Bu bölüm hikayeye giriş bölümüdür.
"Yetmedi mi artık ? 25 derece havada Göztepe'den Karşıyaka'ya alışveriş yapmaya geldik ,ayaklarıma kara sular indi ya ne gerek vardı bu mağazaya da girmeye?" diyen İdil, Hilal'e masum bakışlar atarak AVM'den çıkmaya çalışıyordu.Betül İdil'e hak verircesine bakacakken Hilal'in öldürücü bakışlarına maruz kalarak yere bakmayı tercih etti.Melda ve Elif Hilal'le birlikte girdikleri yirminci mağazadan da diğerlerinde olduğu gibi bir şey almadan çıkacaklardı.Hilalin telefonda acilen buluşmalıyız diyen heyecanlı ve korkutucu sesinden dolayı yanlarına alamadıkları cüzdanlarını düşünüyorlardı nereden bilebilirlerdi ki alışveriş merkezinde saatlerini geçireceklerini .Tuğba titrek nefesini dışarıya bıraktı diğerleri gibi oda yorulmuş ve sıkılmıştı. Hilal'e dönüp "Neden mağazanın dışında bekliyoruz? hem de erkek kıyafetleriyle dolu bir mağazanın" dedi. Hilal ise onu umursamayıp işaret parmağını ileriye doğru uzatıp, hipnoz olmuşcasına "İşte orada"diye bağırdı kızlar daha nereye baktığını anlamadan Hilal olimpiyat koşucularına taş çıkarırcasına koşmaya başlamıştı bile.
Hilal gözünü karartmış koşarken diğerleri buna anlam veremedi.Melda "Bu nereye gidiyor böyle?" diyerek kızlara baktı. Tuğba "Nereye gittiğini bilmiyorum ama duvara toslamaz umarım." dediğinde bir yandan da hala koşan Hilal'e bakıyordu. Tam da Tuğba'nın dediği gibi olmuş Hilal, hızını alamayıp duvara değil ama mağaza görevlisine toslamıştı. Görevliye sırıtan Hilal "Ahh!! Çok özür dilerim." diyerek kendini toparladı ve gördüğü tişörte tam uzanırken tişörtü başkası alınca Hilal sinirle homurdandı.Ardından ellerini kıyafetlerin üzerinde gezdirdiğinde, tişörtlerden başka kalmadığını gördü. Tişörtü alan adama bakarak
"Bir kızın elinden tişörtü almaya utanmıyor musun? Hani centilmenlik hani kibarlık?" Karşısında ki adamsa onu umursamaz bir şekilde "Tişörtü önceden rezerve ettinde benim mi haber yok?"
"Hayır ama ilk ben gördüm ve tam tişörtü alacakken sen çekip aldın."
Genç adam karşısında duran kızı uzun bir müddet inceledikten sonra "Eğer tişörtü ilk sen görseydin, şu anda benim elimde değil, senin elinde olurdu." diyerek sırıttı. Hilal son bir kez tatlı dilini kullanmayı denedi.
"O tişörtü bana versen ne olur sanki."
"Üzgünüm ama bu tişörtü çok beğendim ve alacağım."
Hilal başka zaman olsa bu kadar ısrar etmezdi ama bu iş için inada binmişti. "Senden insan gibi istedim ama vermedin." diyerek adamın elindeki tişörtü tutup çekiştirmeye başladı. Genç adam da tişörtü vermemekte ısrarcıydı. İkisi de tişörtü çekiştiriyordu. Bu sırada kızlar aralarında tişörtü kim alır diye iddiaya girmişlerdi. Betül "Ben Hilal'i ilk kez böyle gördüm bence alır." demişti.İdil "Adamın kaslarına baksanıza Hilal'in hiç şansı yok." dedi. Tuğba "Bence de çocuk alacak tişörtü." Melda "Bence berabere bitecek tişört yırtılacak ikisi de alamayacak." Son sözü söyleyen Elif "Bence görevli ikisini de dışarı atacak." diyerek kızlara baktı. Bu arada ikisi de tişörtü çekiştirmeye devam ediyordu. Genç adam en sonunda tişörtü bırakınca genç kız dengesini kaybetti. Kızın dengesini kaybedip düşmek üzere olduğunu görünce son anda belinden tuttu. Hilal de can havliyle genç adamın koluna tutunmak isterken uzun tırnaklarıyla kolunu tırmalamıştı. Adam kolunun tırmalanmasıyla "Ne yapıyorsun prenses? Sen düşme diye yardım ederken niye beni tırmalıyorsun ?" Hilal hemen dengesini sağlamaya çalışıp genç adamın elinden kurtuldu. Yerdeki tişörtü eline alıp "Kolumu tırmaladın bırak da tişört benim olsun." diyerek kasaya doğru yürüdü. Genç kız koşarak adamın yanına gidip tam tişörtü kasadan geçirecekken ;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTISI BİR ARADA
Teen Fictionİlk defa şansınız dönse ve bu şans size en büyük şanssızlıkları getirse ne yapardınız? Altı birbirinden deli kızın, hayatlarının belkide en önemli gününden bir önceki gece -Üniversite sınavından bir önceki gece diyelim- yaptıkları bir gecelik kaçam...