-1-

9.4K 477 322
                                        

"Brian O'Dylan adlı kişi seni takip etmeye başladı." Ekranda gördüğüm yazıyla, gülümsedim. Kolamdan bir yudum aldım. Ve yeni bir arkadaş edinmek için, -benim gibi bir arkadaş.- hesaba mesaj attım.

Mrs.Obrien: Selam!
Kısa sürede cevap gelince keyfim daha da yerine geldi. 

BrianODylan: Selam.

Mrs.Obrien: Dylan'ı ne zamandan beri tanıyorsun?

Mesaj görüldü, cevap yazmasını beklerken hamburgerimi yemeye koyuldum. 

BrianODylan: Doğduğundan beri.

Mesaja bakıp yüzümü astım. Elbette, hepimiz -Dylan hayranları.- onun bebekliği ile ilgili ufacıkta olsa bir şeyler biliyorduk ama, bu cevap biraz beni rahatsız etmişti. 

BrianODylan: Sen ne zamandır tanıyorsun?

Beklemeden cevap yazdım,
Mrs.Obrien: Uzun süredir, neredeyse beş sene olacak.

BrianODylan: Bayağı olmuş, ama benim kadar değil. Ben onu herkesten iyi tanıyorum!

Mesaja bakıp iyice somurttum. Patates cipslerinden birkaç tane aldım, ketçapa batırdım ve ağzıma attım. 

Mrs.Obrien: Nasıl bu karar eminsin? Belki senden iyi tanıyorumdur?

Yazdım ve direk gönderdim. Ekranını yeniledikten sonra mesaja gelen cevaba baktım,

BrianODylan: Eminim. Benden iyi tanıyamazsın. Ben onun içini biliyorum.

"İçini biliyormuş," diye söylendim. "Sanki ben bilmiyorum." 

BrianODylan: Şaşırdın dimi? Sana bir sır verebilirim, ama diğerlerine söylemezsen.

Mrs.Obrien: Diğerleri? Hayranlardan mı bahsediyorsun?

Nedense, heyecan yapmıştım. 

BrianODylan: Evet. Lütfen, sana güvenebilir miyim?

Mrs.Obrien: Tabii ki.

Güvenilir biriydim, bir sürü kişi bana sırlarını rahatça söylerdi. Birkaç dakika bekledim ancak mesaj gelmedi. Mesajımı görmüştü, ama cevap vermiyordu. En sonunda, nasıl olsa cevap verir diyerek telefonu masaya koydum ve burgerime yoğunlaştım.
Burgerim bitmiş, patatesleri neredeyse bitiriyordum. Kolamdan büyük bir yudum alıp, telefonuma baktım. Mesaj gelmişti. 

BrianODylan: Ben...

Mrs.Obrien: Sen..?

BrianODylan: Ben, Dylan.

Mesaja bakıp gözlerimi büyüttüm. Bunun olma imkanı yoktu. Klavyeye dokunup hemen cevap verdim. 

Mrs.Obrien: Yalan söylüyorsun dimi?

Mrs.Obrien: KOMİK DEĞİL.

BrianODylan: İnanmıyorsun öyle mi?

Mrs.Obrien: Kesinlikle, inanmıyorum. 

Sabırsızca yerimde kıpırdanıp duruyordum. Nasıl gerçek olabilirdi? Cevap vermesini bekliyordum. Eğer gerçekten Dylan'sa kanıtlaması gerekirdi. 

BrienODylan: İnanmıyorsun ama öyleyim. 

Mrs.Obrien: Dylan'ın instagramı yok.

BrianODylan: Evet, instagramım yok. Zaten bunu da sizleri gizlice seyretmek için açmıştım, ilk fark eden hayran sen oldun.

Mrs.Obrien: Kanıtla?

Kanıtlamasını bekliyordum. Gizlice hayranlarını seyretmek neden istesin ki?

BrianODylan bir fotoğraf gönderdi

Hızla ekrana basıp fotoğrafı açtım. Fotoğrafı açtığımda; üzerinde sıradan bir tişört -Onda kesinlikle sıradan bir tişört gibi durmuyordu.- saçları dağılmış ve yüzünde bir tebessüm olan Dylan görünce, deliriyorum sandım. Daha önce böyle bir fotoğrafını görmemiştim, yani bu fotoğraf yeniydi ve bu hesap gerçekten Dylan'a aitti. Oturduğum yerde kimseyi umursamadan çığlığı bastım. Gözlerimde mutluluktan dolmuştu, ağlayabilirdim.

Mrs.Obrien: SEN DYLAN'SIN!

Mrs.Obrien: DYLAN!

BrianODylan: Tamam, şimdi sakinleş. Ve lütfen bunun bir sır olduğunu unutma.

Mrs.Obrien: SIRRINI SONSUZA DEK SAKLAYABİLİRİM.

Çığlığım yüzünden yanıma  görevlilerden biri gelmişti. Eh, doğal olarak. 
"İyi misiniz?" diye sordu. Kuşkuyla yüzüme bakıyordu. "Hiç olmadığım kadar iyiyim!" dedim, gerçektende öyleydim.
Dylan ile konuşmuştum ve bu inanılmaz bir şeydi. Ancak, dediğim gibi bu bir sır olarak kalacaktı. Çünkü; kaybettiğim birçok kişiyle birlikte, idolümü ve aynı zamanda aşık olduğum kişiyi de kaybetmeye niyetim yoktu.

Gerçekte böyle bir şey acaba var mıdır? Açıkçası, olmasını isterdim. Gerçi, sır olduğu için bilemezdik ya, neyse. ^~^
Yorumlarınızı bekliyorum!

LUCK //Dylan O'BrienHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin