**
HOŞGELDİN...
**
Her şey bu gün bitecekti, bu gece.
Kötü ve kasvetli hava yüzüne vuruyordu adeta. Her gökyüzüne baktığında sönmüş yıldızlarla karşılaşıyordu. Sanki genç adama inatmış gibi parlamıyordu. Bu ne kadar can sıkıcı olsa da tanıdık bir görüntüydü bu genç adama. Aynadaki yansımasında gördüğü, tıpkı gök yüzü gibi parlamayan sönük gözlerini ...
Bir masaya örtülen siyah kumaş gibi gündüzün aydınlığını da gecenin karanlığı örtmüş küçük yıldızlarla gök yüzünü hakim kılmıştı karanlık. Yıldızların aydınlatamadığı yeryüzünü, kaldırımdaki uzun direklerin ucuna konulmuş küçük lambalarda aydınlatamamış, yanıp sönen turuncu ışığı ile sahil daha ürkütücü bir hal almıştı.
Kendini hatırlatan başka bir anı ile dudağının bir kenarı burukça yukarı kıvrılmıştı genç adamın . Kalbi acıyordu. Yaşadığı acılar için yaşattığı acılar onu tatmin etmiyor daha da kötü bir yola sürüklüyordu. Ama tatmin olana dek asla durmayacak, devam edecekti.
Yavaşça yürümeye devam ettiği yolda ilerlerken, soğuk havaya verdiği sıcak nefesleri, beyaz bir dumana dönüşüp yok oluyordu. Her nefesinde ise buz gibi hava içine işliyordu. Bu soğuk havada verdiği nefesler gibi yok olup havaya karışmak, hiç doğmamış olmayı diliyordu ama içindeki intikam ateşi genç adamı cayır cayır yakarken bu çok zordu.
Sessizdi. ürkütücü derecede sessizdi yollar. Kafa dinlemek için bile fazla sessizdi. Ayakkabısının, yerdeki taştan zemine her temasında çıkan o tok sesten başka bir ses yoktu kulaklarına ulaşan. Birkaç dakika daha sonra bir ses duyumsadı yakınlarında. Bir sesi hissetmişti en derinlerinde. Kafasını hafifçe kaldırıp etrafa bakma gereği duydu. Etrafta sesin kaynağını arayan gözleri, bir ağacın gölgesinde takılı kalmıştı. Yavaş adımlarla, kendini yakın bir ağaca yaslayıp izlemeye başladı. İçindeki ona daha da yaklaşmak isteğine engel olamıyordu. Bu işi burada bitirmek istiyordu ama bu kadar kolay olmamalıydı. Ne yaşam nede ölüm bu kadar kolay olamazdı. Olmamalıydı!
Yaslandığı ağaçtan doğrulup kendisini fark etmesini umursamadan ona yaklaşmaya başladı. Ona daha da yaklaşarak tekrar durdu. Onu izlerken yüzünde samimiyet ve sükutdan yoksun bir gülümseme oluşuyordu. O an tek istediği onunla göz göze gelmekti.
Ağlamak ,soyut ve somut kavramlar arasında sıkışan bir ruhun arındırılması için tek yoldu. Ruhun huzur arayışına verilebilecek en iyi yanıttı belki de.
Göz yaşları sicim sicim akıyor, elmacık kemiklerinden boynuna doğru firar ediyordu. Genç adamsa acımasızca izliyordu onu. Yalnızlığın ve çaresizliğin şah damarında birleşen karışımını en derinlerinde hisseden ve karanlığa eşlik eden hıçkırıklarını bile en ince ayrıntısına kadar dinliyordu. Sesini ise en derinlerinde hissediyordu.
Saniyeler saliseleri kovalarken hıçkırıkları duruldu zamanla. Bir dostmuş gibi yaslandığı, göz yaşlarını paylaştığı ağaçtan sırtını çekip doğrulmaya başladı. Yaşam pınarları ağlamaktan kurumuş, ruhen ıslanmıştı.
Gözleri, doğrulan sırtının dik bir hal almasıyla başka gözlerle çarpıştı. Yeşilin en koyu tonuna sahip gözlerle göz göze gelmek tüylerinin diken diken olmasının bir başka sebebiydi. Genç adamım sert çehresinin ve tüm dikkatinin üzerinde olması , irkmesini sağlıyordu. Sert bakan gözleri ona bir şey söylemek istiyor gibi bakarken ,dudaklarındaki tehlikeli kıvrımlar söylemek istediklerinin iyi olmayacağının sinyalini veriyordu. Genç adamın söylemediklerini beden dilinden anlamak ne kadar onur verici olsa da mutlu olmamıştı. Hatta kalbi korku ile teklemiş ve onu sıkmaya başlamıştı.
Gözler insanın aynasıdır. İnsanın iç dünyasıdır. Söylemek isteyipte söyleyemediklerini, yapmak isteyipte yapamadıklarını, mutsuzluğunu, acısını, çaresizlliğini ortaya çıkaran en iyi bilgi kaynağıydır.
İkisi de birinden ayırmadığı gözleriyle dış dünyadan soyutlanmış gibi bakıyorlardı birlerine. Tek kişinin kazandığı bu dünyada ya ölüm olacaktı ya da hüzün...
**
Ve kaderin tohumları yeniden filizlenmişti. Kaderde ne yazarsa o olurdu ama bir sorun vardı. Kader bile ne yazacağını bilmezken son nasıl gelecekti? Ne olacağını bilmeyen kader ilk sayfasına şöyle yazmıştı;
''İntikam ateşlerinin gölgesinde kalan adam , yalnızlığın gölgesinde hapsolmuş kalbi arzuluyordu...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZLIĞIN GÖLGESİNDE
Teen FictionBu hikayede yetişkin içerik bulunur. ** Derin bir nefes çekiyorum içime, Soğuk havayı hissediyorum tenimde, Ve halen yumarken gözlerimi, Gözyaşlarımın beni geride bırakışını seyrediyorum. Sıcak bir ıslaklık istila ediyorken yüzümü, Tuz...