Yazın gelmesiyle güneş odama daha bir parlak vuruyordu. Bu nedenle bir hayli terlemiştim ve Bir an önce atletimi değiştirmek istiyordum, ama yatak beni bırakmıyordu sanki. Son bir çabayla doğrulduğum gibi Elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Ellerimi sabunlayıp yüzüme sürdüm. Dünkü halısaha maçından sonra duş almadan yatmıştım ve yüzüm yağ içindeydi. Yüzüme birkaç fiske su attım. Fakat yüzümdeki yağın su ile birlikte yüzümden lavaboya damlıyordu. Biraz durduktan sonra, duş almaya karar verdim. Ter içinde kalan atletimi ve şortumu çıkardım, duşa girdim. Bir saat yıkandıktan sonra duştan çıktım. Dolaptan fön makinesini aldım ve saçlarımı kurulamaya başladım. Kısa olan saçlarım bir, iki dakika içerisinde kurudu ve banyodan çıkıp odama girdim. Temiz giysilerimi giydim, mutfağa girdim. Ekmekliği açtığımda içerisinde ekmek olmadığını gördüm. Fırına gitmek zor geliyordu Fakat yapacak bir şeyde yoktu. Ceketimi alıp evden fırına doğru yola çıktım. Yürürken etrafı gözlemlemek insanların yüzleri... İnsanların konuşmaları çok dikkatimi çekerdi. Bir kez gittiğim yeri bir daha unutmazdım. Bulunduğum yer İstanbul'un pek duyulmadık yeri olmasına rağmen metropolün kokusu buraya da sinmişti. Fırına girdim Tezgâhın arkasında mahallemizin güler yüzlü insanı olan Ahmet ağabey vardı. Ahmet ağabey ellili yaşlarda, kısa boylu, yüzünden gülümseme hiç eksik olmayan, bıyıklı ve kirli sakallı biriydi.
"Hoş geldin Ali, nasılsın?"
"çok şükür Ahmet ağabey sen nasılsın, işler nasıl?"
"çok şükür be Ali geçinip gidiyoruz."
"Bir ekmek alabilir miyim?"
"Tabi, hemen vereyim. Ya Ali senin iş meselesi nasıl bulabildin mi?"
"Yok, ağabey nerede"
"Benim yeğenim güneş süper markette çalışıyor işçiye ihtiyaçları varmış git bir başvur istersen"
"Olur, ağabey çok ihtiyacım vardı benimde"
"Ne demek Ali sen bizim mahallemizin çocuğusun sana yardım etmeyeceğiz de kime edeceğiz"
"Al bakalım ekmeğin"
Ekmeği alır almaz hızlıca güneş süper markete doğru yürüyordum. Market yakın olduğundan vakit kaybetmediğimi düşünüyordum ki, markete ulaşır ulaşmaz içeriye girdim ve müşteri hizmetlerine doğru yöneldim. Biraz kalabalıktı sanırım personel alınacağını duyan gelmiş ama vazgeçemezdim benimde şansımın olduğunu düşünüyorum, fakat sıra vardı ve en sonuncu bendim. Neyse ki sıra bana gelmişti veznenin arkasında sarışın, uzun saçlı, yeşil gözlü yüzünden gülümseme hiç eksik olmayan bir bayan vardı.
"Merhaba, buyurun başvuru formunuz."
"Teşekkür ederim, bide kalem rica edebilir miyim?"
"Tabi buyurum"
Başvuru formlarımızı doldurmamız için veznenin yanına masalar koymuşlar, bende hemen hız kaybetmeden oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Macera Tutsağı
AdventurePara ve güç için mücadelesi... Kendine kanıtlama duygusu... Üniversiteyi birinci olarak bitirmiş ama iş bulamaması... Arkadaşlarının iş bulup rahat ve lüks yaşaması...