Bölüm 6 "Çok konuşan Elf!

2.7K 220 331
                                    

Olduğum yerde sessizce dururken erkeklerin plan kurmasını bekliyordum. Birkaç metre ilerimde bir yuvarlak halinde toplanmış bir yol bulmaya çalışıyorlardı.

Thojin Kızılsakal yanındaki Gorio'nun omzuna kolunu atmıştı.

"Ben diyorum ki hiç plana falan gerek yok. Direk girelim ve Torôil'de dâhil hepsini öldürelim."

Bunu duyunca huzursuzca kıpırdanmadan edemedim.

"Amacımız Torôil'i kurtarmak zaten, onu neden öldürüyoruz?" diyerek aralarına katıldım. Kızıl sakallı cüce sinirle purosundan bir nefes daha çekti.

"Sen karışma insan kız! Başımıza bu belaları o açtı, ölmeyi hak ediyor. Eğer ağzından bilgi alacak olmasalar hayatta onu kurtarmazdık ya, neyse."

Enîalis'i az bir şey itekleyerek çemberin ortasına geçtim. Bakışlarımın hedefi Thojin'di.

"Eğer oraya plansız giderseniz aynı o puro gibi tüttürürler sizi."

"Sizi?" diyerek kollarını göğsünde birleştirdi, Aramil. "Bizi demek istedin galiba."

"Yok, hayır. Doğru duydun prens hazretleri. Orkların içine girecek değilim. Ben sizi burada beklerim."

Enîalis, omzumu parmağıyla dürterek sordu:

"Bizi tüttürecekler de seni tüttürmeyecekler mi? Hadi oradan! Sen de geliyorsun!"

"Kim demiş?" diyerek kollarımı göğsümde birleştirdim ben de. Hep bir ağızdan bağırdılar.

"Biz diyoruz!"

"Peki, peki siz kazandınız."

Aralarından çıkıp atların yanına doğru yürümeye başladım. Sonra bir anda durdum. Ben neden planı yapmıyordum ki? Hepsi benden güçlü olabilirdi ama zekâ konusunda ben ilerideydim. Hala kendi aralarında tartışma içerisindelerdi.

"Bana şu Ork Kalesi'ni anlatın!" diye bağırdığımda hepsi susmuştu.

Enîalis, ortaya atılarak konuştu.

"Biz bilmiyoruz ama... Cüceler siz biliyor musunuz?"

İki cüce de aynı anda kafasını sağa sola salladı. Gayet uyumlulardı.

"Ne yani, daha önce görmediğiniz bir yer hakkında plan mı yapıyorsunuz, Tanrım..."

Sakinleşmek adına gözlerimi kapattım. Derin derin nefes alarak gözlerimi açtığımda karşımda gördüğüm ters kafa ile istemeden de olsa bir çığlık atmıştım. Güzel bir yüze sahipti.

"Dynîa..." dedim tıslayarak. Bir ağacın dalından ters bir şekilde aşağı sarkıyordu. Neden hala buradaydı?

"Ork Kalesi'ne daha önce gittim ben."

Bir anda yere konduğunda üstündeki mavi elbisenin daha fazla hasar aldığını fark ettim.

"Ne oldu sana?"

"Hiç... Bir Ork beni yemek istedi de. Bilirsiniz periler onların favori yemeğidir. Her neyse..."

Herkes bize yaklaştığında Aramil, Dynîa'nın omuzlarını okşadı.

"İyi misin, bir yerine bir şey olmadı, değil mi?"

Onun bu gereksiz ilgisi ile kafamı çevirdim. Sağımda duran Enîalis'e bakıyordum şimdi. Sanki ne diyeceğini bilemiyormuş gibi yanaklarını şişirdi.

"Dynîa, bizim için değerlidir."

Kıskançlık, içimde, bir su dalgası gibi son sınırımın kıyısına vururken belli etmemeye çalıştım.

Elf İmparatorluğu; Kusurlu TopraklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin