Özlemişiz

61 24 2
                                    

Gülçin karşıdan bana seslenerek yanıma yürüyordu.

- Nihallll, Nihalll.

Heyecanı sesinden belliydi.  Bu kız çok sevimliydi. Onu gerçekten çok seviyordum derdimi sıkıntımı onunla paylaşırdım hep. Yanıma geldi sıkıca sarıldı bana. Çok özlemiştik birbirimizi. Ama artik her gün birlikte olacaktık. Hemen konuşmaya başladık. Anlatacak o kadar çok şey vardı ki hangisinden başlayacağımızı bilmiyorduk. İlk günümüz tatilimizi anlatmakla geçicekti anlaşılan.

Ayaküstü konuşmaya başladığımızda okulun zil sesini duymuştuk. Bu zil yeni bir dönemin başladığını belli edercesine yüksek tonda çalıyordu.
Öğrenciler sıraya girmeye başladı. Bizde Gülçin le sınıfımızın sıralandığı tarafa geçtik.

Okul müdürümüzü merak ediyordum. Genelde gördüğüm müdürler göbekli ve kel olurdu. Bu tabir biraz kaba olsa bile öyleydi. Bunu herkes söylerdi. Ve bu okulun da müdürü böyledir kesin demiştik Gülçin'le. Sıraya geçtikten sonra merakla beklenen müdür gelmişti.
Hiç şaşırmamıştık.
Tam beklediğimiz gibiydi. Kel ve göbekli... Ceketinin ön düğmesi zor kapanıyordu onun da. Müdürü gördüğümüzde ikimiz de birbirimize bakarak gülmüştük.

Okul müdürümüz konuşmasına başlamıştı. Offf, hiç sevmezdim şu ilk gün konuşmalarını... Eziyet gibi gelirdi bana. Fazlasıyla sıkılırdım. Benim gibi bir çok arkadaşım da sıkılmış olacak ki kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı. Evet artık susmalıydı resmen stres yaptırıyordu daha fazla konuştukça. Eveeet, sonunda susmuştu. Teker teker sınıflarımıza geçmeye başlamıştık. Heyecanım hala devam ediyordu. Sınıfımıza gelmiştik. Herkes yanına arkadaşını toplamış yaz tatilini anlatmaya başlamıştı bile. Kendime duvar dibindeki baştan ikinci sırayı seçmiştim. Oraya çantamı bırakıp arkadaşlarımın yanına gitmiştim. Konuşmaya başladık ve kahkahalarla gülüyorduk. Herkes güzel bir tatil geçirmişti anlaşılan. Kızların yanından ayrıldık ve Gülçin'le arka sıralardan birine geçmiştik. Sınıfı inceledik ikimizde. Çok sıkıcı duruyordu. Şimdiden hoşuma gitmeyen bir iki kişi olmuştu. Bakalım bu yıl neler yaşayacaktık. Gülçin:

_ "Ya kanka bu sınıfta hiç yakışıklı biri yok. "

İstemsizce gülmüştüm. Gerçekten haklıydı. Hepsi bi garip tiplerdi. Hareketleri desen değişikti. Erkeklerle pek ilgilenmezdim zaten. Nedense hiç hoşuma gitmezlerdi. Geçen yıl her gün erkeklerle kavga ederdim. Cadı ilan edilmiştim artık. En ufak şeyde sinirleniyordum. Ve onlar beni sinirlendirdiğinde canlarını yakmadan bırakmıyordum. Mutlaka birşey yapmalıydım. Yoksa içimde kalırdı. Genelde onları sinir edecek olan tırnaklarımdı. Her seferinde tırnaklarımı ellerine geçirmeyi başarırdım. Ama sonrasında hep üzülüp keşke yapmasaydım dediğim olmuştur. Bunu yapmak doğru değildi ama ben sinirimi başka türlü çıkaramıyordum.

Çok susamıştım. Okula yeni geldiğimiz için kantini bulmak kolay olmayacaktı ilk günden. Gülçin'e

- Ben çok susadım gel kantini bulmaya çalışalım.

-Ben de şu ortamdan fazlasıyla sıkıldım. Hadi hem dolaşmış oluruz.

Kalktık arka sıradan. Çantamdan paramı aldım ve merdivenlere doğru yürüdük. Meraklı gözlerle bakıyorduk. Okul güzeldi. Eski okulumdan daha güzeldi. Özellikle manzarası çok güzeldi. Denize bakıyordu. Ve ben böyle olmasına sevinmiştim. Denizi izleyip hayale dalmak her zaman hoşuma gitmiştir. Kantine geldik o uzun süren arayıştan sonra. Fazla kalabalık değildi. Hemen suyumuzu aldık. Biraz hava almak için bahçeye çıktık. Banka oturduk. Konuşmaya başladık. Biz orda otururken yanımıza iki çocuk gelmişti. Biri bizim geçen yılki sınıf arkadaşımızdı. Diğerini tanımıyorduk. Uğur bu kadar hızlı arkadaş edinemezdi. Bizi şaşırtmıştı. Uğur da bizim gibi kısa olanlar arasında sayılırdı. Erkeklerin en kısasıydı. Ama bizim kadar kısa olamazdı. Yanındaki çocuk ondan daha kısaydı. Bize merhaba dedi. Bizde merhaba dedik. Cocuğun bizimle aynı yaşta olmadığını düşünmeye başlamıştım o ses tonundan sonra. Yanımıza oturdu.

-Benim adım Ali. 8B'deyim. Arkadaşınız olabilirim isterseniz.

İlk konuşmadan böyle samimi olması beni sinir etmişti. Laf sokmam gerektiğini düşünmüştüm nedense:

-Sen mi 8B'desin. Emin misin bu boyla mı?

Çocuk oturduğu yerden kalkıp kendini süzmeye başlamıştı. Gülçin'le kahkaha atarak gülüyorduk. İyi olmuştu ona bize kimse böyle yaklaşıp samimi davranışlar sergileyemezdi. O da kimdi. Hıh. İyi olmuştu evet gitmeliydi artık. O da öyle yaptı zaten. Uğur arkadasından gitti ama o da bizimle birlikte gülmekten alamamıştı kendini.
Gülçin:

- Biz ona kısa diye laf ettik ama ondan daha kısayız, dedi.

Sonuna kadar haklıydı. Bunu düşününce daha çok gülmüştük.
İlk günümüz eğlenceli geçiyordu. Oturduğumuz banktan kalktık ve sınıfa çıktık. Sınıfa girdiğimizde Beyza'nın geldiğini gördük. O bizim çetenin üçüncü üyesiydi. Bizim kadar eğlenceli biriydi. Hemen sarılmıştık pek fazla konuşamadık çünkü diğer arkadaşlarının yanına gitmişti. Suyumu sırama bırakmak için gidiyordum ki sıramda oturan birini gördüm. Acaba yanlış yere mi bakıyorum dedim. Duvar dibindeki ikinci sıraydı. Hayır orası benim sıramdı. Hatta çantamı bırakmıştım. Sonra farkettim ki çantam ilk sırada duruyor. Onu ikinci sıraya koyduğumdan emindim. İkinci sırada kollarını masanın üstüne koymuş, kafasını da kollarının üstüne koymuş uyur gibi duran çocuk vardı. 
Sinirlenmiştim. Hem benim çantamı ön sıraya koymuş hem de o da yetmez gibi benim sıramda uyumuştu. Yanına gidip omzundan dürttüm. İlkinde hareket etmedi. İkinci kez dürttüm. Kafasını kaldırdı.
.
.
.

Nasıl Bir SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin