Rüzgar yüzüne çarparken çöp kutusunun başında öylece duruyor, arada bir etrafını kolluyordu. Paçaları çamurlanmış, kısa saçları kapşonundan taşmıştı. Ellerini birbirine sürtüp, sıcak nefesi ile ısıttı.
Caddenin başından gelen ayak sesleri ile etrafına baktı, beklediği kişi olmasını diledi. Ona doğru yaklaşan gölge ancak menziline tamamı ile girdiğinde netlik kazandı.
Ter kokan, yırtık siyah bereli adam kızın yanına yaklaştı. Kirli sakallarının yanı sıra sarı dişleri, belli olan uzun bir çizgi şeklinde façası vardı. Kıza yaklaştığında siyah dövmeler ile kaplı ellerini montunun cebinden çıkardı.
"Dört." dedi kız, titreyen sesi ile. Adam tek kaşını kaldırarak kıza baktı, sorgulamayı düşünse de vazgeçerek cebinden dört küçük poşeti çıkarttı, beyaz toz ile doluydu.
Kız toza uzansa da adam elini geri çekti, diğer elini kapatıp açarak önce para vermesi gerektiğini belirtti. Kız arka cebinden buruşmuş dolarları adamın eline bıraktı, poşete ikinci bir deneme yaptığında elinde hissetti.
Alacakaranlık vaktinde sarı sokak lambasının altındaki bankta vücudunun arzuladığı tozu solunum yolu ile organlarıyla buluşturdu. İsteğini elde etmesi ile içinde oluşan nahoş hisse yenik düşerek diğer paketleri de soludu. Beyninin uyuştuğunu hissedebiliyordu, görüşü bulanıklaşmıştı.
Burnuna ulaşan sıcaklığı yoklamak üzere parmağını değdirdiğinde kırmızı rengi gördü. Camila bunun iyiye işaret olmadığını biliyordu, bir kaç saniye içinde vücudu üzerindeki hakimiyetini kaybetti ve banka yığıldı.Başına vuran derin ağrı ile uyandı Camila. Kolundaki ıslaklık hissinin bağlanmış serumdan geldiğini fark etti. Başını haraket ettirince keskin bir bıçak saplanıyor gibi hissediyordu.
Doğrulmaya çalışsa da başaramıyordu. Kasları üzerindeki hakimiyetini kaybetmiş gibiydi. Kapı aniden açıldı.
Doktor elindeki dosya ile odaya girdi. Orta yaşlarında, seyrek sarı saçları ve siyah çerçeveli gözlükleri olan bir adamdı. "Günaydın Camila." dedi adam. Camila ağzındaki ekşi tadı yok etmek adına yutkundu, cevapladı. "Her yanım ağrıyor." dedi acı içerisinde.
"Beyin ameliyatı geçirdiniz." dedi adam. "Dört gündür uyuyordunuz." Tükenmez kalemin arkasına basarak kapanmasını sağladı.
"Morfin." diye sayıkladı Camila . Göz kapakları ağırlaştı, aniden gelen yorgunluğun tesiri altına girmişti.
"Vücudunuz aldığınız uyuşturucular sebebi ile çökmüş durumda." dedi adam. Sesi git gide kalınlaşıyordu, ya da bu Camila'nın bilincinin ona oynadığı bir oyundu. "Size ilaç veremiyoruz."
"Ne zaman çıkacağım ?" dedi Camila zar zor. Soğuk soğuk terliyordu.
"Uyuşturucu vakası olduğundan ailenizden birisi sizi alana kadar çıkamazsınız." Doktor seruma bir iğne ile ilaç enjekte etti. "Ya da reşit olduğunuzdan dolayı klinikte bir süre tedavi gördükten sonra ayrılabilirsiniz."
"Aileme haber vermeyin." dedi Camila nefes nefese. "Ne kadar süre yatmam gerekiyor ?"
"Bir hafta ile iki ay arası degişir." diye yanıtladı adam."Etkilerden tamamen kurtulma süresi bünyeden bünyeye farklılık gösterebilir."
Bilinci tamamen kendini uykuya bırakmadan önce Camila'nın ağzından "Tamam." sözcüğü döküldü."Sigara yok." Kadın bir yandan Camilaya beyaz temiz kıyafetleri uzattı. "Ayakkabı bağıcığı, kemer, metal para gibi eşyalarını burada bırak." Gözlerine bir fener ile baktığında Camila geri çekildi. "Cep telefonuna ihtiyacın olmayacak, günlük olarak klinikteki ortak telefonu kullanabilirsin."
Demir kapılar birer birer açılırken Camila yavaş yavaş ilerliyordu. Sonunda her yerden içeriye güneş giren, büyük bir salona ulaştılar. Hemşire ona eşlik ediyordu.
"Odalar iki kişilik." dedi kadın, uzun koridorda ilerledi. Camila da arkasından onu takip etti. "Sen Maggie ile kalacaksın."
"Kim ?" dedi Camila yüzünü buruşturarak. Kapıdan içeri girdiğinde yatakta yayılmış kız yanıtladı.
"Ben." Gülümseyerek hızla yerinden kalktı. Elini ona uzattı. "Ben Maggie." dedi. Camila ona karşılık olarak garipseyerek elini uzattı.
"Ah Kokain yüzünden buradasın." dedi kız Camila'nın bileğini tutarak. Camila elini ondan kurtardı.
"Nasıl anladın ?" dedi bileğini ovarken.
Kız gülümsedi. "Damarlarının renginden." Kısa siyah saçları ve yeşile yakın gözleri vardı. "Akşam yemeği vakti." dedi kıza ellerini birbirine çarparak. "Bugün waffle günü, hadi gidelim." Camila'nın koluna girdi.
Yüz kadar kişinin bulunduğu klinikte yemek için uzun bir masa hazırlanmıştı. Hastalar tabaklarını alıyor, masalarda karınlarını doyuruyorlardı.
Camila, Maggie ve onun tanıştırdığı Jamie, Esila ve Philip ile aynı masaya oturdu. Hepsinde bir gariplik seziyor ama bilinci hala tam olarak yerine gelmediği için kesin bir tehşiste bulunamıyordu.
Göz kapakları ağırlaşırken kendisinde sabitlenmiş iki çift göze baktı. Iki sıra masa ötedeki kız Camila ona baktığında gözünü kaçırdı, plastik çatalı kenara koyduğunda yemeğini bırakıp yeşil elmayı dudaklarıyla buluşturdu. Çiğnerken hala ona bakmakta olan Camila'ya baktı.
"Iki masa ötedeki kız ısrarla bana bakıyor." dedi Camila. "Burada insanlar diğerlerine hep böyle mi bakar ?"
"Ah Lauren mı ?" dedi Esila. "Onunla göz teması kurma, korkutucudur."
"Sadece bir kız." dedi Camila gülümseyerek. "O kadar da korkutucu gelmedi."
"Gizemli." dedi Maggie bitirdiği tabağına bakarken. "Kimseye neden burada olduğunu söylemez. Haliyle korkutucu teoriler ortaya atılıyor."
"Bence o bir vampir." dedi gözlü Philip. Esila ona bakarak kahkaha attı.
"Elmam üzerine bahse girerim ki birisini bıçakladığı için burada." dedi Jamie.
"Kim bilir ?" dedi Maggie Lauren'a kaçamak bir bakış atarken. "Belki de sadece uyurgezer gibi bir şeydir."
"Belki." diye onayladı hepsi. Camila, ona bakan Lauren'a birdaha baktığında orada olmadığını gördü. Tabağının üzerindeki yeşil elmanın üzerine korkutucu bir gülen yüz figürü çizilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Butterfly (Camren)
RandomCamila akıl hastahanesindeydi, Lauren ise sonsuz hapishanesinde.