Mezarlık

430 75 47
                                    

5. Bölüm
"İçimdeki mezarlık."

Kavanoz dolusu şarkılar;
Vals - Mabel Matiz
Bekle beni - Cem Karaca
Yalan - Athena

Yoğun bir esinti hâkimdi havada. Nefes alışverişim artmış ve tıkanmıştım. Bacaklarım fazla ağrımaya başladığı için gücümü yitirmiştim, ya da öyle hissediyordum.

Yorgundum.

Hem ruhum, hem de bedenim yorulmuştu yolun başında. En çok da tedirginlik hâkimdi içimde. Yok edemiyordum. O da büyümeye devam ediyordu.

"Bak Eflin, burası çocukluğumu geçirdiğim park." Dediği yere baktım. Esra hava karardığın da beni evden almış mahalleyi gezdirmeye başlamıştı. Hayatım da hiç sallanmamıştım. İçimde bir sır gibi sakladığım çocukluğum heyecanlandı. "Sallanalım mı Esra?" Dedim gülerek. Gülümsedi.

Sallanmaya başladım daha sonrasında. Saçlarım arada önüme geliyordu ama rahatsız etmiyordu beni. Güldüm. "Bu çok güzel bir hismiş!" Dedim bağırarak. "Sanki uçuyormuşum gibi." Bir çocuk gibi mutluydum. Sahi mutluluğu hak ediyor muydum?

Hak ediyorsun Eflin. Dedi kafamın içerisindeki balığım. En çok sen hak ediyorsun mutlu olmayı.

"İlk defa mı biniyorsun salıncağa?" Bakışlarım yanım da benimle aynı anda sallanan Esra'ya kaydığın da yüzümdeki tebessümle kafamı salladım olumlu anlamda. Kısık sesle de olsa Esra'nın, "İnsanın merakını uyandırıyorsun." Dediğini duymuştum. Çok şaşırmadım bu duruma ve duymamazlıktan geldim. Okul zamanın da yanıma yanaşmaya çalışan, hep bir şeyleri öğrenmek için can atan insanlarla etrafım bir ara hep doluydu. Çocukluğum da çok fazla dışlanmıştım oysaki. Bir kaç anı beynime üçüştü birden. Gözlerim daldı geçmişe.

Acı dolu geçmişim.
Benim tek arkadaşım, oyuncak balığım.
Kendimi koruyamadığım gibi, seni de koruyamadım.

2 6. 0 2. 2 0 0 7

Pencerenin pervazına yasladığı kollarının üzerine çenesini yaslayarak izledi şöleni. Yağan kar tane tane gökyüzünden yağıp yerle bütünleşirken, küçük kızın dudakları iki yana kıvrıldı. "Bak balık, ne de güzel yağıyor kar." Yanında duran oyuncağı ile konuşup, dışarıda kar topu savaşı oynayan çocukları izliyor ve imrenerek bakıyordu. "Beni de bir gün alırlar mı acaba yanlarına?" Kısık sesi odanın dört bir yanında gezinip yok oldu. Derin bir nefes alıp oyuncağını kucağına alarak odasından dışarıya çıktı. Salondan gelen televizyon sesi ve gür kahkahalar, attığı adımların yavaş ve temkinli olmasına olanak sağladı.

"İlahi Şahap. Ne komik adamsın sen!" Annesinin şuh kahkahaları evin dört bir yanına saçıldı. Eflin adımlarını salonun kapısında durdurdu. Yeşil rengi gözleri adamın sakallı yüzünde dolandı ve ardından annesinin tehlikeli suratında durakladı. "Kızın mı?" Adam gözlerini Eflin'e çevirdiği an kaşları çatılarak sormuş ve bu durumdan rahatsız olduğunu belli etmişti. "Yok canım daha neler." Diyerek güldü kadın ve ayağa kalkıp küçük kıza doğru seri adımlarla yürüdü. "Ben geliyorum şimdi. Sen keyfine bak." Yapmacık tebessümü dudaklarından firar ettiğinde, küçük kızı itekleyerek kapıya doğru yürütmüş, salondan uzak bir yere geldiklerinde uzun parmakları kızın saçlarını esir almıştı. Yakıcı his saç diplerinden başlayıp parmak uçlarına kadar ulaştı küçük kızın. Kafası geriye giderken, gözlerini açık tutabildiği kadar tutuyordu. Kadın diğer elini çığlığını önlemek istercesine ağzına megane gibi sıkı sıkıya kapatmıştı. "Şimdi beni iyi dinle." Diyerek kızarmış gözlerini küçük kızın gözlerine sabitlemişti. "Dışarıya çıkıyorsun ve yarın sabaha kadar buraya adım atmıyorsun. Yoksa seni babanın yanına gönderirim anladın mı?" Küçük kız gözlerini yumdu ve geri açtı. Kadın ellerini küçük kızın saçlarından çektikten sonra, iki elini de üzerine sildi ve iğrenerek baktı kızın suratına. Küçük kız aldığı derin nefesler eşliğinde arkasını döndü ve yırtılmış botlarını ayağına geçirip hırkasını ellerinin arasına alarak dışarıya attı bedenini.

YeisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin