3

4.3K 403 131
                                    

Pekala, Lola'nın Kai'yi etkisi altına almasını kesinlikle beklemiyordum.

Kai'nin özel biri olduğunu düşünmüştüm hep, onu şöyle bir süzdüğünüzde bile yaşına göre oldukça zeki bir çocuk olduğunu anlardınız ama işte, ne yazık ki o zekayı nasıl kullanması gerektiğini bilmiyordu.

Her ne kadar yönelimi farklı olsa da, Lola'nın cazibesine kapılmamak elde değildi. Belki Lola'nın her zaman giydiği ince askılı bluzları yüzünden gözleri uygunsuz bir yerlere kapılmış olabilirdi, belki de Lola'ya arasında bir çekim hissederek bir anda kendini onun yanında bulmuş da olabilirdi, bir şey diyemezdim. Bütün bunları ben de kabul ediyordum, evet, Lola en yakın diyrbileceğim, hayatımda sahip olabileceğim en iyi arkadaşım olabilirdi, bu bir gerçekti ama Lola'nın karşı konulamaz bir cazibeye sahip olduğunu inkar edebilecek cesareti bulamıyordum kendimde. Öyle ki, onunla tanıştığımız ilk birkaç hafta boyunca, Lola'ya aşık olduğumu falan düşündüğüm olmuştu..

Ama Lola'yla yakınlaşmasını istemezdim. Bakın, Lola'nın psikopat bir manyak olduğunu ya da genç erkeklerin peşine düşüp onları elde etmeye takıntılı bir manyak olduğunu söylemeye falan çalışmıyordum, elbette Lola'nın böyle biri olmadığını biliyordum. Ama, Lola'nın nasıl biri olduğunu yine ben biliyordum. Eğer Kai'yi pençesi altına alırsa bir daha peşini bırakmayacağını bildiğim gibi..

Lola'nın bazı saplantılı huyları vardı. İsmini aldığı filmden olsa gerek -bu, daha sonra açıklığa kavuşturacağımız bir ayrıntı olsun-, hep tetik üstünde yaşardı mesela. Acayip hızlı koşardı, yaşına ve kız olmasına rağmen benden bile daha çevik bir vücuda sahipti öyle ki, çoğu zaman kollarını açıkta bırakıp 'kibar' kaslarını gözler önüne sererek övülmekten büyük keyif alırdı. Sayılara karşı da ilginç bir yaklaşımı vardı mesela, ona göre hepimizin ayrı bir kod numarası vardı ve kendine yakın gördüğü bütün insanların kimlik numarasını ezbere bilirdi. Benim bile. Ve bu özelliğinden dolayı, yine yakını gördüğü kişiler tarafından 'deli' olarak işaret edilmeye çoğunlukla uygun olurdu.

Lola'nın bir diğer -garip- özelliği ise, yakınındaki insanların her şeylerini biliyor oluşuydu. Bakın sadece sevgilisi ya da anne babası demiyorum, bu yakın insanlar konumuna ben de dahildim burada. İnanması güçtür ama, herkes hakkında bir en az bir bilgiye sahipti. Eğer kendimden örnek verecek olursam, çorap giymekten nefret ettiğimden kahvemi şekerli içtiğime kadar her şeyimi biliyordu. Tabii ki bütün bunların iyi arkadaş olmanın neticeleri olarak düşünebilirdiniz çünkü ben de öyle düşünmüştüm ilk başta. Ama öyle değildi işte. Lola annemin doğum yılını da biliyordu, üvey kardeşimin en çok sevdiği masalın ismini biliyordu, büyükannemin gelecek ay olacak üçüncü evliliğinde giyeceği gelinliğe kadar her şeyi biliyordu.

Eğer ona hakkınızda bir şeyler söylerseniz, gerisi çorap söküğü gibi kendiliğinden devam ederdi, siz hiçbir yorum yapmazdınız ya da Lola'yı durdurmak için herhangi bir hamlede bulunmazdınız -çünkü hadi ama, bu Lola'ydı; ona karşı çıkamazdınız. Lola'yı sevmediğimden değildi bütün bunlar, bilmem kaçıncı tekrar edişim olacaktı bu ama Lola sahip olabileceğim en iyi arkadaşlar listesinde başı çekiyordu. Ama işin bu tarafı onun olumsuz taraflarına göz yumacağım anlamına gelmiyordu. Lola apaçık takıntılı biriydi, eğer Kai'yle bir bağlantım olduğunu da fark ederse muhtemelen onu da araştıracaktı. Ve düşünmek gerekirse, Kai'ye o gün öyle bir bakmıştı ki, çoktan onu aklına yazdığını tahmin edebiliyordum.

İşte bütün bu endişemin, salı günü sabahı, kafeteryaya indiğim sırada Kai ve Lola'yı aynı masada oturduklarını gördükten sonra peydahlaması da ayrı bir dengesizlikti. Yani, Kai'nin o günkü seansımız için gelmesini beklerken, zamanımı boşa geçirmek istemeyip kafeteryaya inerek karnımı doyurmayı amaçlamıştım ama elimdeki tutmaya devam ettiğim tost ve bir bardak sıcak kahveyle daha ne kadar Kai ve Lola'nın olduğu masaya bakabilirdim, bilmiyordum.

only lovers left alive - sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin