuştu.
Hyun – Müslümanlığı araştırıcam ve sana söz veriyorum artık daha az alkol kullanıcam.
Yasemin –Canım...
Diyerek ona Hyun Joong'a sarılmıştı.
Yasemin –İstemiyorsan yapmak zorunda değilsin. Tamam mı?
Hyun –Senin inandığın şeyi merak ediyorum. Bu yüzden araştıracağım. Ayrıca alkol konusunda annemde çok endişeliydi. Sağlığımı da düşünmeliyim.
Yasemin –Seni çok çok çok çokk seviyorum.
Hyun –Bende seni çok çok seviyorum. Ama merak ettiğim bir şey var.
Yasemin –Neymiş o?
Hyun – O poşette ne var?
Yasemin –Aa ben sana onu vermeyi unuttum.
Yasemin salıncaktan kalkar bankta bıraktığı poşetin yanına gelir.
Yasemin –Bu senin için. Bu gece özür dilemek için yanına gelecektim ama saat geç olunca vazgeçmiştim. Yarın sana vermek için kek yaptım. Özür hediyesi.
Hyun poşeti açar plastik kabın kapağını da açtığında üzerinde korece 'seni seviyorum yazısı ve kalple' karşılaşır.
Hyun –Teşekkür ederim, çok lezzetli gözüküyor.
Yasemin –Umarım lezzetlidir.
Bu sırada parka bir aile gelmişti 7 yaşında bir kız çocuğu, annesi ve babasıyla. Ortada çocuk el ele tutuşarak gelmişlerdi parka.
Yasemin –Bu saatte parka mı getirmişler çocuğu hemde bu soğukta..
Hyun –Çok güzel bir aile tablosu.
Yasemin –Evet..
İkisi de oturup onları izliyorlardı. Çocuk önce sallanmış, kaymış sonrada getirdikleri topla ufak çaplı futbol maçı yapıyorlardı. Ardından top Yasemin'e doğru gelmişti. Çocuk onun yanına doğru topu almak için koşuyordu, arkadan annesi 'koşma düşeceksin' diye bağırıyordu.
Yasemin –Al bakalım topunu
Çocuk –Teşekkür ederim.
Yasemin –Ne kadar tatlısın adın ne?
Çocuk –Elif
Yasemin –Elif, çok güzel ismin. Parka gelmek için saat çok geç değil mi ?
Elif –Anneme ve babama biraz ağlayınca getirmek zorunda kaldılar. Sizde oynasanıza bizimle.
Bu sırada annesi ve babası yanlarına gelir.
Annesi –Kusura bakmayın çok gevezedir.
Yasemin –Hayır çok tatlı : )
Babası –Tatlı ama bir o kadarda cadı. Bu soğukta bizi dışarı çıkarmayı başardı.
Yasemin –Çok güzel bir şey bence sizinle güzel zamanlar geçiriyor belli ki.
Annesi –O bizim herşeyimiz.
Elif – Hadi gel abla lütfen
Hyun boş bokan gözlerle bir Yasemin'i bir de Elif'e bakıyordur.
Yaseminde Hyun'a dönüp ;
Yasemin –Aşkım onunla oynamamızı istiyor. Ne dersin?
Hyun –Gerçekten mi? Olur..
Hep birlikte yarım saat kadar oyun oynamışlardı. Sonunda yorgun düşen Elif eve gitmeyi kabul etmişti.
Annesi –Kızım hadi teşekkür et abine ve ablana.
Elif – Benimle oynadığınız için teşekkür ederim
Yasemin –Biz de sana teşekkür ederiz, çok eğlendik.
Elif –İyi geceler
Hyun –İyi gecelerr.
Elif –Baba çok yoruldum beni kucağında götürsen olur mu?
Babası –Düşünmem lazım
Elif –Lütfennn
Diyerek tatlı bakışıyla babasını kandırmış babasının kucağında parktan gitmişlerdi.
Hyun –Çok tatlı bir aileydi
Yasemin –Dimi ama, bu saatte parka gelmek istiyorum diye tutturmuş, ağlamış.
Hyun –Bizimde çocuğumuzda böyle olur mu?
Yasemin –Hı ?
Hyun –İleride çocuğumuz olunca bu kadar inatçı olur mu?
Yasemin –Bana benzerse kesin olur. O yüzden sana benzesin.
Hyun – Sen inatçı değilsin ki
Yasemin –Sen benim inatçı halimi görmedin
Hyun –Olsun yine de sana benzesin, onunda inadı tutsun, bizi parka getirsin.
Yasemin –Senin bu yönünü hiç görmemiştim.. Aile kavramını seviyorsun sanırım.
Hyun –Ben asıl seni ve seninle yaşayacaklarımızı seviyorum.
Yasemin –Romantik aşkım benim..
Hyun – Evlenir evlenmez çocuk yapalım ama.
Yasemin –Hyun yaşın ilerledikçe çocuk sevgin mi artıyor ne bu acele.
Hyun –Çocuğumun olmasını istemem suç mu?
Yasemin –Hayır ama alışık değilim buna. Yani hiçbir erkeğin evlenelim çocuk yapalım dediğini duymamıştım. Genelde kadınlar hadi evlenelim diye baskı yaparlar.
Hyun – Tüm amacım seni bu yükten kurtarmaktı aslında..
Yasemin –Tabi canım tabi : )
Hyun –Ne zaman Kore'ye döneceksin?
Yasemin –Kurs dün bitti. Belgemi bu hafta içi alacağım. Sonra Kore'de çalışma izni için belgeler lazım. 2 haftayı bulacak gibi gözüküyor. Sen beni bekleme canım, burada yapacak bir şeyin kalmadı. Şirket sorun çıkarmasın.
Hyun –Yeni albüm için kayıtlara başlamam lazım zaten, istemesem de gitmek zorundayım.
Yasemin –Tamam o zaman yarınımı sana ve Geun Suk'a ayırıyorum. Bütün gün gezelim, Geun Suk'a da İstanbul'u gezdirmiş oluruz.
Hyun –Tamam hayatım
Yasemin –Kalkalım mı artık
Hyun –Olur, geç oldu zaten..
Yasemin –İleride taksi durağı var seni oraya bırakayım.
Hyun –Saçmalama eve girdiğini görmeden gitmem.
Yasemin –Hayatım iyi de bu saatte bizim evin önünde taksi bulamazsın. Hem yakın bir şey olmaz.
Hyun –Ama aklım sende kalacak.
Yasemin –O zaman eve girene kadar telefonda konuşuruz böylece eve sapasağlam girdiğimi anlarsın.
Hyun –Hmm mantıklı, tamam.
Yasemin ve Hyun Taksi durağına kadar yürürler.Tam taksiye binecekken Hyun'un aklına cebinde unuttuğu yüzük gelir.
Hyun –Aa unutuyordum.
Diyerek cebinden yüzük kutusunu çıkarır.
Hyun –Heyecandan bunu sana takmayı unutmuştum. Bunu parmağından hiç çıkarma. Ve önümüze çıkacak engellerle savaşmaktan asla vazgeçme tamam mı?
Hyun yüzüğü Yasemin'in sağ elinin yüzük parmağına takmıştı. Çok güzel bir tek taş pırlanta yüzüktü. Sade ve çok şık bir yüzüktü. Tam Yasemin'in zevkine uygundu. Sade şeyler sevdiğini biliyordu.
Yasemin –Bu çok güzel..Hyun seni çok seviyorum. Sana söz veriyorum ne olursa olsun senden vazgeçmeyeceğim.
Hyun –İşte benim aşık olduğum kadın!
Diyerek Yasemin'in yüzünü iki eli arasına almıştı. Birbirlerine yakınlaşacakları anda taksicilerden biri öksürmeye başlamıştı. Hyun ve Yasemin hemen yalnız olmadıklarının farkına varıp geri çekilmişlerdi. Yasemin utandığından saçlarını düzeltmeye çalışıp durumu idare etmeye çalışıyordu.
Yasemin –Hadi bin artık taksiye.
Hyun – Önce telefonunu aç seni arıyorum.
Yasemin –Tamam açtım..
Yasemin taksiciye dönerek Hyun'un gideceği otelin ismini vermiş nerede olduğunu söylemişti.
Hyun taksiye binmiş Yasemin'de ters istikamette evine doğru yol almıştı. Bir yandan da telefonda konuşuyorlardı.
Hyun otele vardığında odasına çıkmıştı. Geun Suk'a bir kahve yapmış ve çağırmıştı. O sırada odanın kapısı çalmıştı. Gelen Geun değil annesiydi. Annesi direk içeri girmişti.
Annesi –O kızın yanına mı gittin ? Kaç saattir yoksun.
Hyun –O kız deyip durma bir adı var. Yasemin!
Annesi –Her neyse işte.
Hyun –Evet onun yanındaydım. Senin babamla yaptığın kabalık için özür dilemem gerekiyordu.
Annesi – Seni nasıl bu hale getirdi inanamıyorum! Ne kabalık yaptık?
Hyun – Anne yeter. Sen böyle biri değildin nasıl birden bu hale geldin anlamıyorum.
Annesi –Oğlum hiç bilmediğim tanımadığım biriyle evlenecek, ne yapmamı bekliyorsun. Senin için endişeleniyoruz. O kız senin için bir heves. Bu heves yüzünden hem şöhretini hem de hayatını mahvedeceksin. Mutlu olacağınızı mı düşünüyorsun! Gazete haberleri şimdiden neler yazmış biliyor musun! Kendine gel oğlum, lütfen..
Hyun –Yeter anne artık fazla oluyorsun. Yasemin benim için heves değil, hayatımı hatta öbür dünyamı bile onunla geçirmek istediğim kadın.
Annesi masanın üzerinde olan keki görür. Üzerindeki yazıyı okur.
Annesi –Seni bununla mı kandırmaya çalışıyor. Gerçekten akıllı kız.
Hyun –Anne yalnız kalmak istiyorum.
Annesi –Madem evleneceksin onunla tanışmak istiyorum.
Hyun –Anlamadım
Annesi –Yarın onunla görüşmek istiyorum. Söyle kahvaltı için buraya gelsin.
Hyun –Ona ne söyleyeceksin
Annesi –Sadece evleneceğin kızla tanışacağım oğlum, bu kadarına hakkım var dimi!
Hyun –Peki ama yalnız görüşmenize izin veremem, birlikte kahvaltı yapacağız.
Annesi –Tamam..
Diyerek odadan çıkar. 1 dakikaya kalmadan kapı tekrar çalar. Bu sefer gelen Geun Suk'tur.
Geun –Beni aradığında sesin iyi geliyordu, bu halin ne?
Hyun –Annemle tartıştık biraz.
Geun –Sırası değil ama Kore'de tüm gazetelerde konserdeki fotoğraflarınız basılmış. Ve magazin haberleri de yalan yanlış haberler dönüyor.
Hyun –Yalan yanlış?
Geun –Boşver saçma sapan şeyler işte.
Hyun –Geun söyler misin?
Geun –Ya aniden haber duyulunca Yasemin hakkında yalan haberler yazılmış. Hayranlarının yorumları da çok acımasız.Yani Yasemin'e biraz destek olman gerekiyor.
Hyun –Nasıl haberler çıkmış?
Geun – Bazıları Yasemin'in seni dolandırmak için kandırdığını bazıları ünlü olmak için seni kullandığı yazmış. En çirkini de...
Geun Suk bir an duraksamıştı, nasıl söylemesi gerektiğini bilmiyordu.
Hyun –Söylesene Geun Suk!
Geun –Bir magazin internet sitesinde senin Yaseminle bir barda tanıştığını, bar çıkışında sarhoşken Yasemin'le birlikte olduğunu, Yasemin'in hamile olduğunu ve sırf bunlar duyulmasın diye böyle bir evlenme teklifi yaparak ve evlenerek yaparak olayın duyulmasını engellemeye çalıştığını yazmışlar.
Hyun –Ne! Nasıl böyle iğrenç bir şey ile suçlarlar! Bana o internet sitesini ver
Geun –Ne yapmayı planlıyorsun?
Hyun –Avukatımla görüşücem. O internet sitesini hakkında dava açsın. Bu haberi Yasemin görmeden silmeleri gerekiyor.
Geun –Dava et, ama bu haberler bir tek internet sitesinde değil her yerde konuşuluyor. Çin'de, Japonya'da..Hayranlarının çeşitli yerlerde yorumlarında.
Hyun – En azından buradaki haberleri görmez. Başka ne yapabilirim ki..
Geun –Hyun bence kendin ona söyle bu haberleri başkasından öğrenmesin veya kendi görmesin. Çünkü bir şekilde haberi olacak. Yanında olup ona destek ol. Başka yolu yok.
Hyun –Haklısın..Ama şimdi söyleyemem. Yarın annem Yasemin ile görüşmek istiyor onunla görüştükten sonra herşeyi açıklarım. Neden böyle olmak zorunda!? Tam her şeyi yoluna koymuştuk.
Geun –Bugünkü tatsızlığı çözdünüz mü?
Hyun –Evet çözdük sayılır. Ama benim için çözülmesini bekleyen bir şey var. Kore'ye gider gitmez onunla ilgilenicem.
Geun –Neymiş o?
Hyun –Müslümanlık..
Geun –Nasıl yani?
Hyun –Onun benimle evlenmesi için benim Müslüman olmam gerekiyormuş. Yani onun dini gereği böyle olması gerekiyormuş.
Geun –Ahh sizin ilişkiniz gerçekten çok zor. Din konusu, aile konusu, çıkan dedikodular..
Hyun –Güzel şeyler olduğu için zor ya zaten..
Geun –Hyun'dan özlü sözler. Başımıza yakında taş yağacak. Aşk seni çok değiştirdi.
Hyun –Hadi gel kahve yaptım sana.
Geun –Dalga mı geçiyorsun kokusunu bile sevmezsin.
Hyun –Hiç yaramıyorum sana!
Geun –Oo bu kekte nerden çıktı. Saranghae mi?
Hyun –Yasemin yapmış : )
Geun –Bir kek yapanım bile yok.
Hyun –Tia ile en son gayet iyi anlaşıyordunuz. Söyle de yapsın sana.
Geun –Geç dalganı sen
Hyun –Dalga geçmiyorum, kızdan hoşlanıyor gibi gözüküyorsun.
Geun –Yasemin ve senin bu zor ilişkinizi gördükçe uzak durmaya çalışıyorum aşktan ve Tia 'dan..
Hyun –Çok şey kaçırıyorsun o zaman.. Aşk güzel şey, zor olsa da.
Geun –Sen aşkı falan bırakta bıçak getir keselim keki. Çok lezzetli görünüyor.
Hyun –Tamam...
Hyun ve Geun biraz sohbet edip kek yedikten sonra Geun odasına gider. Hyun ise Yasemin'i arar.
Hyun –Uyumuş muydun?
Yasemin –Hayır kitap okuyordum.
Hyun –Hayatım yarın annem seninle tanışmak istiyor.
Yasemin –Benimle tanışmak mı istiyor?
Hyun –Evet. Kahvaltı için saat 9'da bizim otele gel.
Yasemin –Hyunnn
Hyun –Efendim
Yasemin –Çok heyecanlandım ben.
Hyun –Heyecan yapma canım yanında bende olucam. Merak etme güzel geçecek. Hem sana söylemem gereken şeyler var.
Yasemin –Tamam canım yarın görüşürüz o zaman.
Hyun –Tamam,iyi geceler.
Yasemin –Sana da.

Hayallerin PeşindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin