Bölüm 1 "Büyücünün söyledikleri!"

3.7K 281 498
                                    

 "Lasz!"

Yanımdan geçen atlılar, beni umursamayıp direk düşmanlara saldırdı. Etkisiz eleman olan ben, bu duruma sevinsem mi yoksa üzülsem mi, bilemedim. Beni düşman sanıp böğrüme bir kılıç sokmadıkları için şanslıydım.

Orkların sayısından çok daha az savaşçı barındıran Elf Ordusu, işlerini biliyor gibi duruyordu. Siyah saçlı bir Elf, siyah tüylü okunu tahta, narin yayına yerleştirmiş, sanki bir sanat yapıyormuş gibi, ahenkle fırlatıyordu. Ve attığı her ok doğru yeri buluyordu. Dikkatimi çeken biri vardı elbette. Ön safhalarda savaşan sarı saçlı Elf...

"Legolas?" diye fısıldadım, yüzünü göremediğim arkası dönük Elfe bakarak. Benim Legolas'ımdan daha uzun boyluydu, saçları onun kadar uzun, onun kadar parlaktı. Elimi saçlarının içinden geçirme isteği duydum bir an. Ve bu istek, o, kılıcını bir Orkun karnına sapladığında son buldu. Geniş omuzları, kılıcını her salladığında daha fazla göze hitap ediyordu. Kesinlikle fazla yapılı değildi, ama bu Elf Ordusunun içinde en iri olan da oydu. Evet evet, hepsine tek tek bakıp, süzmüştüm.

Etrafı kan götürürken ben, olduğum yerde şaşkınlıkla olan biteni izliyordum. Elflerin hepsi sanki havada uçuyormuş gibi savaşıyordu. Onlara baktıkça, güçlerini hissederek ben de güçleniyordum sanki. Kendimi güvende bile hissediyordum. Taa ki pantolonumdan çekiştirilene kadar.

Beynim, beni çekiştirenin yaralı bir Ork olduğunu düşündü önce. Çığlık atıp aşağıya baktığımda küçük bir adam gördüm. Oldukça küçük bir adam... Bu adamın ne olduğunu biliyordum...

"Bu bir Orka benzemiyor," dedi, beni çekiştiren kızıl sakallı cüce.

"Belki de farklı bir türüdür," diyerek çemkirdi onun arkasındaki. Kızıl sakallı olandan daha uzundu.

Kızıl sakallı olan, onu onayladı. "Bence işimizi sağlama alalım ve onu öldürelim."

Göz ucuyla arkalarına baktım. Aman Tanrım! Yaklaşık on kişi kadar bir Cüce Ordusu vardı karşımda. Söyledikleri, şaşkınlığımı geçip anca beynime ulaştığında titredim.

"Hey," dedim, birkaç adım gerileyerek. "Ben bir Ork değilim. Ve silahsızım. Hem de güçsüzüm. Beni öldürmeniz size bir şey kazandırma-"

"Çok konuşuyor!"

Kızıl sakallı cüce, benim cümlemi yarıda kesip savaş alanına dalmıştı. Diğerleri de onu takip etmişti.

Sarı sakallı cüce, arkalarından bağırdı:

"Yüce Tanrım, Elfler yine bizden önce gelmiş!"

Harika, yine bir boka sayılmamıştım! "Sakin ol, Clara!" dedim, kendi kendime. "Kafana bir balta yemekten iyidir."

Cüceler de bu küçük savaşa katıldığında ortalık artık kandan geçilmez olmuştu. Hatta yaklaşık bir metre kadar ötemde öldürülen Orkun iğrenç kanı, yüzüme sıçramış, midemdeki her şeyi ağzıma getirmişti.

Diğerlerine nazaran daha kısa boylu olan cüce, bir Orkun bacak arasından geçip baldırlarına, iki elinde de olan, sanki bir hazineyi tutuyormuş gibi tuttuğu, baltalarını savurdu. Ork, ciyaklayarak dizlerinin üzerine düştü. Hemen hemen aynı hizaya geldiklerinde, ki hala ork biraz daha uzundu, sağ elindeki baltasını savurarak kafasını kopardı.

Ve son Orkta ölmüş oldu. Sanki Yüzüklerin Efendisi Serisinin içindeymişim gibiydi.

Bizden bir kayıp yoktu. Bizden mi? Ne zaman biz olmuştuk ki? Belki de beni öldürüp derimi yüzeceklerdi.

Elf İmparatorluğu; Kusurlu TopraklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin