Merhaba!
Uzun zamandır bölüm yazamıyorum, üzgünüm!
Bu bölümde biraz kısa oldu affedin. Ama bundan sonraki bölüm uzun olucak tekrar özür diliyorum! Kendinize iyi bakın.DNCE- cake by the ocean dinleyin mükemmel bir şey.
Uykusuzluktan ağrıyan gözlerimi ovuşturup önümdeki dosya yığınına baktım. Gece mesaisi berbet bir şeydi ve ben tek başımaydım. İtraf etmeliyim canım fazla sıkılıyordu, daha kötüsü belim tutulmuştu. Lanet olası birde önümde halletmem gereken bir sürü iş vardı. Önümdeki dosyaları itip kendime yer açtım. Biraz kestirsem fena olmazdı. Bu halde çalışamazdım. Kapının önünden gelen ayak sesleriyle başıma kaldırdım. Güvenlik olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü gecenin ikisinde başka kimse şirkette olmuyor. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. O anda biri kapıyı açtı ve bomm kapı kafama çarptı ve dünya yüzseksen derece döndü. Zaten yerinde olmayan kafam bu çarpışmayla iyice gitti ve olduğum yere yığıldım, rahattı, kalkmaya niyetim yoktu, oraya kıvrıldım. Kapıyı açan her kimse halimi garipsemiş olacak ki kapıyı geri kapattı. Busefer Demir Bey'in kapısı açıldı. Olduğum yerden kalkmadım, başım zonkluyordu. Anlımdan akan sıcak sıvı bunu onayladı. Kapı tekrar açıldı ve kapandı. Biri yanımda diz çöktü. Demir Bey bütün asilliğiyle önümde duruyordu. Bunun ne işi vardı burda. Beni kaldırık masaya otutturdu. Çenemde tutup kafamı kaldırdı ve elinde olan bezi anlıma bastırdı. Patronumun en sevdiğim özelliği asla bir şeyden şikayet etmiyordu, olgundu. Bezle işi bitince kenara bıraktı, küçük bir yara bandı alıp anlıma yapıştırdı. "İşte oldu" dedi "özür dilerim" garipsedim. "Önemli değil, sizin burada ne işiniz var?" deyi soruverdim merakla. "Sana söylediğim toplantı çok önemli, tek başıma halledemeceğini düşündüm" durdu masanın üzerindeki dosya yığınına baktı ve kafasını aşağı yukarı salladı. "Düşündüm gibi" diye söylendi sessizce, duymadığımı zannediyordu. Ama duymuştum. Masadaki dosyalardan çoğunluğunu aldı ve kapıya doğru ilerledi. "Geri kalanları sen getir, birlikte çalışacağız" ayağıyla yarı açık kapıyı açtı ve odasına doğru ilerledi. Bende geri kalan dosyaları elime aldım. Telefonumdan gelen mesaj sesiyle irkildim, kesin Tuana'dan dı. Masanın etrafını dolanıp çantamda ki telefonumu aldım. Tuana değildi, aksine tanımadığım bir numaraydı.
Yorgun görünüyorsun çöreğim, belki de seksi patronun yorgunluğunu alır ha? Ne dersin?
GizayLanet olsun!
***
Şuan tek eksiğim beni takip eden kadın avcısı bir sadistti. Hay aksi. Demir bey yanımda dosyaları hızlı bir şekilde göz atarken bende ona bakıyordum. Sapıkmıyım neyim. Dosyaları çeviren eli durdu, ve yavaş bir şekilde kafasını bana çevirdi. Korktum. Kaşları havada bana baktı. " neye bakıyorsun sen" dedi tehlikeli bir sesle. Bugün burdan sağ çıkabilirsem ne mutlu bana. Kafamı sallayıp "dalmışım sadece" dedim. Önündeki dosyayı kapatım diğerini eline aldı. " Git bana kahve getir" dedi. Gecenin üçü olmuş benden kahve istiyor bey efendi. Neyse " peki Demir Bey" deyip kapıya doğru ilerledim. Koca kolidorda ayakkabımdan çıkan tok ses yankılanıyordu. Havada korku gilmi havası var. Arkamdan biri geliyormuş gibi koşarak kahve makinesinin yanına gittim. Kupa tamamen dolduğunda elime aldım. Çok güzel kokuyordu. Bir yudum alsam anlarmıydı acaba. Omuz silkip bir yudum aldım. Mükemmel! Etrafıma bakıp kimsenin olmadığından emin oldum. Hızlı adımlarla Demir Bey'in odasına girdim. Masasında yoktu, odanın diğer ucunda olan kahverengi deri koltukta oturuyordu. Bütün dosyalar yerdeydi. Ne kadarda düzensiz bir bey. Dikkatle ona doğru ilerledim, yanlış anlamayın sadece kahveyi dökmemeye çalışıyorum. Ama olmadı, dosyaların birine denk geldim ve ayağım kaydı. Tabi kahvede Demir Bey'in kitle imha aracına döküldü. Boğuk bir sesle yerinden sıçradı, kesin yandı adam. Benide kovacak. "Yandım,yandım, yandım" diye bağırdı. Bir yandanda pantolonunu çıkartıyordu. Tabi ben manzara karşısında donup kaldım,ne diyebilirim ki baş düşmanım gizay haklı. Seksi patronum. Bana ateş saçan gözlerle baktı. " ne bakıyorsun git su, bez ne biliyim bir şey getir yanıyorum" adam yanıyor! Koşarak mutfağa ilerledim. Tezgahın üzerinde gördüğüm sarı bezi kapıp Demir Bey'in odasına doğru koştum. "De-" bu ne ya? Popomu o ! Hızla bana döndü. Ahada şimdi beni kovacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI KASIRGA
Teen FictionBir an nefesim kesildi. Artık insanlarla konuşmam daha zor oluyor. Kimseyi yanımda istemiyorum, konuşmayı bırak, yüzlerini dahi bakmak zor geliyor. Yalnız kalmak istiyorum, ama bir yandanda bu beni korkutuyor. Sanki biraz tuhaf hissediyorum. Dünya...