-7-

5.2K 312 61
                                    

En son yazdığım mesajdan sonra cevap gelmesede telefonumun ekranını neredeyse saniye başı kapatıp açıyor, gelen her bildirim sesiyle yerimsen sıçrayıp ekrana umutla bakıyordum. Ancak, o değildi. Ammy'nin kolumu dürtmesiyle ekrandan başımı kaldırıp ona baktım.

  "Ne oldu?" Gözlerini büyütmüş bana bakan arkadaşıma sakince gülümsedim. "Tanrım Lily! Önümüzden Jackson Will geçti ve sen görmedin?!" diye bağırınca onun benim kadar sakin olmadığını gördüm. 

"Abartma Ammy. Uykum var sadece." Onaylamaz bir şekilde başını salladı. "Ben seninle iki saatlik uykumuzda bile, Jackson'a salyalarımızı akıttığımızı biliyorum!" Cevap vermeden başımı başka yöne çevirdim. Haklıydı. "Sende bir şeyler var," dedi Ammy sol ayağını yere vurmuş, elini beline koymuş karşımda dururken. "Bir şey yok." dedim ve oturduğum banktan kalkıp biraz bahçede dolaşmaya karar verdim. Kısılmış gözleri ile bana bakan Ammy'e gözlerimi diktim. "Ben dolaşıyorum, istersen gel." 

Ammy'nin yanıma değilde, çoçukların yanına gittiğini görünce birazda olsa rahatladım. Okulumuzun arka bahçesine gidip, defterime çizim yapacaktım. Öğle arasındaydık ve arka bahçede kimseler olmazdı. Aslında normalde de olmazdı. Binanın kenarından dönüp bahçeye adımımı attığım da her zaman oturduğum yerde bir erkeğin olduğunu görünce kaşlarımı çattım. Yavaşça yürüyüp ağacın altında ki banka, -yani her zaman ki yerime.- yaklaştım. Bankın diğer ucunda oturan çocuk bakışlarını bana çevirip baştan aşağıya süzdü. Hiçbir tepki vermeden bankın diğer tarafına oturdum ve defterimi masaya koyup çizim yapmak için sayfalarını açtım. Çocuğun bana dönerek daha dikkatli bir şekilde beni incelemeye başladığını görünce rahatsızca gözlerimi devirdim. 

"Bir sorun mu var?" diye sordum ve ilk kez gözlerinin içine baktım. Yeşil gözleri yüzümü iyice süzdü. Sanki bir şeyleri ezberlemeye çalışıyormuş gibi bana bakması sinirlerimi bozmuştu. Sarı saçlarını elleriyle daha çok dağıttıktan sonra nihayet konuştu.

"Sorun yok." 

"Peki." dedim ve boş bir sayfa açıp bir şeyler karalamaya başladım. Karşımda duran çocuk telefonu bana doğru tutup bir şeyler yapınca fotoğraf çektiğini anladım. "Ne yapıyorsun sen!" diyerek yerimden kalktım ve telefona ulaşmaya çalıştım. "Şunu bana verir misin?" diye bağırdım ve elindeki telefonu işaret ettim.

  "Sadece çizdiğin şeyi çektim. Seni değil yani." deyince sakince yerime oturmak zorunda kaldım.  ''Kendi yerimde bile rahat olmadığına göre, gidiyorum." diyerek defterimi ve kalemlerimi hızla toplayıp yerimden fırladım ve hızla yürümeye başladım. Sinirli, havalı ve ciddi bir şekilde yürüyordum ki, yerdeki taşa takılıp sendeledim. Az kalsın yer ile bütünleşiyordum ki arkamdan bir el beni tuttu ve son anda düşmekten kurtuldum. "Kahretsin!" diyerek üzerimi düzelttim ve beni düşmekten kurtaran çocuğa bakıp somurttum. "Teşekkür etmek isterdim ama nedense edemiyorum." dedim ve bu sefer hızlı bir şekilde ön bahçeye gittim.

Telefonumun titremesi ile ekranı açtım ve instagramdan bildirim geldiğini görünce heyecandan tekleyen kalbime hakim olmaya çalıştım. Bu sefer mesajdı.

BrianODylan: Bunu hak edecek ne yaptım bilmiyorum. Neyse üzerine gitmeyeceğim, illa ki gerçekten birine aşık olunca anlayacaksın.

BrianODylan: Peki, sakar biri misin? 

Birden sorduğu soruyla şaşırsam da, önemsemeden cevap verdim.

Mrs.Obrien: Belki biraz..

Mrs.Obrien: Neden?

BrianODylan: Sadece merak ettim. Hiç kendinden bahsetmedin, bahsetsene?

Terleyen ellerimi okul eteğime sürttüm ve ekrana dokunup mesaj yazmaya başladım.


LUCK //Dylan O'BrienHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin