on

857 63 3
                                    

13 Yıl önce

Kirli kıyafetler içindeki adam bozuk ingilizcesi ile konuşmaya çalıştı. "Pasaportu verirsin ve kızı alırsın."
Karşısındaki diğer adam küçük kıza baktı. Kız bir köşede oturmuş bir bacağı kırılmış oyuncak atı ile oynuyordu, yüzü pislik içerisindeydi, saçları dört bir yere dağılmış, burnu akmıştı ama buna rağmen zümrüt rengi gözleri parlıyordu.
Sarı gömlekli adam başı ile onayladı. Onayı alan kızın babası kıza seslendi. "Michelle !" Ses tonunu yükseltti. "Buraya gel !"
Küçük kız atını eline alıp oturduğu zeminden kalktı, babasına doğru ilerledi. Ayakkabıları yırtılmıştı, üzerinde kısa kırmızı bir elbise vardı. "Babacığım." Dedi kız. "Özgürlük heykelini ne zaman göreceğiz ?"
"Yakında Michelle." Diye yanıtladı adam. Karşısındaki sarı gömlekli adamı işaret etti. "Bu benim çok eski bir arkadaşım ve seni oraya götürecek."
Kız kollarını babasının boynuna sardı. "Hayır ,seninle gitmek istiyorum." Ama sarı gömlekli adam onu çoktan kucağına alıp oradan uzaklaştırmaya başlamıştı, ağlamaları ıssız sokakta yankılandı.

Eski model bir arabanın ön koltuğuna otuturulmuştu Michelle, bacaklarını göğüsüne çekip saatlerdir ağlamasının hatrına bir hıçkırık daha kaçırdı. Gözleri kıpkırmızı olmuştu
Sarı gömlekli adam arabayı sürüyordu. Omuzlarında altın rengi saçları vardı, gözleri bal rengiydi ve yüzünde küçük bir kesik vardı. Kıza dönüp ilginç aksanı ile sorguladı. "Acıktın mı ?"
Michelle cevap vermedi, burnunu çekti. Adam bir kez daha ona baktıktan sonra arabayı aniden durdurdu. Küçük kız korku ile ona baktı.
Derin bir nefes aldı adam. "Korkuyor musun küçük kız ?" Cebinden çıkardığı kürdanı dudakları arasına aldı. "Çünkü korkmalısın, küçüğüm. Gerçi seni ülkeye girebilmek için satan babanı düşünürsek eskisinden daha kötü bir hayatın olamaz."
"Ismin ne ?" Dedi Michelle yutkunarak. Adam gülümsedi.
"Leonardo, kelebek."
Michelle cebindeki atını çıkardı."Nereye gidiyorsam atım da benimle gelebilir mi ?"
Leonardo tebessüm etti. "Bunu düşüneceğim."

Michelle gözlerini arabanın koltuğunda açtı. Leonardo onu izliyor, uyanmasını bekliyor gibiydi. "Hadi gel içeri girelim." Dedi önündeki evi işaret ederek.
Birlikte arabadan inip eve ilerlediler. Dışaradan sıradan gözüken eve girmeden önce Leonardo bir kaç düğmeye basarak etrafın ışıklandırılmasını sağladı. Bir anda her yeri aydınlatan lambalar ile etrafın büyüsüne tanık oldular.
Ev tek bir odadan oluşuyordu, oldukça büyüktü ve boydan boya dikdörtgen şeklinde bir masa koyulmuştu. Masanın üzerinde deney tüpleri, asitler, çeşit çeşit bazlar ve mikroskoplar vardı.
"Sen bilimci misin ?" Dedi Michelle büyülenmiş şekilde. Leonardo kahkaha attı.
"Patlamak istemiyorsan hiçbir yere dokunma." Dedi Leonardo. Michelle başı ile onayladı. "Hadi gel sana yiyecek bir şeyler bulalım."

2 Ay Sonra

"Peki ya bu ?" Dedi Leonardo elindeki tüpü Michelle'e gösterirken. Michelle tereddüt etti.
"Siyanür." Dedi bir süre düşündükten sonra.
"Doğru." Dedi Leonardo, bir diğer tüpü kavradı.
"Sülfat." Dedi Michelle tereddüt etmeden. Leonardo gülümsedi.
"Peki ya bunları birleştirirsek ne olur biliyor musun ?"
'Bum' dedi Michelle'e bakarak. Mihelle gülümsedi. "O kadar güçlü bir bileşik olur ki insanlardan tako yapabilirsin."
Michelle bir yandan gülümseyerek bir yandan yüzünü buruşturdu. "Bu iğrenç."
Leonardo gülümsedikten sonra düşünüp cümlesine başladı. "Kelebek biliyorsun ki ben iyi bir kimyagerim ama iyi bir insan değilim."
"Hayır." Dedi Michelle. "Seni çok seviyorum Leonardo." Küçük kız kolları ile onu sardı.
"Şşt şimdi beni dinlemelisin." Michelle'e baktı. "Ben henüz gençken bir hayalim vardı kelebek, o zamanlarda toy bir kimyacıydım." Ciddileşti. "Kendi laboratuvarımı açacaktım ama çiftlik kesiminden gelen bir köylü için bu fazla büyük bir hayaldi."
"Küçük bir bürodan büyük bir holdingte çalışmayı başarmıştım ama hırs gözümü karartmıştı, herşeye sahip olmak istiyordum."
"Ve onlardan biraz borç aldım kendi laboratuvarımı açabilmek için, tabii onlar bunu bilmiyorlardı. Sonuç olarak öğrendiler minik kelebek ve kötü adamlar kötü adamlar ile pek iyi anlaşmazlar."
"Yaptığımız sabunları satarsak borcunu ödeyebilirsin Leo." Dedi Michelle , yüzü asılmıştı. Bu iki ayda tek yanında olan kişi olan ona bağlanmıştı.
Leo iç geçirdi. "Keşke o kadar basit olsa prenses." Cebinden çıkardığı parayı onun eline sıkıştırdı. "Ilk başlarda seni kötü adamlara verecektim ve böylece borcumu ödeyecektim." Diye devam etti. "Ama bu kadar zeki bir arkadaşımı kaybetmek istemedim."
"Lütfen gitme." Dedi Michelle gözlerinden yaşlar düşerken.
Leonardo çıkmaya hazırlanırken kapı aniden açıldı, aniden silahına sarılsa da karşıdakiler tetiğe onun fırsatı olmadan asılmışlardı. Mavi takım elbiseli adamlar öldüğünden emin olmak için başına bir kez daha kurşun sıktılar. Michelle'in çığlıkları tüm odada yankılanıyordu. Leonardo ise kanlar içinde yere serilmişti, gözleri acı ile Michelle'e bakıyordu.
Adamlardan biri Michelle'i yakalayıp eteri solumasını sağladı, bilincini yitirdi küçücük bedeni.

Tertemiz çarşaflar içerisinde uyandı Michelle. Pahalı eşyaların olduğu odada etrafı inceledi, olanları hatırladığında içini korku kapladı.
Kapı yavaşça açıldığında içeriye siyah takım elbiseli orta yaşlı bir adam girdi. Pürüzsüz yüzü, masmavi gözleri ve siyah gür saçları vardı. Lauren'a yaklaştı, sahte bir gülümsemesi vardı.
"Merhaba." Dedi yatağının kenarına oturarak. "Seni biraz temizledik." Michelle yatakta doğruldu ve tanımadığı bu adama korku dolu gözler ile baktı.
"Kimsin sen ?" Dedi. Adam soğukkanlılıkla cevapladı.
"Seni evlat edindik Lauren." Dedi adam. "Ben ve karım Jaurgeui Kimya Endüstrisinin genel başkanıyız."
"Benim adım Lauren değil." Dedi kız.
Adam gülümsemesini kesmeden yanıtladı. "Artık öyle."

Butterfly (Camren)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin