Karlı bir gündü.Aslında çoğu kitapta veya filmde gördüğüme göre bu iyi bişeydi ama ben,hipotermi geçirmek üzereyim.Gerçi elimde bir kupa kahve vardı.Üstümde mont,ayağımda da üst üste üç çorap.
Odaya girip yüzünü şaşkın bir ifade alan annem:
"Hava o kadar soğuk değil " dedi ve eline tüylü eldivenleri geçirirken ekledi " Git dışarı biraz karın tadını çıkar."
Annemin bu sözleri üzerine gözlerimi kocaman açıp " Yok artık,daha neler?"dedim.Dolabımdan siyah atkımı aldı ve çıkarken:"Sen bilirsin ama ben çıkıyorum,haberin olsun."dedi.
Anlayamıyordum, garip olan ben miydim yoksa onlar mı?Tam bunları düşünürken " tabii ki de onlar"dememe sebep abim geldi.Doğru düzgün gelse gerçekten birşey demeyeceğim,ama sırtıma öyle bir atladı ki ayı bozması,elimdeki tüm kahve üstüme döküldü.Ben "yandım anam" edalarıyla banyoya koşadurayım, abimin o vahşice gülüşünü duyabiliyordum.
Yanıma geldi ve " Hava hala çok mu soğuk?"dedi ve ekledi:
"O zaman bir dahaki sefere kahve içmeyi dene."Ona gözlerimi devirdim"Annem aramızdaki bir yılı önemsemese seni çoktan boğmuştum." dedim.Abim kaşlarını kaldırarak"Ne bir yılı salak? 366 gün,ki bu da bir yıl birgün eder."dedi.Ellerimi belime koydum ve"Bay Einstein konuştu.Alkışları göreyim,beyefendiye alkış!"diye bağırdım.Gülmeye başladık.İşte bu benim rutin bir günümden ufacık bir parçaydı.
Üstümü değiştirmek için odama döndüğümde telefonumun çaldığını gördüm.Arayan annemdi,hemen açtım."Çabuk koş kızım!"diye bağırdı."Anne iyi misin?"diye sordum çığlıklarına karşın."Kızım Emir Richaoğlu burda"diyordu.Şaşkın şaşkın"O kim ya?"dedim.İsmi hiç tanıdık gelmemişti.Kızgın kızgın"K&H firmasının ortaklarından Harun'un oğlu,Karun'un da yeğeni.Çokta yakışıklı maaşallah.Hemen yanıma gel,Ayşe Teyze'nin oralardayım."dedi.
O zengin bebesini merak ettiğimden değil,sırf akşam annemin yargı mahkemesinde yargılanmamak için hemen yola çıktım.Mahalle boyunca yürüdüm.Sonuna geldiğimde yokuş aşağı bir yol vardı.Yolun sonundaki anneme el işareti yapmak için bir adım daha attım.Ama adımımla beraber buzdan dolayı düştüm ve kaymaya başladım.O sırada da siyah spor bir araba iki katlı evin önüne yanaştı. Arabadan hafif uzun boylu bir çocuk indi."Duramıyorum,kenara çekil!"diye bağırsamda,oldukça kibirli gözüken o çocuğa çarptım.Çarpışımın etkisiyle o da kaydı ve üstüme düştü.
Kısa bir zaman,çok kısa bir zaman, o mavi gözlerinde hayallere daldım.Öyle koyu, ama inadına öyle yumuşak bir görüntüsü vardı ki gözlerinin,ben bilemiyorum yani.Birden üstümden kalktı ve "Sen kime çarptığının farkındasın, öyle değil mi?Beni üstüne düşürüp aşık edebileceğini sanmadın yani?"dedi.
Biraz sırıttım, sonra " tabii ki de kime çarptığımı biliyorum."dedim.Ellerini havaya kaldırdı ve" Ohh,şükürler olsun!Sandığım kadar saf değilsin demek!"dedikten sonra ellerine cebine sokup ofladı. Kendimden emin ama alaycı bir şekilde"Ayıp ettin ya,sen bizim mahalleye yeni taşınan üretim hatalı odun değil misin?Ben seni nasıl bilmem?"sonra,alaycı gülüşümün yerini kızgın bakışlarım aldığında,ona ters ters bakıp " Sen git havalarını o beyinsiz kızlara sat!Burda sökmez o havalar.Aksine bir rahatsız bakışında gözlerini oyarlar"diye ekledim.
Tam arkamı dönmüş havalı havalı yürüyordum ki enseme gelen kartopuyla küplere bindim. Koşarak geri döndüm ve"Sen bittin oğlum,senden öcümü almazsam banada Bela Prenses demesinler!"diye bağırdım.Kibirli kibirli bakıp " Ne öcünden bahsediyorsun sen?Seni ve soyunu yedi bin kere satın alırım ben be!Lafını bil de konuş!"dedi.Bardağı taşıran son damlada buydu zaten.Dayanamadım,attım bir yumruk.
Attığım yumrukla bir adım geri gitti.Bana doğru gelirken annem araya girdi ve bastırılmış bir sesle"Karışmayayım diyorum ama fazla oldun sen."dedi. O kafasız çocuğa dönüp " Kusura bakmayın,Emir Bey.Kızım adına sizden özür dilerim.Zaten kendisi bizzat özür dileyecektir. "dedi.Tam benimle göz kontağı kurmak için arkasını dönüyordu ki başladım koşmaya.
Ama eve değil,sahici kankam Melek'in yanına.Aynı mahallede oturuyorduk.Annemi atlatmış olmamdan olsa gerek elimi kolumu sallaya sallaya Meleklere vardım.Beni"Ahh canım arkadaşım mı gelmiş?Gelmişte ne iyi etmiş? "diye karşıladı.Şaşırmıştım aslında.Genelde beni odasına çıkana kadar fark etmez,odaya girincede "Kanka naber oturak konuşuruk " diye karşılardı.
Zorlama bir gülüşle içeri girdim,şaşkınlığımı saklamak adına.Botlarımı çıkarırken fark ettim ki,annesi koltukta oturmuş Melek'i izliyor.Bende Melek'i bozmadan"Ahh canım nasılsın?Bayağı oldu görüşmeyeli,özlemişim."dedim.Annesinin o keskin bakışları altında ,zor zahmet, yukarı çıktık.
İçeri girip odanın kapısını kilitledik. Melek " Naber kanka?"dedi.Gülümsedim"Bakıyorumda,çabuk döndün eski haline."derken.Beni umursamaz ama anlatacaklarıma meraklı bir şekilde"Sen onu bunu bırakta havadisleri ver.Sen öyle kolay kolay bizim eve gelmezsin."dedi.Gerçektende öyleydi.Genelde o bize gelirdi ama önemli birşey varsa zaman kaybetmemek adına ben onlara giderdim.Hemen vaziyet aldım ve olanları anlattım.Melek:
"Yok artık kızım!"
"Ne var bunda Allah'ını seversen Melek?"
"Senin haberin yok belki ama kızlar değil kendisi,fotoğrafı için birbirini yiyor.Sen gelmiş azardan bahsediyorsun."
Melek böyle deyince bir farklı hissetmiştim."Aslında " dedim dalgın dalgın."Gözlerinin rengi güzelmiş " dedim, demez olaydım.Melek:
"Ooo!Bizim Bela Prenses aşık olmuş yoksa?Yandık desene sen şuna."dedi.Omzuna geçirdim bir tane,"Kes sesini " derken. O ise yumruğun etkisine aldırmadan " Biliyorum, sırf Bela Prenses lakabın var diye böyle yapıyorsun.Ama unutma,her ne kadar bu lakabı sana mahalleli takmış olsada,sende taş yürek değilsin be kanka!Seninde sevmeye hakkın var."dedi.Oflayarak kalktım.Melek'e boş boş bakarken:
"Off be Melek!Sert,serseri tipli bir kızsın ama çıkmasın hikâye,direkt bağlıyorsun romantizme,ha!"dedim ve ardından ekledim:"Neyse ben çıkıyorum.Saat altı olmuş.Annem zaten kızgın bana.Gitmem lazım."dedim.Şifonyerin üstündeki beremi aldım ve odadan çıktım.Melek'in annesi çıkarken:
"Annene selam söyle kızım,yolda dikkat et.Hadi hayırlı akşamlar."deyip kapıyı örttü. Bundan sonra olacakları gayet iyi biliyordum.İçimden üçe kadar saydım ve Melek'in annesinin çığlıkları kulağımdaydı:
"Meleeeek! Kaç kere diyeceğim arkadaşını geçir diye?Ya anlamıyorum,kafasız mısın?"Sonra Melek'in cevabı:
"Karşıladık, yetmiyor birde geçirecek miyiz?Oldu canım!Birde ayakları yorulmasın diye eve kadar sırtımızda taşıyalım."diyordu.Güle güle eve yürümeye başladım.Caddenin karşısına geçtim ve kaldırımda yürümeye devam ettim.Sonra aklıma bu lakabın bana neden verildiği geldi.Hemen bir apartmanı kendime kurban seçtim.Zillerine bastım uzun uzun,hemde hepsine.Yukarıdan gelen"Kim o?"seslerine karşılık " doğalgaz, su,elektrik"gibi cevaplar veriyordum. Benim yaptığımı anlayınca komşular,başladım koşmaya.Eve vardığımda nefes nefeseydim.Ama arkamdan gelen bağırışları duymak o kadar eğlenceli ki.
Bahçeden geçip bizim kapının önüne geldim.Zile basacaktım ama sonradan annem geldi aklıma.Kesin hala bana kızgındı ve içeri almayıda düşünmüyordu. Çitlerden atlayıp arka bahçeye girdim.Borulardan ve korkuluklardan yararlanarak odama açılan pencerenin önüne geldim.Şansıma tam örtülmemişti. Tam pencereyi ittireyim derken arkadan gelen korna sesiyle irkildim.Arkamı dönüp kim olduğuna baktım.Samet Amca'ydı,Ayşe Teyze'nin kocası.Bağırarak:
"Samet Amca!"
"Efendim be ya!"
"Sus bi'ya!"
"Sen benle dalga mı geçersin? "
"Yok yok ne dalgası?İşine bak sen,Trakyalı! "dedim ve tekrar cama döndüm.Ama döndüğümde kapanmıştı.Ben şaşkın şaşkın bakınırken annem içerden camı tıklatıp:"O çocuktan özür dile.O zaman eve girebilirsin."dedi.Tekrar aşağı indim mecbur.Evin önüne geldim."Allah'ım ne yapacağım şimdi?"diye düşünürken merdivenlere oturdum.Kafama montumun şapkasını geçirip beklemeye başladım.Annem vicdansız değildi.Eninde sonunda beni içeriye alacaktı.Böyle böyle onbeş dakikayı geçirdikten sonra uyuyakalmışım. Aslında uyuyakalmak falan, hiç bana göre değil ama hava soğuk bu aralar.Soğuk hava beni oldum olası etkilemiştir.Ama neyse,birkaç güne güneş açar diyor Meteoroloji.
Umarım öyledir.Yoksa bu soğuk beni mahfedecek.Grip olmazsam iyidir.Ne öyle salya sümük?Öff! Düşününcesi bile geriyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin En Ukala Tonu
Teen Fiction"Benimkisi sadece bir arada kalma hikayesi değil. Bildiğin art arda kandırılıp gerçek kaderinden uzaklaştırılma hikayesi..." "Kimse bilemez seçenekler tükendiğinde, ölümün bir başka ağrı kesici olduğunu..." "Garipleştiğimi düşünüyorum,gözlerin gözle...