Yine okul ve yine erken kalkma zorunluluğu. Okulu hiç sevmiyorum. Bu arada ben Sera Moon. Amerika da yaşıyorum. Neyse ben daha fazla uzatmadan üstümü giyineyim yoksa geç kalıcağım.
Yarım saattir dolabın başındayım ve hala bir şey bulamadım. En sonunda vazgeçip en sevdiğim siyah jeanımı, üstüne sade sıfır kol beyaz tişörtümü giydim. Saçım zaten düz olduğu için bir şey yapmadan at kuyruğu yaptım. Odamdan çıkarken bir yandan hırka giymeye çalışıp bir yandan da çantamı alınca merdivenden yuvarlanmak beklediğim bir son oldu. Ben daha kendimi toparlayamadan annem kahvaltı için çağırdığında sinirlerim iyice bozuldu. Doğruca kalkıp mutfağa gittim ve o pancakelerin muhteşem kokusuna aldırmadan annemle kavga edip evden ayrıldım. Köşenin başında beni bekleyen Damon'a bir bakış atıp üstüme çeki düzen verip erkek arkadaşımın yanına gittim. Damon Black harika biri. Okulun tüm kızları ona hasta. Sapsarı saçlarının yanında için saçan yeşil gözleri insanı delip geçiyor, içinde kaybolasın geliyor. Yaklaşık 4 aydır birlikteyiz. Ve bu yüzden tüm okulla küstüm denilebilir. Yürürken aklıma geldi de ben kendimi size hiç tanıtmadım. Amerika'nın ünlü iş adamlarından birinin biricik kızıyım. Annem ise avukat. İkisiyle üç katlı bir evde oturuyorum. 16 yaşında herkesin hayran olduğu biriyim. Okulun en popüler kızıyımda denebilir. Uzun, düz, sarı saçlarım, mavi gözlerim ve yaşıtlarıma göre biraz uzun bir boyum var. En sevdiğim özelliğim ise sempatikliğim. Bir gülüşümle herkese istediğimi yaptıra biliyorum. Bunları anlatırken kahve almak için Starbucks'a girdik. Damon' da kahvaltı yapmamış. Biraz atıştırmak için donat ve kahvelerimizi alıp çıktık. Yol boyunca Damonla neredeyse hiç konuşmadık.
"Senin canın mı sıkkın Sera?"
"...."
"Sera"
"...."
"Seraaa!!"
"Hıh"
"Sera iki saattir sana sesleniyorum duymuyor musun?"
"Kusura bakma, biraz canım sıkkın."
"Benda tam onu soruyordum, ne oldu?"
"Annemle biraz kavga ettik de ondan canım sıkkın."Aslında bende neden canım sıkıldı bilmiyorum. İçimde kötü bir his var. Neyse ya yakında çıkar kokusu...
Okul kapısı büyük bir gıcırtıyla açıldı ve güvenliğe selam vererek içeri geçtik. Ashley ile Adele yanımıza gelince Damon basketbol oynayan arkadaşlarının yanına gitti. Adele bana "Korkunç görünüyorsun, yüzünde tek damla boya yok." dedi. Ashley'le sadece gülümsemekle yetindik. -Adele biraz makyaj bağımlısıdırda- Zil çaldı ve biz de sonunda çıktık. Her zamanki yerime oturdum. Canım hiç ders dinlemek istemiyordu. İçimdeki his beni çok rahatsız ediyordu.
40 dk benim için felaketti. Neyse ki Adele ve Ashley'nin yüzme kursu vardı. Benim de canım sıkkın olduğundan onlarla çıktım. Okulu astımda diyebiliriz. Ben aşağıda onları beklerken Damon'ı gördüm. Tam yanına gidecekken Clara'ı da fark ettim. Onunla öpüşüyordu. Gözlerime inanamadım. Damon bunu bana nasıl yapar, ben ona aşıkken başkasını nasıl öper? Arkadaşlarım yanıma geldiğinde onlarda olayı gördü. Beni hemen oradan uzaklaştırdılar. Kaskatı kesilmiştim. Birileri bir şey diyordu. Ama duymuyordum. Kendimi çok halsiz hissediyordum. Gözlerimin kapanmasına hakim olamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGIN (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionAmerika'da yaşayan genç bir kız.. Sera Moon Damon Black'la çok mutludur. Babası Amerikan ünlü bir iş adamı,annesi Türk başarılı bir avukattır. Onun için her şey mükemmeldir. Tek sıkıntısı yeni çıkan bir çantayı arkadaşında görüp kıskançlık krizi geç...