2

4.1K 413 59
                                    


2

Kim Kai gerçekten de çözülmesi zor biriydi.

Geliyordu, kırk dakika süren seanslar boyunca tek kelime dahi etmeden parmaklarını karalamaya devam ediyordu ve daha sonra ise, sanki hiçbir şey olmamış gibi geri gidiyordu.

Beklenildiği gibi benimle bir şeylerini paylaşmasını isterdim, eğer doğru bir hamlede bulunursa ne düşündüğümü bile söyleyebilirdim. Genelde bunu insanlardan uzak tutmayı tercih eden biriydim ama belirtmek gerekirse de, kesinlikle annesi ile aynı fikirde değildim.

Eğer Kai bana gay sorunsalıyla ilgili birkaç şey çıtlatsa, onu terslemezdim. Muhtemelen bana bunun bir tercih işi olduğunu falan söylerdi, buna karışamayacağımı falan işte; bense doğru bir açıklama yaparak yanlışını düzeltmeye çalışırdım. Onu bir kıza aşık olması için zorlamak gibi bir fikrim yoktu, ya da gay olmasını ben değiştiremezdim ama en azından, herkeste olduğu gibi, bilinçlenmesini sağlardım.

İşte perşembe sabahı, Luna'yla karşıdaki kafeden elimizde sıcak kahvelerimizle kliniğe geri döndüğümüzde ve odama girdiğimde Kai'nin kendisi ile karşılaştığımda, aynen bunları düşünüyordum. Haftada bir kez olmak üzere Salı günü kırk dakikalık seansımız vardı ve en başından bu yana yaklaşık beş seans geçtiğini kabul edersek, Kai'nin benden ya da daha doğrusu, herhangi bir psikologtan hoşlanmadığını biliyordum. Burada olması kesinlikle beklediğim bir şey değildi, dolayısıyla fazlasıyla şaşırmıştım.

Geniş masamın önünde, arkası kapıya -bana- dönük şekilde oturuyordu ve ben ona seslenene kadar orada olduğumun farkında değil gibiydi. Masanın üzerindeki kalem kutumu önüne çektiğini gördüğümde yine parmaklarını karaladığını düşündüm çünkü her seansta bunu yapıyordu, fakat biraz eğilip de görüş açıma küçük bir kağıt parçası girdiğinde yanıldığımı anladım. Bir şeyler yazıyordu ve sanki yazdıklarının görünmesinden korkarmış gibi muhafazakar bir tavırla kağıdın üstüne kapanmıştı.

"Hey," dedim yavaşça, fakat o benim aksime büyük bir telaşla arkasını döndü ve eş zamanlı olarak benimle karşılaşınca tuttuğu kalemi düşürdü. Elimdeki kahveyi masanın üzerine bıraktım, ben kabanımı çıkarıp yerime geçerken Kai ise hızlı bir hareketle ne ara açtığını bilmediğim kitabımı kapatmış ve önüme itivermişti. Kitabın kapağına bakarken "Seni burada görmeyi beklemiyordum." dedim. "Ama rahatsız olduğumu da söyleyemem."

"Dürüst olmak gerekirse, ben de kendimden buraya gelmeyi beklemiyordum. Sadece aklım birkaç soruya takıldı ve eğer cevabını öğrenemezsem çıldıracağım."

Kahvemi masanın üzerinde sürükleyerek parmaklarımın arasına çektim. "Seni dinliyorum."

"İlk seanstan bu yana neredeyse birkaç hafta oldu, her ne kadar zorunlu da olsa hepsine düzenli olarak geldim ve en sonunda bir şeyi fark ettim," Parmaklarını masanın üzerinde tıklatarak koltuğun ucuna doğru kaydı, yüzünde ilk defa şahit olduğum bir ciddiyetle bana bakmaya devam ederken devam etmesini bekledim. "Gay olmam hakkında hiçbir yorumda bulunmadınız."

Her ne kadar şu saygı ekine takılsam da söylediklerini sonunda idrak edebildim, sakince başımı sallarken "Bu benim eleştirebileceğim bir şey değil." diye mırıldandım.

"Ne demek eleştirebileceğiniz bir şey değil?" Kaşlarını çattı. "Farkında mısınız bilmiyorum ama annem sırf bunun için size para ödüyor."

"Ve kabul et; sen de bu durumdan hiç memnun değilsin."

"Bu sizi değil, beni-" Birdenbire sözünü kesmişti, düşünceli bakışlarından söylediklerimi tarttığını anladım. "Bu durumdan rahatsız mısınız yoksa?"

only lovers left alive - sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin