2. Bölüm / İddiaya var mısın?

357 44 10
                                    

 İyi okumalar :)

 Elif sıkıldığını belli etmek için önce oflamıştı sonra sesten duymadıklari için içtiği meyve suyu bardağını sert bir şekilde masaya vurmuştu. 

" Eğer oturmak için geldiysek evde de yumuşak koktuklarımızda oturabilirdik." 

Kızlar Elif'i dinlemişlerdi ama hiçbiri konuşmamıştı. Elif ise "Dinlemenizde bir cevaptır, neyse." demişti.Herkesin delicesine dans ettiği yerde onların ne işleri vardı?Onlar geceleri barda sürtecek kızlar değil, aileleriyle evde televizyon izleyerek çekirdek çıtlatacak kızlardı. Saatte bakıp yanında oturan Betül ve Melda'ya "Ne zaman gideceğiz ben çok sıkıldım." dedi. Melda'da başıyla İdil'i gösterirken "Biz sıkıldık ama İdilin keyfi yerinde. " diyerek güldü. İdil eğlenmenin doruklarındaydı, Betül ise İdil'in aksine sıkılmanın son doruklarını yaşıyordu. Aynı zamanda tuvalete gitmesi de gerekliydi. Kızlara dönüp "Ben tuvalete gidiyorum, gelen var mı?" diye sordu. Kızlar da geleceklerini söyleyince okulda da yaptıkları gibi hep birlikte tuvalete gittiler. 

  Bu sırada genç adamlar Tuğba ve Hilal'in yanına varmışlardı. Çocuk Hilal'in tam yanında durarak konuşmadan, üsten bakışlarla Hilal'e baktı.Genç kızın kan beynine sıçramıştı! O tişörtün ne işi vardı bunun üstünde? "Ahh tabi ya çekin rehavetine kapılıp tişörtü kasada bırakmıştım... " diye geçirdi içinden. Genç adam "Ee tişört yakışmış mı ?" diyerek Hilal'e pis bir gülüş atınca Hilal "Eşeğe altın semer vursan da eşek, yine eşektir." dedikten sonra ekledi "Hem sen benim unuttuğum tişörtü alıp giymek yerine keşke insanlığını giyinip gelseydin." 

  Tuğba bu sırada gözlerini alamadığı mağazadaki çocuğun yanındaki adama bakmaya devam ederken Hilal'in söylediği sözleri işitince dirseğini Hilal'in böbreğine doğru indirip adamı gözleriyle yemeye devam etti. Arkadaşı böyle konuşmaya devam ederse hayatının aşkıyla tanışamadan iki arkadaş kaçacaklardı. Hilal böbreğine yediği dirseğin acısını sindirmeye çalışırken Betül'de sindirim yolunun rahatlaması için tuvalete girdi. 

 Tuvalette uzunca bir süre kalan Betül, çıktığında Melda ve Elif tuvalette olmasına şaşırılacak kadar şık ve güzel bir koltukta oturuyorlardı. Betül kızlara bakarken lavobonun önünde makyaj yapan boya kutusu dikkatini çekti. Kadına bakarak içinden "Ohh bir de sıva yaptın mı tamam."diye geçirdi. 

  Ellerini yıkamak üzere musluğu açtığında aynadan gördüğü Melda video çekiyordu - o her an video çekerdi-. Bu sırada yanındaki boya kutusu kadının ve ondan hallice olan diğerinin konuşmalarına dikkat kesildi.

 "Caner'le nasıl gidiyor hayatım?" 

 Bu soru boya kutusuna sorulmuştu. 

 "Ahh bu kadının bile sevgilisi vardı ve ben hala yalnızdım. Adalet sadece bir sokak isminden ibaret." diye düşünürken boya kutusunun cevabıyla kendime geldi. 

 "Ayy bizimkisi gerçek bir ilişki değil canım. Caner, ün kazanmak için benimle, ben de para için.Adil bir anlaşma. Caner ne kadar yakışıklı ve ünlü olsa da bilirsin ben her zaman daha iyisine layığım." 

"Demek sahte sevgili..." diye düşünürken kendine gelip "Bunlar beni ne ilgilendirir? " diyerek ellerimi kurutmak için otomatik cihazın karşısına geçti. Bu sırada boya kutusu cihazı çalıştırmak için boğuşan Betül'e bakıp yanındaki kadına bir şey söyleyerek güldü. Kendisine bakarak gülen bayanları fark eden Betül kendi kendine "Sakin ol Betül, sakin... " diyerek dikkati başka yöne çekmek için içinden saymaya başladı. "1,2,3,4,5,6..." 

Boya kutusu bu sefer sesli bir şekilde "Ay hayatım bunları da buraya almışlar, çoluk çocuğun yeri oldu burası!" diyerek kahkaha attı. Elif ve Melda genç kızın biraz sonra kadını döveceğinden korkuyorlardı ve korktukları oldu. Kadın bardağı taşıran son dalmayı koyarak ;" Ay annelerine ders çalışmaya gidiyoruz diyerek gelmişler buraya, her hallerinden belli. " diyerek "Sizi küçük veletler! Bundan sonra yaşınıza uygun yerlere gidin mesela... Hmm buldum! Portakal suyu dağıtılan okul partileri? " 

ALTISI BİR ARADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin