Bölüm -4-

20 2 0
                                    

Sia - Chandelier
Mia Martina - Beast

-------

Şaşkındım. Aras'ın sınıfımın kapısına kadar gelip beni daha önce hiç gitmediğim yerlere davet etmesi bana oldukça saçma ve anlamsız gelmişti.

Hiç bir cevap verememiştim ve öylece arkamı dönüp gitmiştim. Laçinle bu konuyu konuşmuştum ve bana "Kesinlikle gitmelisin. Bak kendini ispatlaman gerekmiyor ama seninde güzel bir kız olduğunu onlara o partide ispatlaman gerekiyor. Bu fırsatı değerlendir." Demişti ve yarım bıraktığı yazısına devam etmişti.
Kafamda öylece dönüp duran soru işaretlerini bir kenara atarak Hocanın tahtada çözdüğü soruya odaklandım.
***
5 ders geçmişti ve okulun bitimine 4 dersim kalıyordu.
O sabah ki diyaloğumuzdan bu yana Aras'ı sadece 2 kere bahçede görmüştüm bana sadece göz kırparak selam vermişti. Peki, bilin bakalım ben ne yaptım?

Aptallaşmış bir genç kız tribi ile kafamı çevirip sınıfıma gitmiştim. Gerçekten aptaldım ya da şu son zamanlarda yaşadıklarım beni aptallaştırmıştı.

Dersler bu aralar çekilmez bir hâl almıştı. Ya da bana öyle geliyordu.
Sanırım kalan 4 dersi uyuyarak geçirecektim. Yorgun ve bitkin hissediyordum. Hemde çok.
Kafamı sıraya koydum ve uyumayı umarak gözlerimi kapadım.
****
Birinin beni deli gibi dürtüklemesi ile irkildim. Kafamı sıradan kaldırım sağ tarafıma baktığımda Laçin'in vücudumu delip geçercesine parmağını üzerimde defalarca hareket ettiriyordu.

"Ne oluyor be?" Diyerek sitemkar bir ses tonuyla Laçin'e baktım.
Sırıttı. "Farkında mısın bilmiyorum ama tam olarak 4 derstir uyuyorsun. Ve zilin çalmasına 5 dakika var. Toparlan diye uyandırdım."

Daha sonra ayağa kalktı ve üzerime doğru gelip saçlarımı düzeltmeye başladı. Ne yapıyordu bu kız böyle? "Laçin. İyi misin? N'apıyorsun?"

Derin bir oh çekti. "Çıkışta Aras'ın yanına gitmen gerekiyordu. Bu uykulu halinle mi gideceksin? Şu haline bak! Saçın başın birbirine girmiş ve rimelin kömür madenine girmişsin gibi yüzüne yayılmış. Kalk ve zil çalmadan önce şu işi bitirelim." Ufak bir çığlık atıp telefonumu cebimden çıkararak ön kameramı açtım. Aman tanrım! Bu halimde neydi böyle? Hikat garibelerine benzemiştim. Yerimden kalktım ve hocadan izin alarak tuvalete koştum.

Çantamdan tarağımı çıkardım ve saçlarımı taradım öncelikle.
Saniyelerin ardından da yüzümü yıkayıp kuruladım ve pudramı iyice yüzüme yaydım. Rimelimi sürdüğüm sırada zil çalmıştı. Parlatıcımı da sürdükten sonra koşarak sınıfa gittim ve montumu aldım. Çantam zaten sırtımdaydı.
Laçin'i beklemeden okul bahçesine çıktım ve gözlerim Aras'ı aradı.

Okul bahçesini gözlerimle taradığımda karşımda Aras öylece duruyordu. Henüz beni görmemişti. Okul kapısının orada bekliyordu. Ne yani? Beni mi beklemişti?

Fazla beklemeden Aras'ın yanına tedirgin adımlarımla yaklaştım.
"Aras?" Dediğimde kafasını bana doğru çevirdi.
"Sonunda. Ağaç oldum be güzelim." Diye sitem etti.
Bir dakika! Aras Beylik? Okulun popüleri, futbol takımının kaptanı ve kızların gözdesi, bana güzelim mi dedi az önce? Ya da ben halüsilasyon mu görüyordum?

Kitlenmiş gibiydim ve sözleri çözdü kilidimi. "Numaranı ver şimdi bana. Dediğim saate kadar vaktin var. Aradığımda adresini mesaj at."
Bu sefer konuştum. "Nereye gideceğimi bilmiyorum. Ve beni neden çağırdığını zaten bilmiyorum. Ne yapmaya çalışıyorsun? Bilmem gereken bir konu var ama ben hiç bir şey bilmiyorum. Daha düne kadar eziyordunuz beni. Sen ve o müthiş grubun. Amacın ne?"

BEKLEYİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin