devam edelim

363 128 51
                                    

Bir hafta sonra Fadime 'nin evi tertemiz olmuştu. Evdeki o keskin koku gitmiş, yerine mis gibi temizlik kokusu gelmişti. Doğrusu Zeliha evde su deymemiş yer bırakmamıştı. Fadimeyi, Beyza ' yı Fadime ' nin Kayınvalidesini bile yıkamıştı. Onları bir düzene sokabilmek için elinden geleni yapıyordu. Fadime ayaktaydı artık, kendini görebilecek kıvama gelmişti. Her fırsatta kızına bebeğini emzirmesini, bebeğin altına dikkat etmesini, onu unutmamasını tembihledi. Fadime 'nin kırķı çıkıncaya kadar da her gün yokladı, evi topladı, yemeklerini yaptı.
Yine bir gün kızına geldiğinde, Fadime ' yi karşısına aldı
"Bak kızım sen artık anne oldun, sorumlulukların var , kocan var, kaynanan var bu ev senin. Evinle ilgilen, kocanla kızınla ilgilen, ben artık her gün gelemem, Fadimem ne olur kendine gel, beni üzme, yoruldum güzel kızım yaşlandım yetişemiyorum. "

Zeliha bunları söylerken ağlıyordu, hem de öyle bir ağlıyordu ki, göz yaşları gözünden değil içinden sızıyordu. Yüreği yangın yeri olmuştu. Lakin Fadime 'nin öyle bir bakışı vardı ki ,taş olsa her yeri kırar geçirirdi. Suratında pişmanlık veya üzüntüye dair hiç bir şey yoktu. Tüm ruhsuzluğuyla annesini dinliyor, tepki vermiyordu. Zeliha bu konuşmadan sonra haftada bir gelmeye başladı. Arada sırada da Fadime 'yi kendi evine götürüyordu. Zeliha kızının her hareketini kontrol ediyor, özellikle de Beyza 'ya karşı tutumunu inceliyordu. Fadime çok küçükken yatma saati gelip ışıklar kapatılınca,
"Anne anne! !" Diye bağırır,
"Biri beni dövüyor, saçımı başımı yoluyor "derdi
O zamanlarda da tuvaftı. Hiç konuşmaması, durgun halleri ,eskiler bir bir aklına geliyordu şimdi Zeliha 'nın kız kardeşini korudu, aslında ilk önce kendisini korudu, verdi kızını zavallı Cafer 'e nasıl olsa Cafer saftı. Şimdi sürekli bunları düşünüyor, içinden çıkamıyor, kendi kendine
"Bir günahın bedeli olsa gerek "diye iç geçiriyordu .

Fadime, annesinin o telaşlı hallerini izliyor, için için seviniyordu. Zafer kazanmış gibi mutlu oluyordu. Annesi ,ne kadar çok öğüt verirse o kadar çok umursamıyordu. Her hafta gelen kadın o gün gelmemişti. Yarın gelir diye düşündü, ama yarın da gelmemişti. Diğer hafta da gelmemişti artık merak etmeye başladı. En sonunda dayanamayıp Cafer 'ı gönderdi
"Annem neden gelmiyormuş?"
"Annen hastalanmış"
Fadime annesinin hastalandığını duyunca içinden
"Benim yüzümden "diye geçirdi
Üzülmedi hiç ,ama annesi tekrar gelinceye kadar canı bayağı sıkılacaktı.

Fadime 'nin günleri odasıyla mutfak arasında geçiyor, bir ihtiyacı olmadıkca çıkmıyordu dışarı. Özellikle kaynanasını görmek istemiyordu. Kadıncaģızın sesi hiç çıkmadı, oğlu gelince ondan isterdi isteklerini ya da Zelihadan medet umardı. Fadime evdeki televizyonu da odasına taşımıştı, bütün gün televizyon izlemekten başka bir şey yaptığı pek de yoktu.
Yine bir gün odasında televizyon izlerken bir ses duydu, bu Kaynanasının sesiydi. Bakıp bakmama arasında bocaladıktan sonra en sonunda çıkabildi ininden dışarı.
"Fadime kızım Fadime! "
Antrede karşılıklıydı zaten odaları, üç adımda ilerledi kapıya varabildi,
Kaynanası yerde, yüz üstü yatiyordu.
Fadime 'yi görünce,
"Yardım et Fadime, su almak için kalkmıştım, dengemi kaybettim devrildim kızım ,"
Fadime hala kapının eşiğinde hiç sesini çıkarmadan öylece kaynanasına bakıyordu.
İnanın o bakışı görseniz, asla onu oradan kaldırmayacak, Fadime insanlığı orada öldürecek dersiniz.
Fadime bu kararsızlıklarla ayakta kıvranırken iki adımda yaklaştı yerde yatan ,umutsuzlukla bakan yaşlı kadına, uzatıverdi elini zorda olsa kaldırabildi onu yerden içinde insanlığa dair hala umut olduğunu böylece kanıtladı kendine.

Kaynanasını kaldırdı, zor da olsa yerine otutturdu, sonra hızla mutfağa gidip bir bardak su getirdi. Kaynanasına uzattı, kadın yorgun gözlerle su dolu bardağı aldı

"Bismillah "çektikten sonra iki yudumda bitirdi.
"Allah senden razı olsun kızım "dedi ve iki damla yaş süzüldü gözlerinden.

Fadime bu yaşlı kadına acıdı mı bilmem; ama acımış gibi de bakmıyordu. Şunu da inkar edemem Fadime gibi biri için bu davranış çok büyük bir adım. Daha önce kimseye iyilikte bulunduğunu hatırlamıyordu. Evde, okulda ,her yerde dışlanďığından hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştı. Farklı bir his duymaya başladı, bu durum hoşuna gitmişti, evet iyilik yapmak içindeki o bir yerlerdeki sepsert acıyı yumuşatmıştı. Annesi hep ona kendine gel derdi ,ne demekti kendine gelmek, kendine dönmek mi ?her şeyin farkına varabilmek, farkında olabilmek.

Fadime düşünüyordu, yatağına uzanmış, gözlerini tavana dikmiş, düşünüyordu. Yaşlı kadın ağlamıştı, birden ,

"Ağlarsa ağlasın ağlamakla incileri dökülmez ya"diye söylendi.
Bu annesinin sözüydü, o ağlaýınca hep ona böyle demez miydi?
Bu düşüncelerle uğraşırken , Beyza ağlamaya başladı, yatakta iyice gerneşti, arkasını döndü,
"Ağlarsa ağlasın bir şey olmaz "dedi
Artık Beyza ' nın ağlamaktan sesi kısılmıştı, daha fazla dayanamadı, yerinden kalktı, kızını kucağına aldı, göğsünü açtı ve emzirmeye başladı. Beyza emerken sürekli annesini inceliyordu, birden Fadime 'de kızına dikti gözlerini, göz göze geldiler kısa süre bakıştılar. Fadime gülümsedi, bu gülümsemeye Beyza ' da karşılık verdi. Şimdi Beyza ' nın emişini izliyor, ve emerken çıkardığı sesleri dinliyordu. Beyza ' yı kaldırdı, kucakladı, kokladı ve öptü. Kokusunu içine çekince, kendini açık havayı içine çekiyormuş gibi hissetti. Bundan sonra mutlu olmak istediğini anladı. Önce sevecek, sonra sevilecek ve kabullenecekti hayatını

Fadime insanın Kendisi   ( BİTTİ )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin