KABUS

101 14 1
                                    

Karanlık... Buram buram yalnızlık kokuyordu. Kendimi ölmüş ve ruhumla türlü deneyler yapılmış gibi hissediyorum. Belkide öldüm, bilmiyorum. Doktorlar ruhumun ölmesine izin vermiyorlar, keşke verseler. Ama hala mahvolmuş ruhumu ve bedenimi birleştirmek için çabalıyorlar.
Boşlukta öylece yürüyorum. Yıpranmış bir haldeyim. Bana ne oldu en ufak bir fikrim yok, ama bacaklarım bedenimi taşıyamadı ve yere yığıldım. Ayağa kalkmaya çalıştım, ama karanlık zemin renkli şeritler halinde ellerimin altından kaydı. Kalkmak için sonsuz zaman harcadımı hatırlıyorum. En sonunda dayanamayıp koca bir çığlık attım ve babamın bana yardım etmeye geldiğini gördüm. Bu gerçek olamazdı. O - o tanınmaz haldeydi. Bana doğru attığı her adımda yere toprak ve kurtçuklar düşüyordu. Elleri ve kolları iskelet halinde kalmış ve kemiklerinin üzerinde parça parça çürümüş etler onların içindede dört dönen kurtçuklar solucanlar vardı. Gözünün birinde kocaman bir böcek vardı ve göz bebeğini kemiriyordu. Yere düşen her kurtçuk bana doğru gelmeye başladı. Ayağa kalkamadığım için dirseklerimle geriye gitmeye çalıştım bir yandanda ayağımla onları eziyordum, ama lanet olsun ben ezdikçe onların sayısı ikiye katlanıyordu. Bacaklarıma tırmanmaya başladılar çığlıl atıp onları ellerimle üzerimden atmaya çalıştım ama buseferde ellerime tırmandılar. Burnuma ağzıma her tarafıma dolmaya başladılar, çığlık atmak istiyordum ama ağzımı her açtığda tonlarca kurtçuk ağzıma doluyordu. O-onlar her zerremi parça parça kemiriyorlardı.

⭕⭕⭕

Birinin beni sarsmasıyla gözlerimi hızla aralayıp yanımdaki kişiyi korkuyla ittim. Kan ter içinde kalmıştım, sırtım aşağıya akan ter damlalarını hissedebiliyordum. Annem yanıma gelip kollarını bana doladı, istemsizce onu ittiğim için kendimi kötü hissettim. "İyi misin güzelim?" dedi sakince. Peki iyimiyim? Kesinlikle hayır. Babamın ölümünden beri onu ilk defa bu şekilde rüyamda gördüm. Fazla kötüydü, korkunçtu, berbattı. Boğazımda dolaşan hıçkırığı serbest bıraktım, onunla birlikte göz yaşlarım akarken anneme sarıldım. " babamı gördüm anne . Berbat bir haldeydi he-her tarafı kurtlanmıştı, elleri, kolları, bacakları, çok korkunçtu anne daha önce babamı hiç bu şekilde hayal etmemiştim." dedim, nefesimi kesik bir şekilde alıp veriyordum. Bana daha fazla sarıldı ama birşey demedi. Ne diye bilirdiki. Öylece durduk, huzur verici bir kokusu vardı öyleki sonsuza dek böyle durabilirdim. Saniyeler ve dakikalar birbirini kovalarken kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Kafamı kaldırıp anneme baktım, boş duvara öylece bakıyordu. Yanağına küçük bir öpücül bıraktım. Babama aşık olduğunu nasıl anladın" diye soruverdim. Niyetim onu üzmek değildi sadece merak etmiştim. Dudakları usulca yukarı kıvrıldı. Uzun zaman sonra onu tebessüm ederken görmüştüm ve bu beni mutlu etmişti. Yatağımın başlığına yaslanıp beni göğsüne çekti ve konuşmaya başladı " böyle onu gördüğümde karnımın içinde binlerce ton ağırlığında renkli toplar zıplıyordu, nefesim kesiliyodu, dilim tutuluyordu, kalbim duruyordu, ölüyormuş gibi hissediyordum" duraksakdı " ama bir yanda da onunla olunca kendimi yeniden var olmuş gibi hissediyordum." dedi kadifemsi sesiyle. 'Ne güzel seviyorlarmış be' diye geçirdim içimde "onun yanında arafta gibiydim, ölüm ve yaşam arasında" gülümsedi "işte böyle güzelim o duyguyu sana cümlelerle anlatamam ama tek kelime ile anlatırsam oda araf olurdu, aşk arafta kalmak zümrüt gözlüm."

⭕⭕⭕

Odada yankılanan alarm sesiyle inledim, lanet olsun daha uykumu alamamıştım ben, bide bugün gece mesaisine kalacaktım. Yorganımı tekmeliyerek yataktan çıktım ve banyoya ilerledim. Kısa bir duş alıp dolabımın karşısına geçtim. Beyaz bir gömlek altına siyah renkte slıt tarzı bir etek aldım ve hemen üzerime geçirdim. Saçımı tepeden sıkı bir atkuyruğu yapıp aşağıya indim. Kahvaltı hazırdı bir kaç salatalığı ağzıma attım. Ayakkabılarımdan mat siyah topuklu olanları aldım ceket almadan direk dışarıya çıktım hava zaten güzledi. Tempolu adımlarla AKRAS şirketine doğru ilerlemeye başladım.

Şirketin önüne geldiğimde bir şey dikkatimi çekti. Bir kedi. Simsiyah tüyleri vardı ama uzaktan bile yumuşak oldukları belli oluyordu öyleki gidip dokunmak için can atıyordum. Kediyi ürkütmemek için yavaş adımlarla yanından ilerledim, beni duymuş olacakki bakışlarını bana çevirdi. Zümrüt yeşili gözleri ne de yakışmış gece karanlığı tüylerine. Yanından geçip şirkete girdim, çünkü ona yaklaştığım an ürkerek kaçacaktı ve benim o küçük masum şeyi korkutmaya niyerim yoktu. Asansöre binip en üst kata bastım. Asansöre binen bir kaç kişiyle selamlaşıp son kata gelince indim. Kahve makinesine ilerleyip Demir Bey için bir kahve yaptım. Toplantı için onunla konuşmam gerekiyordu ve yine odasına girer girmez benden kahve isteyecekti, ama busefer hazırlıklı gidecektim. Odama geçip dosyaları aldım ve Demir Bey"in odasına doğru ilerledim. Odanın önüne gelince ayağımla kapıya vurup sert sesi duymayı bekledim. "Gel" sesi duyduğumda dirseğimle kapıyı açıp içeriye girdim. Ben içeriye girer girmez "kahve" dedi. Zaferle gülimseyip elimdeki kahveyi masasına koydum. Aldırmadan kahvesinden bir yudum alıp bıraktı. "Evet dinliyorum" ağzımı açmıştımki kapı çaldı. "Gel" Dedi Demir Bey içeriye Mert ve dehşet artı vahşet güzel bir kadın girdi. Kadın esmerdi dolgun dudakları, iri gözleri ve küçücük bir burnu vardı. Okadar güzeldiki bir an kendimden utandım. Mert beni görünce gülümsedi " naber Duru"
Ben "aynı senden"
Mert "aynı" dedi neşeyle. Demir Bey'e dönüp " Seda hanımın sana bir teklifi var" dedi. Adının Seda olduğunu öğrendiğim kadın öne çıkıp elindeki dosyayı Demir Bey'in önüne koydu. Kafasını kaldırıp ilk önce dosyaya baktı sonrada eline alıp göz gezdirdi ve yerine koydu "Hayır" dedi net bir şekilde. "Ne! Ama neden" diyen Seda hanımdı. Demir Bey kafasını dosyalardan kaldırmadan "çıkabilirsin" dedi. Genç kadın üstelemede topuklarının üzerinde döndü ve odadan çıktı. Mert inleyip " neden kabul etmiyorsun be adam bu hayatımızın teklifiydi" dedi
"Evet ama güvenilir kişiler değillerdi" Mert saçalarını karıştırıp " nasıl güvenilir değillerdi abi melek gibi kızdı" dedi öfkeyle. Demir Bey kafasını kaldırıp Mert'e baktı. "şeytanda bir melektir Mert" dedi.
Sakince. Bana dönüp "sen eve gidip biraz dinlen gece uzun ve yorucu olcak uyuya kalmanı istemiyorum akşam yedi civarlarında burda ol" dedi emir veren ve ititaz istemeyen sesiyle. " peki Demir Bey, siz nası isterseniz" deyip odadan çıktım. Direk asansörü çağırıp gelmesini bekledim. Geldiğinde kendimi demir kafesin içine attım ve son kata bastım. Özgürlüğüme kavuşmama beş kat kala biri asansörü durdurdu. Çakma sarışın! Yine birton makyaj yapmıştı, o kapatıcılar olmadanki tenini merak etmeye başlamıştım. Beni görünce " naber Durucum" dedi. Sahte bir gülümsemeyle "aynı senden"
"İyidir tatlım" dedi ağzını gere gere 'aptal sarışın' diye geçirdim içimden. Son kata gelince can havliyle kendimi dışarıya attım, kedi hala oradaydı. Temkinli adımlarla yanına yaklaştım, onu ürkütüp kaçırmak istemiyordum. Yanına gelince usulca dizlerimin üstüne çöktüm. Benden kaçmıyordu, ama korktuğu titreyen küçük bedeninden belliydi. Yavaşça kucağıma alıp karnını okşamaya başladım. Tüyleri okadar yumuşaktı ki gözlerimi kapadığımda dokunduğumdan bille emin olamıyordum. Minik bedenini kaldırıp yüzlerimizi eşit hizaya getirdim. Allahım! O zümrüt yeşili gözleri benimkilerle aynı renkteydi. Bedenini yüzüme -kulağıma- yaslayıp o ufakta olsa huzur veren sıcaklığı hissettim, inanılmaz mırıltılarını dinledim. Duyguları okadar güçlüydü ki, biraz daha çabalasam onunla konuşabilecekmiş gibi hissediyordum. Galiba hayatımda ilk defa böyle güzel bir duyguyu yaşıyordum...

KANLI KASIRGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin