5. Yangın

130 43 25
                                    

Mutimedia Çınar Bey ( Başak'ın babası) ve Awake and alive var. Keyifli okumalar.

"Vee grubumuza merhaba de."

"Allah'ım burası..." İşte bu görmeyi tahmin edeceğim son kişiydi.

"Ilgaz?"

"Ta kendisi."

Yayvanca oturduğu yerden ayrıldı. Doğrusu onu görmeyi beklemiyordum. Gördüğüm hayal değil Ilgaz'ın ta kendisiydi. Yanında bir kaç erkek vardı. Teki Ilgaz gibi sarışın teki de az bir farkla sarışınlığı kaçırarak kumraldı. Açık olmak gerekirse... Yakışıklılardı. Tıpkı benim yaptığım gibi gözleriyle beni süzdüler. Kumral olanın kolunun altında bir kız vardı. Kız kulağına bir şey fısıldadı ve gülüşmeye başladılar. Harika...

"Ama sen... Nasıl?"

"Seni farketmek zor olmadı ama sen ayakta uyumakla meşguldün galiba."Doğru, kızıl saçlarımla her zaman ilk fark edilen ben oluyordum ama bu elbette ki onun oynayabileceği bir şey değildi.

"Öyleyse ne olmuş?"

"Kesinlikle hiçbir şey."

Başını yana çevirdi. "Eren... Onu neden buraya getirdin?"

Sabır dilenir gibi bir hali vardı. "Hey sakin ol ahbap ona sadece okulu gezdiriyordum hepsi bu."

"Okulda gezecek başka bir yer kalmadı mı da buraya getirdin?" Sesini yükseltmişti bu lafları söylerken. Kelimelerinden kızgınlık, gözlerinden nefret akıyordu. O an bir kez daha anladım. Benim varlığım hataydı. Yokluğumu kim takardı?

"Gidiyorum, geliyor musun?"

"Gidelim."

Açıkçası böyle bir konuşma beklemiyordum Ilgaz'dan. En azından daha yumuşak mizaçlı birini bekliyordum. Kader sürprizlerle doluydu. Hamlelerini asla esirgemiyordu. Tam sırama geçecektim ki konuşmaya başladı.

"Sana her konuda yardım edebilirim, benle oturmaya ne dersin?"

"Ben... Bilmiyorum."

"Yanında oturduğun kız benim sıra arkadaşıma aşık. Hal ve tavırlarından her türlü anlaşılıyor bu ama açılamıyor. Ona bir iyilikte bulunup yanıma gelemez misin?"

"Pekala."

Sayesinde cam kenarı tarafından en arkadan bir öne geçtim geçtim. Önler yeterince rahat değildi zaten. Böylesi daha iyi olmuştu.

Başımı pencereye çevirdim. Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömmüştü. Kar değil gökyüzünde yağan beyaz ölümdü. Binlerce insan sırf bu kar yüzünden ısınamıyor, belki de soğuktan ölüyordu. Başımı artık yanımda oturan Eren'e çevirdim. Bana bakıyordu.

"Sohbetine de doyum olmuyor doğrusu."

"Hakkımda neyi merak ediyorsan sorabilirsin. Madem sohbetime doyum olmuyor."

"Peki peki, soruyorum işte geliyor vee..."

"Ve?"

"Vee gelemiyor soracak bir şey bulamadım."

Tavrı karşısında gülmeye başladım.

"Ne, olamaz mı?"

"Tamam haklısın düşün sen."

Düşünürmüş gibi yaptı.

"Bir oyun oynayalım hem daha eğlenceli olur?"

"Ne oyunuymuş bu?"

"Bana soracağın her soruyu ilk önce kendin yanıtla daha sonra ise ben cevaplayayım daha eğlenceli olur."

Onu taklit ettim. Elimi çenemin altına koydum. "Daha ben başlamadan sıkıldım, daha ne kadar bekleyeceğim?"

Porselen BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin