Askerler Bölüm: 6

17 1 0
                                    

Ziyafetten sonra uyumak için yataklarımıza serildik ama uyku hiçbirimizin yanından bile geçmiyordu. En azından ben hala uyanıktım. Yardım bu gün yarın gelecekti. Heyecanmı merakmı ayırt edemediğim bir his vardı içimde. Belkide uyuyamamak bana daha iyi gelmişti. Hatta bu gece hiç uyumak istemiyordum. Derim düşüncelerden alamıyordum kendimi. Garip ama hala içimde sevdiğime ulaşabilekmiş gibi bir his vardı. Yaşadığından bile emin değildim. Öte yandan hiç hastalıklı insanlarla karşılaşmamıştık. Belkide abartılacak kadar kötü değildi bilemezdik ki. Peki madem kötü değildi insanlar neden dönmedi o zaman. Hayır en kötüsü bu olmalıydı belkide kıyamet olabilirdi. Bilemezdik.
Benide bitiren şey bu bilinmezliğin içine haspolmaktı. Bi yandan aileme ulaşmak isterken bi yandanda ahırdan on adım uzaklaşacak cesaretim bile yoktu. Ahırın kapalı kapısının camından dışarı baktım. Köy gecenin kara çarşafı altında kaybolmuştu. Neden korkuyordum ki. Hiçbirşey görmemiştim hiçbirşey duymamıştım hastalıklı insanlar hakkında tek bildiğim neredeyse kör olmalarıydı. Kendimi kendime kanıtlamak istedim o an. O an hayatımda her zaman hesabını yaptığım cesaretimi görme zamanıydı. İnsanın kendini kandırması ve buna inanması çok garip. Senelerce herkese cesaretimden bahsetmiş , benden korkanları ezmiş biri olarak gecenin karanlığı dizlerimin bağını çözüyordu. "Hayır böyle olamaz" dedim kendi kendime. Ayağı kalktım. Derin derin nefes aldım. Bunu yapmak istiyordum. Kapıyı yavaş ve sessizce açtım. Dışarıda bulutsuz bir gece ve ay ışığının nispeten aydınlattığı bir gece vardı. Buranın gecesi çok farklıydı. Ay ışığı şehri aydınlatırdı. Şehirlerde Ay bile gözükmezdi. Burası farklıydı. Dışarıdaki gece soğuğu içimi ürpertti. Kapının yanındaki baltayı elime aldım. Bunu yapmak istediğime emindim. Baltayı elime alıp yürümeye başlarım. Gecenin karanlığında ahırın üstünde bulunduğu tepeden inmek çok zor olmuştu. Düzküğe çıktığımda arkamdaki tepeye baktım o an içimden bir ses " Salak olma cesaret aptallıktır" dedi. Koşarak ahıra dönmek istedim ama bir kere başladıysak bitirmeliydik. Dedem böyle öğretmişti iş yarım bırakılmaz. Baltayı sıkı sıkı kavrayıp yola çıktım. Gecenin ayazı korkudan titreyen bedenimi iyice yıpratıyordu. Artık emin değildim. Baltaya çok daha sıkı sıkı tutundum. Ve yürümeye devam ettim. Yolun yarısına geldiğimde arrık korkum azalmıştı. Gözüm karanlığa iyice alışmış derin nefeslerle kendimi yatıştırmıştım. Köyün içine girerken bir ürperti bütün bedenimi kapladı. Garip hissediyordum. Boş bir köy. Artık baltayı sıkmayı bıraktım. Bir süre olduğum yerde durdum. Bir kaç kez derin derin nefes alıp verdikten sonra artık korkmadığımı hissettim. Artık korkmuyordum. Kendimi kandırmamıştım. Bu saatten sonra daha fazla gitmek mantıksız olurdu kimse uyanmadan geri dönmek en mantıklı olandı. Baltayı omzuma alıp geceye meudan okurcasına yürüdüm. Gülümsemekten kendimi alamıyordum. Gecenin rn kör saatinde tek başıma dağ bayır yürüyordum. Korkum ortadan kalkınca aslında ne kadar eğlenceli olduğunu keşfettim. Aslında korkularım yüzünden kaçırdığım onca şeyin farkına vardım. Geride bıraktığım köye dönüp bir baktım ben orada korkularımıda bırakmıştım.
Ahırın kapısına geldiğimde baltayı kenara bırakıp muslukla ellerimi ıslattım. Kapıyı aralayıp içeri girdim bizimkiler hala uyuyordu. Kapıyı kapatırken Fatih uyandı. "Nerden geliyon lan" dedi. "Tuvalatten geliyom nerden gelicem" diyerek yatağıma uzandım. "Olum bok yolunda ölecen dışarıda binbir tehlike var" dedi. "Yat lan milleti uyandıracan" dedim. Arkamı dönüp kendi kendime sırıttım. Yanılıyordu Fatih dışarıda hiçbirşey yoktu.
Bir kaç saatlik uykunun ardından uyanıp bi kaç lokma bişerler yedik. Dayım dışarıda ufak tefek işlerini hallettikten sonra kahvaltı için bizim yanımıza geldi. Odanın kapısından içeri girer girmez yüzünü ekşitip "Ulan bu nasıl bir koku lan" dedi. Halitle ben kokunun kaynağınım biz olduğumuzu bildiğimiz için sesimizi çıkarmadık. " Tulum peynir kokuyodur dayı gel yemek ye " dedi Fatih. Ya dalga geçiyordu yada gerçekten peynirin koktuğunu düşünüyordu. " Lan yiyin yemeğinizi çıkın köye gidin duş alın bok gibi kokuyo içerisi vallahi hayvanlar daha iyi kokuyor " dedi. Fatih çayından bi yudum alıp hemen ayağa fırladı "Hadi lan gidelim" dedi ayakkabılarını giydiği gibi dışarı fırladı. Gamsızlık böyle bişey olsa gerek. Bizde peşinden ayakkabılarımızı giydik ve köye doğru inmeye başladık. " Olum birimiz yıkanırken öbürlerimizde nöbet tutsun ha bak bi yerden bişey çıkar duşta yakalanmayalım. " dedi Halit. " Bende şunu anlamıyorum ya 5 gün oldu lan 3 günde dağda 8 gün oldu la tek bi hastalıklı bişey göremedik. Olum varmıdır gerçekten ?" Dedi Fatih. "Kardeşim doğru diyonda sekiz gündür bi tane insan da görmedik şimdi. Bu konuda hiç birşey bilmiyoruz ki. Eğer doğruysa Allah karşımıza çıkarmasın. Hayır korktuğundan değil yanlış anlamayın size bişey olmasın" dedim. "Siktir lan" dedi Fatih. Konuşmalarımız karşılıklı atışma şeklinde devam ederken nihayet eve vardık. Eve girdiğimizde ilk Halit duşa girdi. Halit duş alırken yanımıza hiç temiz kıyafet almadığımızı hatırladım. " Lann oğlum kıyafet almayı unuttuk lan. Nolcak şimdi ?"
"Ben bilerek almadım lan. " dedi Fatih. "Bizim Ömer vardıya onun evine girecem duştan sonra onda beğendiğim çok güzel bi kaç parça eşya var onları alacam" dedi ve geniş geniş sırıttı. Fikri bana çok hoş gelmişti. Bende başkasının bi kaç parça eşyasını alacaktım nasıl olsa artık kimsenin o eşyalara ihtiyacı yoktu. Garip belki ama şu dünyada başkasının sahip olduğu şeylere sahip olmak istemeyen bir kişi bile yoktu. Bu bence harika bir fikirdi. " Şu dünyada varmı lan senden mezarcı adam" dedim. " Dışarısı onlarla dolu girecek mezar bulamıyorlar" dedi Fatih. " Belkide daha ölmedikleri içindir. " dedi Fatih. " Ben onu bunu bilmem görürsem öldürürüm. " dedi Fatih. " Eyvallah ciğerim. " Dedim. Hadi ben korkularımı yeni yenmiştim ama bu puşt sanki korkusuz doğmuştu laflara bak. Halit duştan çıktıktan sonra " Beyler kazanda sıcak su kalmadı ben hepsini bitirdim başka ev bulun. " El mahkum başka evler aradık. Bizim köyde her evin
Çatısında güneş panelleri vardı. Köylüler sularını bu sayede ısıtıyordu. Halit kıyafetlerin olmadığını görünce biraz bozuldu üstünde havlusu yarı çıplak bi şekilde bizimle köyün içinde sıcak su dolu ev arıyo Fatih le gülmekten adım bile atamıyoduk iki adımda bir durup gülmekten ağrıyan bedenimizi dinlendiriyorduk. " Küçük dayı bak havlu sıkı tut lan götün gözüküyo " dedi kahkaha atarak Fatih. " Önümü dönim istersen pezevenk bana mı sordunuz kıyafetleri unuturken. Ben kıyafet arıyorum kendime siktirin gidin yıkanın "dedikten sonra bizim eski arkadaşlardan birinin evine girdi Halit. Bizde biraz dolandıktan sonra Halitin durumuna düşmemek için başkalatında gördüğümüz güzel koyafetlerimizi yanımıza alıp sıcak su ile bedenlerimizi rahatlattıktan sonra ahırın yolunu tuttuk. " Temizlik ne güzel şey arkadaş insan olfuğumu hatırladım. " Dedi Fatih. " Harbidende öyle iliğim kemiğim rahatladı yeminle. O değildi dayım niye yıkanmadı. Bizle gelseydi keşke yanlız kalmasaydı. " Dedim. " O askerler gelir diye orda kaldı yıkanmadı. Biz gidince o da da yıkanır köye gelip." Dedi Halit. " Sahi askerlerde gelmedi bi türlü" dedim. " Şöyle temizken askerleri hiç düşünemem gelmezlerse biz başımızın çaresine bakarız. " dedi Fatih. Bu şekilde hoş muhabbetler içinde ahıra vardık nihayet. Toprak yol yüzünde toz olan üstümüzü temizledikten sonra ahırın kapısını açtık. İçerideki dayımla oturan kamuflajlı üç askeri gördüğümde sevinç çığlıkları atarak birbirimize sarıldık. Sonunda bizden başka insanlarıda görmüştük. " Gençler sizden mi? " dedi askerlerden orta yaşlı olanı. " Sakallı kardeşim diğer ikiside yeğenlerim köye yolladım yıkansınlar diye. " dedi dayım. " Tehlikeli değilmi böyle tek başına silahsız köye inmeleri. " dedi aynı asker. " Korkunun ecele ve kokuya faydası yok. " dedi dayım. İşte bütün sorularımızın cevabı oturmuş et kemiriyordu. " Dışarıda kalmayın gençler içeriye gelin konuşacak çok şey var. " dedi asker adam. Haklıydı konuşacak çok şey vardı...


YORUMLARINIZI VE BEĞENİLERİNİZİ EKSİK ETMEZSENİZ SEVİNİRİM...

81 ÖLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin