Keyifli okumalar canlar💖
Arkamdaki çığlık bin kişi değil bir ton kişiden geliyodu. Mübarek sanki kıyamet kopuyodu da herkez can havliyle çığlık atıyordu.
Çığlığa anlam vermek için arkama dönmeye yeltendim fakat kendimi bir anda arabanın içinde buldum.
İlk başta kaçırılıyorum zannetim. " Neler oluyor!" benim ile arabaya gelen adam tek bir şey bile söylemeden gaza bastı.
" Neden bu kadar hızlı sürüyorsun? Durdur arabayı!" diye bağırınca işe yaramış olcakki konuştu.
"Gazeteciler ve fanlar..." Neden? Yani daha buraya ayak basmadan hayranlarım mı olmuştu benim. Neden benim haberim yok! "Neden?" diyerek aklımdaki soruya cevap aradım.
"Varınca anlatırım hanım efendi." Hanım efendi? Başka hitap edecek sözmü bulamadın. "Araba sürüyorum lütfen konsatremi bozmayın. Kaza yaparsak hiç iyi olmaz. "Bende bu ihtimali düşünerek sustum. Çığlık tufanından git gide uzaklaşıyorduk. Az öncekine nazaran araba yavaşlamış ve bende rahat bir nefes almıştım.
Arabayı incelemeye başladım. Arabada koltuklar dışında herşey siyahtı. Renk yoktu arkadaş. Ah ulan ah... Benim arabam olcaktı varya ne güzel süslerdim ben burayı be. Beni şaşırtan bir diğer şey ise arka koltuklar ile öndeki iki koltuk arasında siyah cam vardı. Nasıl ki arabanın dışından içerisi görünmüyosa aynı şekilde ön koltuktan arka koltuklar görünmüyordu. Çok garip bulsam da önemsemedim.
Biraz sonra büyük bir şirketin önünde durduk. Bir sürü gazeteci ve spiker arka kapının önünde bekliyorlardı bütün kamera ve mikrofonlar hazırdaydı.
Yemin ederim eğer bunlar benim için geldilerse, yanımdaki adamı keserdim. Ne demek bana haber vermezler. Üstüme çeki düzen verirdim en azından. Ne olduğunu sormak için şoförün olduğu tarafa döndüm ama o çoktan inmişti. Bu adam arabadan rahat iniyorsa, beni beklemiyorlardır diye düşünerek arabadan indim. İnmez olaydım. Aniden yanan ışıklara karşı antipatim vardı. Ben bunun kahrını lisede her sene fotoğraf gününde azmı çektim. Hele bir flaş gözüme doğru şakırt! diye yanmasınmı anında yere kapaklanıyordum.
Korktuğum başıma geldi iner inmez bütün herkez bana yöneldi. Daha ağzımı açıp tek kelime etmeden bir flaşın patlamasıyla gözlerim karardı.
*** ***
Ayıldığımda sarı bir kanepenin üstünde uzanır vaziyetteydim.
Nerede olduğumu anlamak için doğruldum. Oldukça geniş bir odaydı daha doğrusu ofise benziyordu. Oturduğum büyük sarı kanepe dışında, iki küçük kanepe daha vardı. Mavi renkteki duvarlar odaya ayrı bir hava katmıştı. Birkaç saniyelik oda seyrim, arkamda duyduğum tartışma sesleriyle bozuldu.Kanepenin arkasından 2-3m uzaklıkta odayı ikiye ayıran kalın bir cam duvar vardı. Yine cam duvar da cam bir kapı ile oda bağlantısı oluşturulmuştu. Küçük odada bir masanın etafında otumuş bir kaç kişi tartışıyorlardı. Sanırım bu bir guruptu. Gurubu biliyodum ama çok yoğun olduğumdan sadece bir göz atmıştım. daha 2 ay önce çıkış yapmışlardı. Henüz 1 mini albüm ve çıkış şarkıları olmalarına rağmen çok iyi iş çıkarmışlardı. Ama şuan ne durumdalar hiçbir fikrim yok.
Herkez oturmuş sadece biri ayakta, bir eli cebinde bana yolda eşlik eden adama bağırıyordu.
İstemeden de olsa kulak misafiri oldum;
"Sana kaç kere diyeceğiz arabayı arka tarafa park et diye!" Sesi fazla gür olmasa da insan o kükremesiyle ürkebilirdi."Evet ama bugün ki röpörtajdan dolayı bütün park yerleri tutulmuştu. Hem nolmuş yani altı üstü bir fotoğraf." dedi yol arkadaşım.
"Doğru! Sırf senin abim ve babamın saçma kararlarına uyman yüzünden bütün gazetecilerin önünde rezil oldum!"diye öfkeyle çıkıştı.
"Neden böyle düşünüyorsun? Sırf kız bayılırlen onu tutup şuraya kadar taşıdın diyemi bütün bunlar! Madem senin için rezillik taşımasaydın!" Bir dakika, bir dakika! Bunlar kimden bahs ediyorlar?
"Ama menejer..." dedi kaybetmiş bir sesle.
Ne! Menejermi beni hava alanından alan adam menejermiymiş?
Menejer dediği adam parmağını tehdit eder bir şekilde ona doğru salladı ve ;
" Sakın... Sakın bir daha saygısızlık edeyim deme. Karşında 10 yaşında çocuk yok. Senin menejerinim bunu aklından çıkarayım deme. Bir daha böyle saçma davranacak olursan sonucuna ben karışmam!"
"..."
Bende onları sessiz ve şaşkın gözlerle izliyordum. Aralarından biri beni fark etmiş olcaklardı ki " m-menejer Ma! Kız." diyerek beni işaret etti. Birden hepsi benden tarafa döndü.
Utancımdan kafamı hızla önüme çevirdim. Ben ne yapacağım diye düşünürken, aralarından biri kanepeye doğru koşarak kanepenin üstüne takala attı fakat yere düştü. Bozuntuya vermeden gülümseyerek yanıma oturdu. Griye çalan sarı saçları ile sevimli görünüyordu. Gurubun geriye kalan üyeleri de gülerek yanımıza geldi ( kaba çocuk hariç). Ben hala utancımdan başımı yerden kaldıramıyordum.
"Merhaba ben jin-jin" dedi sırıtarak takla atan çocuk. Ardından hepsi kendini tanıttı. Rocky, Jin jin, Sanha,Moon bin, Mj ve şu kaba çocukta Eun woo imiş. Şarkılarını sadece bir kere dinlemiştim hoştu ama dediğim gibi hiç birini araştırmaya fırsat olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaz Tatili Kore (düzenleniyor)
FanfictionBu hikaye benim hayallerimve ilk hikayem olduğundan sizinle paylaşmak istedim iyi okumalar.