...
Nehir, Gencer Holdinge sonunda ulaşmış ve şirketin iç dizaynını ilk kez görmüştü. İçi vay canına dedirtecek kadar özenle ve her ince ayrıntı düşünülmüş bir tasarım harikası gibiydi. Kimbilir nasıl şımarık ve el bebek gül bebek büyüyen biriydi. Sinir olmamak için zor tutuyordu kendini. Çünkü bu işi alması gerekiyordu.
Sekreterinin yanına gitmiş ve Deniz hanımla toplantısı olduğunu söyledi. Sekreterin anlamsız gülüşü her ne kadar canını sıksada aldırış etmeden kapıya yöneldi ve yüzüne her zamanki gibi yurt dışındaki seminerlerdede öğrettikleri gibi her toplantı öncesi sahte bir gülümseme takarak derin bir nefes egzersiziyle kapıyı çaldı ve içeri girdi.
(Tık.. Tık..)
Nehir içeri girmesiyle surat ifadesi birden değişti. Birkaç dakika ardından hemen kendine gelerek,
-Merhaba, ben SANCAR Holding pazarlama sorumlusu Nehir AYDIN. Sizde Deniz...Bey... demeye kalmadan karşıdan cevap geldi.
-Nehir hanım Sekreterimin dediği kadarıyla siz Deniz hanımı bekliyormuşsunuz ama tahminler pek tutmadı sanırım.Nehirin yanakları al al olmuştu. İçinden kendi kendini yıkıyor "Ah aptal Nehir neden kişiliği hakkında hiç araştırma yapmadığı hakkında kendinle tartışmaya girmişti." Nedesede içine düştüğü bu durumdan kurtulsaydı hep Sekreterinin Deniz hanım demesiyle başlamıştı ve merak edipte bakmamıştı bile kimin nesi diye.
-Deniz bey, bakın ben çok özür dilerim tamamıyle bir yanlış anlaşılma üstüne doğan yanlışlıklar.
Deniz Gencer birşey demiyor sadece Nehir'e ve utanmaktan al al olan elmacık kemiklerine odaklanmış Nehiri küçük bir kız çocuğu gibi süzüyordu. Deniz bey, gencecik bugünkü konumuna kendi el emeğiyle yoktan var ederek gelmişti onun için aşk ikinci planda kalmış hatta daha önce duygusunu hiç yaşamamış birşeydi. Ne güzel bir yüz hattı vardı teninin buğday olması ara sıra konuşurken saçları savrulması esnasında gelen o büyülü koku ve incecik kibar kiraz dudakları...
Deniz birden kendine geldi içi içini yiyiyor ve kendine böyle bir şey düşündüğü için çok kızmıştı. Birden sinirli bir tavır alarak kaşlarını çattı ve sesini yükseltti.
- (Eliyle durun! işareti yaparak)
Nehir hanım, sanırım bukadarlık konuşma yeter. Siz belliki bu konuda yeteri kadar bilgiye sahip değilsiniz. Bende şirketinizin iyi olduğunu sanıyordum yanılmışım...Bu sözler Nehiri delirten sözler oldu ve birden ağzından çıkan sözlere hakim olamadı.
- Deniz bey, sizinde bilmediğiniz gibi beni patronumdanda öte abim gibi gördüğüm Nedim bey sırf bu alanda eğitimlere yolladı ve ayrıca bilin diye söylüyorum üstüne mastırım da var. Yani sizin bildiğiniz gibi olmuyor bu işler. Koltuğunuza oturup oradan bakmak çok kolay. Belki sizler gibi en iyisi olmayabiliriz ama bu bizleri küçümsemenizi de gerektirmez. Biz emek işçileriyiz hazır yemeyiz...
İyi günler... deyip kapıyı çarparak çıkmıştı.
Bu da neyin nesiydi böyle adeta bir fırtına gibi hiçbir şey demeye fırsatı bile olmamıştı Deniz'in. Kalbi son hızda atıyor ve son hadiseleri aklından çıkaramıyordu.
Kapıyı kapatıp dışarıya çıkan Nehir "Siz zenginler hepiniz böylesiniz" demişti. Çok sinirliydi adeta başından kaynar sular dökülüyor gibiydi. O kim oluyordu ki onun haddine mi düşmüştü onlara ders vermek böylece alırdı cezasını. Bunları Nedim Beyin bilmesi gerekiyordu ve doğruca arabasına atlayıp şirketin yoluna koyuldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ AŞK
Romansaİki gencin hiç beklenmedik bir şekilde tanışıp, sonralarında ise akıllarından hiç çıkmamaları onların büyük bir aşk hikayesi yaşamalarına neden oluyor. Tabi her aşkta olduğu gibi zorluklara göğüs germeleri gerek. Bakalım bu iki gencimiz neler yaşaya...