Perestiş

593 86 9
                                    

2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2. Bölüm
"Ben varlığından daha uzun bir şiir bilmiyorum."

Kavanoz dolusu şarkılar;
Ezginin Günlüğü - Odam kireç tutmuyor
Ezginin Günlüğü - İstanbul Gibi
Ezginin Günlüğü - 1980
Paptircem - Kaybettim Yirmilerimde

Kendime gelmekte güçlük çekiyorum. Aldığım nefesi ciğerlerimde yaşatmak zor geliyor artık. Bavulum ağzına kadar dolu. Tıpkı sözlerin ağzımın içinde birikmesi gibi. Hislerimi kalbimin derinliklerinde kilitli tutmam gibi.

Odam kireç tutmuyor.

Çiçeklerim etrafı şenlendiriyor. Diken üstünde yaşadığım bu evden gidiyor olmak mutlu ediyor beni. Çiçeklerimi yüzüstü ortada bırakmak kalbimi ağrıtıyor.

Yaşamaya devam etmek için gitmeliyim inanın. Ben güneşten kaçarken siz sığının o ışığa. Ben terleyemezken siz terleyin akın akın. Ben suya muhtaçken siz için ılık ılık. Ve unutmayın beni. Ardımdan intihara kalkışmayın. Koparmasınlar dallarınızı. Dökmeyin yapraklarınızı. Solmasın çiçekleriniz.

Siyah perdeme son kez dokundum. Soyulmuş duvarlarımda son kez göz gezdirdim. Bu odada son kez nefes aldım. Gölgemi ardımda bırakarak adımladım geleceğe. Işıksız bir gelecek, karanlık bir mabed.

"Gidiyorsun ha?" Dudaklarında tebessüm, gözlerinde yalnız kalacağı için hüzün birikmişti. Bavulumu yere bıraktım yavaşça. "Biliyordun gideceğimi." Biliyordu. Babamın sevdiğim adama sığınacağını biliyordu. Beni o sığınağa yerleştirirken arkasına bakmadan yürüyordu. Merak duygusu yoktu kimselerde. Olmasa da olurdu.

"Biliyordum." Dedi ve salondaki koltuğun eski yüzeyine attı bedenini. "İyi oldu gitmen. Sıkılmıştım artık zaten." Eline aldığı kumandayla eski televizyonun ekranını açarken karşısına çıkan her karıncalanmaya birer küfür sığdırıyordu.

Dayanamadı. Kumandayı televizyona doğru fırlattı.

Dayandım. Bavulu elime yeniden tutuşturdum ve kapıya doğru adımladım yavaş yavaş. Veda etmek bir merhaba kelimesiyle eş değerdi bana göre. Üstelik ben elvedalardan da anlamazdım. Anlasaydım şayet toprağın altındaki annemi her gece rüyama davet etmek kolay olmazdı.

Kapı tokmağına elim değdi an evin içinde bir şarkı dolandı. Bu gidişimin arkasından tutulan yas mıydı? Oysa, burada nefes aldığım her vakit diken üstündeydi bedenim. Dudaklarım kıvrıldı. Sözcükler dudaklarımdan tane tane döküldü. Attığım her adım bu sözcüklere ritim oldu.

Bir zamanlar ben de çocuktum
Cebimde misketlerim topacım vardı
Komşu teyze ekmeğe salça sürer
Annem de arada camdan bakardı

YeisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin