Gözleri uzaklara dalmış, neyi beklediğini bilmeyen, ama daima bekleyen, umutları alt üst olsada acısına katlanip umut eden Fadime.
Mevsimler geçiyor, kış soğukluğunu alıp, yerini ilk bahara bırakıyordu. Yemyeşil yaylalar, masmavi gögyüzü, mis gibi köy havası insanın içine coşku getiriyor, kuşların civiltisina karışıyordu. Tüm bu güzellikler iyiydi hoştu da insan oğlu bu, bu dünyaya ait ne endişesi biter ne de kavgası. Yaz gülümsemişti artık bu köyde tarla işi demekti. Çalışmak zorundaydilar, ailecek geçinebilmek için. Aralarında iş paylaşımı yaptılar. Evden iki kişi eksilmişti, en büyük ağbeyi istanbuldaydi Fadime nin yaşıti olan ağbeyi kenan da yarı akıllı sayıldığı için, tüm yük babaya kalmıştı . Kenan 'a çobanlıktan başka iş düşmüyordu. Burada kenandan biraz bahsetmek istiyorum,
Kenan, köyde deli kenan diye bilinen kısa boylu , ela gözlü, tam anlamıyla esmer, kıvırcık saçlarını Ferdi Tayfur misali uzatan, gördüğü her kıza mejnun olan, bundan hiç çekinmeyen bir delikanliydi. Ona Deli Kenan denilmesinin nedeniydi tüm bunlar. Düğünlerde kızlara beyaz mendil verir, sevdasını şiir gibi dile getirirdi. Onun bu haline tanık olan kızlar önce şaşırır, sonra kızması mı gerekiyor gülmesi mi karar veremezdi. Kenan bu durumdan cesaret alır, bir hafta mejnun olur şarkılarla türkülerle aşkı ilan ederdi ,sonra eminim kız olayı unutumazken kenan çoktan başka sevdaya yelken açardı. Kenan ileride aklı başına gelir mi bilmem ama deli değildi bence o, sadece hayatı dalgaya alan , türkülerle sevdalı yaşayan biriydi . Bu lakap onunla birlikte yaşayacaktı , torunlarına bile deli kenan 'ın torunu diye bahsedeceklerdi. Lakap Takmanın da zararlarını torunları da yaşayacaktı bu şekilde. ??Şüphesizki zor günler geçirmişti. Ablasının sevdiği adamla evlenmesi hafızasını kayba uğratmıştı. Yaşayan ölü gibi dolaniyordu ortalıkta. Sofraya otur demeyince oturmuyordu. Evden gitmeden önceki zamanları, getir Fadime ,götür Fadime ,yemeğini ye Fadime bu şekilde geçti. Yüreği taş gibiydi, belki anlatacak bir arkadaşı olsa bir sırdaşı, rahatlayacakti yüreği, ama Fadime kimseye tenezzül etmezdi, yalnızlık içinde bogulsa da kimseye açmazdi yüreğini.
Psikolojide bu duruma ne deniyor bilmiyorum ama Fadime nin durumu hiç de iyi değildi. Yaşadıklarına aldirdigi yoktu, ama hayal kurma gücünü yitirmisti. Halbuki hayal dünyası onun herşeyiydi. Yine bir gün Fadime etrafa boş boş bakinirken, annesi geldi yanına
"Kız Fadime akşama sana bakmaya gelecekler
Duydun mu kız sana diyorum?
Annesinin silkelemesiyle irkildi, sadece tamam diyebildi.
Duymadığı halde tamam demişti Fadime zaten görmediği haldede bakiniyordu etrafına. Yanlış olan bir tamam ın hakkını nasıl ödeyecekti ya da kimlere odettirecekti. Annesine mi ya da evleneceği adama
...ya da ondan olacak çocuklarına ya da herkese?
Akşam olduğu vakit annesi Fadime yi bir yokladi, Fadime hala oturduğu yerdeydi, annesi onu öyle görünce,
"Anam daha giyinmemiş!"
"Kalk anam ben sana ne söyledim görücüye çıkacaksin demedim mi?""Hadi güzel kızım kalk saçlarını düzelt , üzerine temiz kiyafetini giyin".
Bunları söylerken bir yandan da Fadime nin saçlarını düzeltiyordu.
Ayağa kalktı, annesinin suratına bakmadan odasına girdi. Anası kendi kendine söylendi Fadime nin arkasından "hadi hayırlısı şu kızı bir baş göz edeydik. "
Üzerini değiştirdi, saçlarını hiç aynaya bakmadan taradi, odasından çıkıp her zaman ki yerine oturdu. Etraf çok sessizdi, bu sessizlik Fadimenin beyninde çığlık atıyordu.Bazen sessizlik, en büyük çığlıktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fadime insanın Kendisi ( BİTTİ )
De TodoFadime insanın Kendisi hikayem tamamen gerçek olaylardan etkilendiğim, karakterleri bile gerçek olan bir biyografidir. Nedenler ve sonuç ilişkisi vardır. Beni çok etkileyen suç ve cezanın raskolnokov 'u ve kırmızı ve Siyahın Julian 'ı bana göre ins...