ertesi gün olur ama ne yaparlarsa yapsınlar elifi ikna etmeyi başaramazlar. akifin aklına bişey gelir ve elifi sabahın köründe evine gider. kapıyı çalar ve çok geçmeden elif kapıyı açar.
elif: hayrola akif bu saatte.
akif: elif benimle gel
elif: bu saatte. saat daha sabahın 6'sı akif
akif: elif lütfen der ve elif akifin o halini görünce dayanamaz ve akifle gitmeye karra verir. akif elifi deniz kenarında küçük bi kafeye getirir ve ikiside oturur.
elif: akif noldu niye getirdin beni buraya
Akif: elif seninle bi şey konuşmak istiyorum.
Elif: tabi. konuşalım
Akif: öncelikle çay mı kahve mi?
Elif: sorman hata :)
Akif: iki çay alabilir miyiz : )Akif çayları alır elifin yanına gelir..
Akif: buyrun : )
Elif: teşekkür ederim :)
Akif: şimdi gelelim konuya..
Elif: dinliyorum..
Akif: elif biliyorsun ameliyat olman lazım.
Elif: akif biliyorsun o ameliyat..
Akif: elif lütfen.
Elif: ya.. Ya o ihtimal olursa
Akif: hişt.. Sana bir şey anlatmak istiyorum
Elif: tabi dinliyorum..
Akif: Hz. Eyüp'ün tıkır tıkır giden işleri ilk kez hayvanlarının peş peşe hastalanmaya başlamasıyla bozuldu. Kısa süre içinde koca sürüden bir tek sıska inek, bir tek kara keçi kalmadı; hepsi telef oldu. İnsanlar Eyüp'ün bu duruma ne diyeceğini merak ediyor; ağzını yoklayarak:
"–Nedir bu başına gelenler...!" diyor ah vah ediyorlardı. Eyüp peygamber yüksek ahlakından ödün vermeksizin:
"-Allah verdi; Allah aldı; her şey O'nun değil mi?" diyordu.
Eyüp Peygamber hayvanlarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.
Belalar geldiğinde aile ve akrabalarıyla gelirmiş...! Eyüp Peygamber bir gün dışarıda işleriyle meşgul iken acı bir haber aldı. Ani bir sarsıntıyla evleri yıkılmış, tüm çocukları göçük altında kalmıştı. Yıkıntıdan sağ kurtulan yalnızca karısıydı. Hz. Eyüp'ün gözleri evlat acısından kanlı yaşlarla doldu; ama 'sabır' dedi.
Eyüp Peygamber çocuklarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.
Belalar henüz bitmemişti. Hz. Eyüp'ün vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Küçük küçük çıbanlar, gün geçtikçe büyüdü; bütün vücuduna yayıldı. Eyüp Peygamber hekimlere gitti, ilaçlar kullandı ama nafile... Yaralar iyileşeceğine azıyordu. Eyüp Peygamber'in hastalığı arttı. Artık çalışamadığı için elde avuçta ne varsa hepsini tüketti. Karısı ona bakıyor, evi geçindirmeye çalışıyordu. Eyüp Peygamber'in yaraları çok fenalaştı. Hastalığının bulaşıcı olması ihtimaline karşı kimse onun yanına yaklaşmak istemiyordu. Eyüp Peygamber yapayalnız kalmıştı. Acı ve ıstıraplar içindeydi... Allah'a dua etmeye ve O'ndan sabır istemeye devam etti. Ama artık bırakın vücudunu hareket ettirmeyi, dudaklarını kıpırdatacak takati kalmamıştı. Bir insanın başına gelebilecek her türlü felaket ve müsibet, onun başına gelmişti ve o, tıpkı sağlıklı ve varlıklı günlerinde olduğu gibi Allah'tan uzaklaşmamış, O'na olan bağlılığını ve güvenini kaybetmemişti. Hz. Eyüp imtihanını başarıyla geçmiş ve insanlara örnek bir kul olmuştu.
Eyüp Peygamber sağlığını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.
Hastalığının şiddetlendiği bir anda:
"Ey Rabbim!" diye dua etti. Halim sana malumdur. Adını anamayacak kadar hastayım! Ey Şifa Veren! Şifana muhtacım..."
Yüce Allah, kulundan hoşnuttu. Eyüp Peygamberin makamını, katında daha da yüceltti. Ona:
"–Ayağını yere vur" diye vahyetti. Eyüp Peygamber güçlükle ayağını kaldırıp indirdi. Ayağını indirdiği yerden berrak bir su kaynamaya başladı. Eyüp Peygamber o suyla yaralarını temizledi. Yaraları kısa sürede kuruyup kayboldu; sudan doyasıya içti, içindeki dertler şifa buldu. Eyüp aleyhisselam, hastalanmadan önceki sağlığına tez zamanda kavuştu. Sağlığını kazanan Hz. Eyüp, servetini de yeniden kazandı. Böylece o, refah ve sağlık içindeyken Allah'ı unutmadığı gibi, yoksul ve hastalıktayken de O'na küsmedi, isyan etmedi. Böylece Eyüp aleyhisselam, Allah'ın sadık ve sabırlı bir kulu olarak tarihe geçti.
Elif: bak akif demek istediğini anlıyorum ama çok korkuyorum akif. Yaa bidaha...
Akif: bak elif anlattığım konuda bu işte. Sen bu ameliyatı ol gerisi ALLAHIN işi. biz kaderimşzde ne varsa onu yaşarız. her zaman yüce ALLAHIM bize açık bi kapı bırakır sonuçta
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ekip 1
Fiksi PenggemarDört abi bi ilker. En küçük olmak nasıl bi duygu hiç düşündünüz mü? Ben hiç düşünmedim ve oldum. Ne yazıkki brnden once dört tane abim daha olmuş. Belkide sadece bi abim vardır. Ekip 1 versyonunun çok başkası. Umarım beğenirsiniz.