Doğruluk mu Cesaretlik mi?

Bölüm 1

-

"Manda herifin tekisin Jackson!"

"Tanrı aşkına, sadece bir öpücüktü!"

"Beni o lanet restorantta öylece bırakırken bir öpücük için mi gittin yani?"

"Bak. Ben çok sarhoştum, tamam mı?"

"Artık zırvalamalarına katlanamıyorum! İlişkimiz bitti!"

"Ana, lütfen iki dakika daha dinler misin?"

"Yeterince dinledim, Jackson."

Bağırışma dolu dakikaların ardından apartman kapısını çarparak çıktım. Biraz önce beni aldattığı gerçeği nedeniyle etrafı inletmiş olabilirdik fakat bu umrumda değildi. Sinirle arabama yürüdüm, ona beni kaybetmenin ne demek olduğunu gösterecektim. Bunu ödeyecekti. O sırada beni deli gibi ağlatacak kadar çektirdiği acının aynısını ona da yaşatacaktım. Ve bunu hemen, şimdi yapacaktım.

Saat gecenin on biriydi, arabayı kırmızı ışıklarda beklettiğim sorada çantamda her zaman tuttuğum minik votka şişesini çıkartıp kafama diktim. Kanım intikam isteğinden ötürü adrenalin doluydu ve lanet alkol benim için hala yeterli değildi. Daha fazla içmeliydim. Dolayısıyla gaza köklenip bulduğum en yakın bara sürdüm.

Arabayı park etmekle uğraşmak yerine anahtarı kontağında bırakarak hızla indim. Geldiğim mekanda daha önce bulunmuştum. Ucuz ve basit içkilerin satıldığı, her tuvalet kabininde farklı kişilerin seviştiği bir yerdi burası. Kimse birbirinin umrunda değildi, benim de olmayacaktı.

Barın girişine doğru yürüdüm, kapıdaki güvenlik görevlisi kollarını kavuşturmuş şekilde bana bakıyordu. Kimliğim gerekiyordu ve çantam o piç herifin evinde kalmıştı güvenlik görevlisiyle konuşmayı denedim
"Hadi ama dostum bi kerecik kimliksiz içeri alsan hem 18 dem küçük gösterdiğimi sanmıyorum sana yemin ederim ki iki ay önce lanet olasıca eski sevgilimle lanet olasıca bir 18 yaş doğum günüsü kutladım"
Ne saçmalıyorum ben? Kafam arabada kafama diktiğim vodkadan dolayı iyi olmuştu ve herkes her şey canımı sıkıyordu.
Güvenlik görevlisi bana sanki bu durumlara alışmış gibi soğuk kanlı ve kılını bile kıpırdatmadan bakıyordu. Ve bu beni uyuz ediyordu. Bir anda kendimden beklemediğim bir atakla içinde benden yaklaşık üç yane daha olan güvenlik görevlisini itmeye ve sataşmaya başladım güvenlik görevlisinin kolları önünde kovuşmuş bir şekilde bana onu itip kakarken hareketsizce tepeden bakması beni ürkütmüştü ve bir andan adam kollarını açtı ve benim kollarımdan sıkıca tuttu canımı yakmıştı "ahh ne yapıyorsun pislik herif seni dava edeceğim" diye bağrdım
O bu arada beni barın karşı caddesindeki kaldırımın oraya sürüklüyordu.
Beni kaldırıma getirdi ve soğukkanlılığıyla durup "bir daha yaşın için uygun olmayan yerlerde sürtme yada kimliğini getir!" Dedi ve defolup gitti.
Güzel şimdi tek başıma ve yolun kenarındaki bir kaldırımda yanlız başıma ve kafam dönerken öylece oturuyordum.

Soğuk kaldırımın üzerine oturduktan sonra başımı ellerim arasına aldım, Jackson'a olan nefretim canımı böylesine yakacak kadar zor durumda kalmamı sağladığı için iyice alevlenmişti. Gözlerimde birikerek görüş alanımı buğulayan yaşları umursamaksızın söylenmeye başladım: "Aptal, gerizekalı, hıyar, piç, ibne..."

"Kimmiş o?"

Beklentilerimin bir aksi zamanda duyduğum tok ve bir o kadar da dalgacı ses beni yerimden sıçratmaya yeterdi. Gözlerimi sildikten sonra bakışlarımı dakikalardır kilitlemiş olduğum gri kaldırım taşlarından kaldırıp gelen kişiye baktım.
Tanrı aşkına bulanık görüyordum ancak bulanık görmem karşımdaki o tanımadığım yabancının çok seksi hatlı ve çok yakışıklı olduğunu görmemi engellemiyordu