Bölüm 5 "Efsun Yayı!"

3.2K 234 620
                                    

"Şuna söyleyin bana dik dik bakmayı kessin. Yoksa ayakkabımın izi suratında çıkacak."

Thojin'in sinirle söyledikleri üzerine Toroil'e döndüm.

"Ona dik dik bakmanı istemiyor."

Toroil, iç geçirerek bana baktı. Ayakta duruyordu.

"Bende onun gibi bir kıl yumağına bakmaya bayılmıyorum. Sana bakmayı tercih ederim ama şuradaki cüce, eğer sana bakarsam baltasının-"

Toroil'in konuşmasını Gorio böldü. "Sana kıza bakmamanı söylemiştim! Nerede benim baltam?"

Gorio kemerine bakındı ama aradığını bulamamıştı. Toroil'de oturduğu yerden kalkarak ona tepeden baktı. Cücenin nerdeyse üç katıydı.

"Doğru ya senin baltanı almıştık biz. Dur biraz düşüneyim... Sanırım baltanı göle atmıştım."

Gorio koltuğun üstüne çıkarak onunla aynı boya gelmeye çalıştı. Oysa omzuna bile gelememişti kafası.

"Bana bak Elf. İyi bak. Senin kafanı ben koparacağım. Ölmeden önce beni göreceksin."

"Ölmeden önce görmek için çirkin bir yüz. Clara'nın güzel yüzünü görmeyi tercih ederim."

O sırada kapıdan giren Enîalis, Torôil'in söylediklerini duyunca köpürdü. "Bak hala Clara diyor. Sana buradan bir koyarım yüzü Clara'ya benzeyen elli tane kuş görürsün!"

Onları izlerken elimin üstünde bir huylanma hissettim. Elimi kaldırıp gözlerimin hizasına getirdim. Ve bam! Sapık örümcekle burun buruna gelmiştik!

"Elimin üzerinden inmen için üç saniyen var örümcekçik. Yoksa çığlık atarak duvara fırlatırım seni."

Tanrım! Elf ve cücelerin kavgasını izlerken bir örümcek ile konuşuyordum! Bu nasıl bir şey böyle?

"İnsan kız."

Kafamı koltukta oturan Thojin'e çevirdim. Ayağını, Enîalis'in biricik masasına uzatmıştı. Sen bir Elfsin, git bir yerden sopa falan bul, masa da nedir?

"O örümcek, Gölge Ejder'i yendi. Yani onu duvara fırlatman bir şey değiştirmeyecek. Onun canını acıtamaz ondan kurtulamazsın. Seni seçti bir kere."

Sinirle kaşlarımı çatıp, örümceğe baktım. Pikaçu muydum ben de, beni seçiyordu bu?

"Bence Bay Örümcek, seçtiğin kişiyi değiştirmelisin. Zira... Üç saniyen dolmuş bulunmakta."

Elimi sallayarak onu gelişigüzel bir yere fırlattım. Planlarımda Torôil'e diklenen Enîalis'in suratına atmak yoktu elbette!

Enîalis, suratına gelen bir el büyüklüğündeki örümcek ile şaşırarak geriledi. En başta ne olduğunu anlayamadı. Sanırım refleks olarak, elini yüzüne vurdu. Eğer eli örümceğe vurmuş olsaydı, yaptığı gayet mantıklı bir hareket olurdu elbette. Lakin o vuramadan örümcek yere atlamış ve çabucak bir yere kaçışmıştı.

Enîalis ise burnuna vurmakla kalmıştı.

Dudağımı ısırarak parmağımı kaldırdım.

"Enîalis... Kan... Kanıyor."

Vurduğu elini yine burnuna götürdü ve yavaşça akan kanı sildi.

"O örümceği yakalayacağım, bir sopaya geçirip kızartacağım ve afiyetle Torôil'e yedireceğim!"

Torôil, gülümsedi. "Beni ne karıştırıyorsun şimdi?"

Torôil'in kolundan tutup çekiştirdim. "Şunu yapmayı kes artık. Herkesi kendinden daha fazla nefret ettiriyorsun."

Elf İmparatorluğu; Kusurlu TopraklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin