Korku

64 5 0
                                    

" Biraz sabretmelisin Eylül"

Debelenerek ipleri çözmeye çalışıyordum, adam hiç oralı olmadan tekrar yukarı çıktı.

Savaşı'n ağzından;

Banyonun önünde Eylül'ü bekliyordum, daha sonra arkamdan bir darbe aldığımı hissettim ve öylece yere yığıldım gözlerim kapanmadan önce uzun boylu bir adamın banyoya doğru ilerlediğini gördüm, sonrası koca bi karanlık yerimden doğrulup Eylül'e baktım yoktu evin her tarafını aradım olamaz hiçbir yerde yoktu bu da kaçırıldığı anlamına geliyordu çok korkmuştum. Tekrar Banyonun önüne geldim yerde bir kağıt ve bir bileklik vardı, kağıtta bir adres yazıyordu, bileklikse Eylül'ün olmalıydı. Hemen arabanın anahtarlarını alıp hızlı adımlarla merdivenlerden iniyordum ki Deniz;

"Nereye gidiyorsun? "

" Canım ben sana herşeyi anlatacağım ama şuan acelem var "
dedim ve kağıtta yazan adrese tekrar baktım bu adres İzmir'deydi. Nasıl yetişeceğimi düşünür oldum, nasıl yetişecektim, hayır yetişsem orda olcak mıydı? gibi bin bir türlü şey düşündüm ve son hızla yolda ilerlemeye başladım. Bu hızla saat 3'e orda olmayı umuyordum.

Ve nihayet İzmir'e vardım, kağıtta yazan adrese tekrar bakıp yola devam ettim, bahçeli bir evin önüne gelmiştim, saat 3'tü bu yüzden içeriyi yoklamak çokta zor olmazdı, pencereden içeriye baktığımda Eylül'ün debelendiğini gördüm o an onu orada gördüğümde içim rahatladı ama onu kurtarmam gerekiyordu bu yüzden ona camdan işaret vererek sessiz olmasını söyledim anlamış olacak ki debelenmeyi kesti. Pencerelerin korkuluksuz olması içeri girmemi kolaylaştırmıştı.

Eylül'ü görünce ona sarılmak istedim, nedensiz...

Ama öncelikle onu kurtarmam gerekiyordu ipleri çözmekle vakit kaybetmeden Eylül'ü kucakladım ve arabaya bindirdim, o arada evin ışıklarının yandığını farkettim ve gaza basarak oradan uzaklaştım.

Yolda giderken Eylül'ün bana dik dik baktığını farkettim bu bandı çıkar demek oluyordu arabayı bir kenara çektim ve bandı çıkarıp ipleri çözdüm...

Eylül'ün ağzından ;

Savaş'ın beni kurtarması ona karşı olan ilgimi artırmıştı doğrusu...

Savaş bandı çıkarıp ipleri çözdükten sonra;

"Kim bu adam senden ne istiyor? "

" Bilmiyorum "

" Sana birşey yaptı mı? "

" Hayır. Ama ben o evi biliyorum bizim aile fotoğrafımızın çekildiği bahçeli ev orası"

"Hmm bu adamın derdini öğrenmeliyiz sana tekrar zarar vermek isteyecektir, biz de kaldığını biliyor sonuçta"

"Haklısın ama ne istiyor benden"

"Merak etme mutlaka geri gelecektir anlarız sen sıkıntı etme" dedi.

Eve gelmiştik sabah 6 gibi hemen Savaş'a Deniz'i sordum ne yapmıştı kızcağız

"Ona bir şey anlatmadım daha, uyuyordur şimdi en iyisi bizde öyle yapalım çok yorulduk malum "

Başımı sallayarak onayladım odama girdim ama garip olan Savaş'ında odama girmiş olmasıydı

" O kadar yoldan sonra bunadın herhalde burası benim odam" dedim gülümseyerek gayet rahat bir tavırla ;

"Yo hayır bunamadım bende burda kalıyorum "

" Nasıl!? "

" Seni yalnız bırakamam o herif her an gelebilir " dedi.

İçimde kelebekler parende atıyordu en son benim için endişeleniyordu oysa tanışalı bir gün olmuştu. Bunun verdiği heyecanla ağzımdan kaçırıp ;

" Çok tatlısınnn" dedim. Kelebekler tersine dönmüştü adeta içimde, Savaş bana doğru döndü ve...

Tuzlu KahveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin