Kabus Bölüm:3

25 2 1
                                    

Ahırın kapısının önünde duruyordum. Havada 24 tane savaş uçağı senkronize bir şekilde asılı duruyordu. Köyün ortasında insanlar başı önüne eğik bir şekilde ağlıyorlardı. Herkes simsiyahtı. Ortalarında bir beyazlık vardı. Köy çok uzaktaydı ortadaki beyaz kişiyi göremiyordum. Onu görmeyi çok istiyordum. Onu görmek için gözlerimi kıstım biraz daha netleşti herşey gözlerimi biraz daha kıstım dahada netleşti ben gözümü kıstıkça daha yakından gözüküyordu herşey. Herkes ağlıyordu. Beyaz kişi bir kızdı. Üstündeki beyaz bir gecelikti. Kucağında bir bebek vardı. Bebeğin sağ kolu aşağıya doğru sarkmıştı. Beyazlı kızın kim olduğunu hala seçemiyordum gözlerimi dahada fazla kıstım artık yüzünü görebilecektim ama neredeyse gözlerim kapanacaktı. Başı eğik elindeki bebeğe bakıyordu bebek te dahil herkesin teni kömür karasıydı. Bebeğin yüzünden bir damla kan aktı. Kan yere düşene kadar takip ettim. Kan toprağa deydi toprak kızardı insanlar hep bir ağızdan feryad figan ağlamaya atmaya başladı. Beyazlı kız sessizdi. Kafasını sağa sola salladı saçları yüzünü kapadı kısa küt saçları gözlerini kapatıyordu. Başını kaldırdı gözleri saçlarını arkasında kalmıştı herkes ağlarken o gülümsüyordu. Kafasını bir kez daha hafif hafif salladı saçları aralandı. Gözleri simsiyah tenine göre kan kırmızısıydı bana çok tanıdık geliyordu ama yüzünü bir türlü çıkaramıyordum onunda gözünden bir damla kan aktı. Gülümsemesi dahada güçlendi. Beklenmedik bir şekilde onu izlediğimi anladı gözlerimin içine baktı gülüseyerek. Gözlerimin içine bakarak bebeğin sarkan kolunu bebeğin karnının üzerine bıraktı. O sırada hafif ve düşük melodide ıslık sesleri sardı kulağımı. Kız bebeği bir damla kan ile kıpkırmızı olan toprağın üstüne indirdi. Toprak aralandı bebek içine girdi toprak kapandı. Kızın teni karanlıktan arındı. Yüzüme baktı o Befruydu benim aşık olduğum sevgilimdi o. Her yer kırmızıya büründü. Havada asılı olan uçaklar hareket etti. Aşağıdaki insanların üstüne bomba yağdırdı. İnsanlar parçalara ayrıldı bir tek Befru sağ kaldı. Bütün gücümle haykırdım oradan kaçması için yüzüme baktı gülümsedi. Üstünden geçen uçak bir bomba bıraktı oraya bomba yavaş bir şekilde kızın başına değdi. Kız kan olup bütün dağları kana buladı. Uçaklardan biri bana yöneldi. Tam kafamın üstüne geldiğinde pike yaparak kafama doğru indi ve suratıma çarptı. İrkilerek uyandım. Bir çok kez kabus görmüştüm ama hiçbiri bu denli korkutmamıştı. Tüylerim diken diken olmuştu. Elim ayağım titriyordu. Halit kapımın önünde oturmuş bana bakıyordu.
_ İyimisin çok kötü uyandın. Dedi.
_ İyim iyi çok kötü kabus gördüm. Dedim
_ Dur sana bi su getirim. Dedi. Islık çala çala suya gitti. Suyu içince anca kendime geldim. Bu denli karışık duygular beni öldürebilirdi. Ben rüyanın etkisinden kısmen çıkana kadar diğerleride uyandı.
Fatih:
_ Artık eve gitmek istiyorum. Gerçekten eve gitmek istiyorum. Bu dağdan ve bu ahırdan çıkmak istiyorum dedi.
_ Abartma lan ibne. Dedi dayım.
Fatih cevap vermedi. Belkide abartmamıştı bu dağlarda geçirdiğim üç gün de buradan nefret etmeme yetti gördüğüm kabusta bacasıydı. Giyinip hazırlandık çantadaki fazlalıkları ve keprnekleri çıkarıp ahıra bıraktık. Hafifleyen yükümüzle yola koyulduk.
Halit:
_ Bu sabah kötü uyandı Adem. Dedi.
_ He ya hiç sorma hala kendime gelemedim. Dedim.
_ Ne gördün? Dedi Fatih.
Anlattım ayrıntısıyla.
_ Saçma dedi Fatih.
Saçmaydı Fatih haklıydı.
Fazla üstelemedim. Köye yaklaşmıştık köy çok fazla tenha ve sakindi. Bi süre sonra köyü daha net görünce görünce kapıları pencereleri açık evler, sokağa dağılmış eşyalar köy terk edilmişti.
_ Nolmuş buraya ? Koşun eve. Dedi dayım.
Eve doğru bütün gücümüzle koştuk. Bi kaç dakikada nefes nefese eve vardık. Korkunç bir şekilde dağınık ve bomboştu köy , ne olmuştu buraya.
Evin odalarını gezdik darmadağındı sadece odadaki masada telefonlarımız vardı. Telefonlarımızı aldık Halit dedemi aradı telefon çalmadı. Bende aynısını denedim telefonlarda uzun uzun bibleme sesleri geliyordu ama çalmıyordu.
_ Çalmıyor. dedim.
_ Noldu buraya dedi Fatih.
_ İyice baktınızmı bişey varmı odalarda not kağıt falan hiç mi bişey yok ? Dedi dayım.
_ Yok ben baktım. Dedi Halit.
_ Televizyonu açalım. Dedi Fatih.
Televizyonu açtık. Bir çok kanal çekmiyordu. Bir tek TRT1 ve bi kaç kanal çekiyordu onlarda da aynen şunlar yazıyordu:
Yaşayan tüm insanlara duyrulur, salgın başladığından şu ana kadar muhtemelen 76 saat 32 dakika 12 saniye geçtmiştir. Şu ana kadar hayatta kalmayı başarabildiyseniz kalacak bir yer bolca erzak silah ve mühimmat ayarlayın. Su kaynaklarına virüs bulaşmasına karşılık sularınızı kaynatmadan içmeyin. Münkünse et yemekten uzak durun. Kesilmiş et yemeyin. Kendi hayvanınızı kesip hızlıca pişirip yiyin. Hastalıklı bireylerden uzak durun. Muhtemelen çok saldırgan olacaklardır. Onların görüldüğü yerde öldürülmesi gerekmektedir. Belden yukarı vurmaya çalışın. Mümkün oldukça yakın temastan kaçının. Derin bir yara aldıysanız eğer açık yaraya bolca alkol döküp o bölgeyi dağlayın. Yara kol veya bacağınızdaysa bu bölgeleri kesmekte işe yarayacaktır. En kısa sürede bil telsiz bulup kullanmayı öğrenmezin tavsiye edilir. Telefon operatörleri sadece internete açıktır . İnternet üzerinden ulaşabileceğiniz adres ve mail afresleri şunlardır:....

SEVGİLİ ARKADAŞLAR BEĞENİLERİNİZİ TAVSİYELERİNİZİ VE GÖRÜŞLERİNİZİ YAZARSANIZ SEVİNİRİM.

81 ÖLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin