Emre'nin Ağzından
Şimdi sizi Bahar ' la tanıştığımız güne götürmek istiyorum.
Onun tatlı gözleriyle karşılaştığım güne.Herşeyin başladığı ve çılgınca bir hızda geliştiği ana.."Geç kalıyorsun"dedi annem.Çantamı öylesine kitaplarla doldurup aşağı doğru koştum merdivenlerden.Zengindik.Ama normal,standart bir aileymişçesine davranmamız gerektiğinden,babam beni servisle okula yolluyordu.
Ama bugün sanırım servisi kaçırıyorum.Evet,şuandan itibaren servis bizim mahalleden çıktı.Mahallenin sonunda,beyaz bir minibüsün arkasında ışıldayan 'okul taşıtı'yazısı bunu gösteriyor en azından.
"Aferin sana yumurcak.Servisi ne güzel kaçırdın öyle"dedi babam,hafif azarlar gibi.
"Ee,ne yapacağım baba?"dedim,lise birdeydim.
"Hava yağmurlu dua et,yoksa yürüyerek gidecektin.Ama şimdi sana otobüs kartımı veriyorum.Otobüsle gideceksin."
"İyi madem,olur."dedim omuz silkerek.Annem hemen atladı, mutfak kapısından kafasını çıkartıp
"Onu da kaçırmada,kızdarma babanı"dedi.
Kafamı sallayıp evden çıktım.Yürüyerek durağa gittim.Oturdum ve beş dakika gibi bir sürede otobüs geldi.El işareti yaptım,durması için.Bindim ve kartı bastım.Boş bir yer olmamasına şaşırmadan ayakta otobüsün hareket etmesini beklemeye başladım.Bir direğe yaslandım ve otobüsün camından dışarıyı izlemeye koyuldum.Otobüs kalkıyordu ama durağın ordan otobüse koşan biri vardı,bir kız."Abi,çek kenara yolcu var."dedim hafif bağırıp."Ahh şu dakiklikle zerre alakası olmayan kız."dedi şoför,yakınırcasına.Otobüsü yavaşça kenara çekti.Kim olduğunu merak etmiştim.Genelde otobüse geç kalındığında durmazlar diye biliyorum.Biraz otobüsün kapısına yaklaştım.Attığım adımlar istemsizdi,aslında.Otobüsün kapısı yavaşça açıldı.''Şu kızı tut.''diye mırıldandı şoför.
Kapıya doğru ellerimi uzattım.Çok geçmeden ellerimin arasına,kanatsız ancak kar tanesi kadar beyaz bir melek geliverdi.Gözlerini gördüm.Kahverengiydi,çok koyu bir kahverengi ama.Şaşkın bir suratla bana bakıyordu.''Sen hangi hakla,-''dedi,sözü yarım kalmıştı.Otobüs aniden kalkmıştı ve biz geriye doğru fırlamıştık.Ben bir teyzenin ayak ucuna düşerken,onun başı omzumdaydı.Dengesini sağladığında sinirle kalktı.Bende tutunma yerlerine dayanarak ayağa kalktım.Birşeyler söyleniyordu ama duymuyordum.Sadece gözlerine bakıyordum.Etkiliyeci gözlerine,beline uzanan siyah saçlarına.Ben onun öfkeli bakışlarında kayboluvermiştim,beni kendime getiren tokada kadar.
''Ne bakıyorsun oğlum?Sapık falan mısın?''dedi,öfkesi artık yapmacıklaşmıştı.Öfkeden ziyade bir şaşkınlık vardı,o şirin suratta.''Hayır,değilim.Sadece senin acele ettiğini gördüm,yardım etmek istedim.Kötü bir niyetim yoktu.''dedim en masum halimle.Benden bir durak önce indi.Camdan ona baktım.Gidişini izlemek bile bana,pardon kalbime huzur veriyordu.O da önce bana baktı,yaklaşık üç saniye kadar,sonra kafasını çevirip yürümeye başladı.Zaten otobüste çoktan yola çıkmıştı.Bende indim,diğer durakta.Durağın karşısındaki okuluma yürüdüm.Beş ders boyunca onu düşündüm.
En sevdiğim ders, matematik bile beni onu düşünmekten alamamıştı.Dalgındım tüm gün.Hocalarımın dikkatini çekmiş olacak ki,öğlen arasında beni öğretmenler odasına çağırdılar.Odaya girdiğimde gözler bana çevrildi.''Emre oğlum hasta mısın?Biraz dalgın gibisin.''dedi Arif hoca.Tam cevap verecekken Selin hoca atladı arka taraftan''Aşık mı oldun yoksa?''dedi alaycı bir şekilde.Bense böyle demesini ciddiye almış,'nereden bildi?'diye düşünüyordum.Ve ona bakıyordum,şaşkın şaşkın.Arif hoca önce gülmüş,sonra şaşkın yüz ifademle karşı karşıya kalıp durumu anlamıştı.Gülerek''Yok artık.Bunu kırk yıl düşünsem kendimi inandıracak bir sebep bulamam.Anlatmak ister misin?Kim bu kız?''dedi.Hayır anlamında başımı salladım.İstemiyordum,onu anlatmak için kelime seçemezdim.Bilemezdim hangi mükemmel kelime onu ve güzelliğini karşılardı.Bu yüzden onu eksik anlatmaktan korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin En Ukala Tonu
Teen Fiction"Benimkisi sadece bir arada kalma hikayesi değil. Bildiğin art arda kandırılıp gerçek kaderinden uzaklaştırılma hikayesi..." "Kimse bilemez seçenekler tükendiğinde, ölümün bir başka ağrı kesici olduğunu..." "Garipleştiğimi düşünüyorum,gözlerin gözle...