İşe Girme Mutluluğu (Bölüm 3)

62 3 0
                                    

Telefonumun zil sesine bir anda yataktan fırladım ve telefonumun ekranına baktığımda isimsiz bir numara arıyordu. Hemen telefonumu açtım.

"İyi günler, ben güneş süper market müşteri hizmetlerinden arıyorum. Ali yıldırım ile mi görüşüyorum."

"Evet"

"Yapmış olduğunuz iş başvurusunda ilk beş'e kaldınız. Bundan sonrası için mülakat yapılacak, bugün saat 14.00 da mülakat başlayacak gelmenizi rica ederiz."

"Teşekkür ederim, İyi günler"

"İyi günler"

Hemen cep telefonumu kapatıp üstümü değiştirdim ve elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim fakat musluktan sular akmıyordu. Belli ki belediye yine suyu kesmişti ama ben hazırlıklıydım. Her zaman duşa kabinin içinde bir tane 19 litrelik bir damacana bulundururum. Duşa kabine girdim, damacanayı kollarımla sıkı bir şekilde sardım. Ya Allah bismillah diyerek kaldırdım fakat damacana çok ağırdı hızlı adımlarla servisin üstüne koydum. Damacanayı bu şekilde dökemezdim, banyo dolabında duran maşrapayı aldım. Maşrapayı sağ elimde tutarken sol elimle de damacanayı maşrapaya doğru eğdirdim. Maşrapa su ile dolduktan sonra damacanayı kaldırdım, maşrapayı servisin sağına koydum. Ellerimi sabunladım ve maşrapadaki suyu ilk önce sağ elimle tutup sol elime döktüm daha sonra sol elimle tutup sağ elime döktüm. Maşrapayı tekrar sağ elime aldım ve sol elime döktüm ve elimi yüzüme sürdüm. Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra havluya sildim. Odama girdim ve elbiselerimi giyip dışarıya çıktım. Fırına uğradım.

"selamünaleyküm"

"aleykümselâm Ali hoş geldin buyur"

"Ahmet ağabey iki simit verir misin?"

Ahmet ağabey iki simidi poşete koydu ve bana doğru uzattı.

"Al bakalım Ali"

Poşeti alır almaz hemen parayı uzattım.

"Kolay gelsin Ahmet ağabey hayırlı işler"

Diyip fırından çıktım ve kıraathaneye doğru yürüdüm. Fırına yakın olmasını seviyordum ara sıra kıraathaneye uğrayıp, selim ağabeyin bir çayını içerdim.

"Selamünaleyküm selim ağabey"

"Aleykümselâm yeğenim nasılsın"

"Çok şükür selim ağabey sen nasılsın, işler nasıl"

"İdare ediyoruz be Ali işte ne olsun, ne içersin ne getireyim sana"

"Bir çay alayım ağabey"

"Hemen getiriyorum yeğenim"

Ben de cam kenarı bir masaya oturdum ve elimdeki poşeti masanın üstüne koydum. Simitleri poşetten çıkardım ve masanın üstüne koydum tam o sırada selim ağabey çayımı getirdi.

"Al bakalım yeğenim çayın"

"Teşekkür ederim selim ağabey, aç mısın buyur simit yer misin?"

"Teşekkür ederim Ali sağ olasın tokum."

Çayıma şeker atıp karıştırdım, Simitten bir parça kopardım ve yemeye başladım. Simidimi bitirdikten sonra telefonumu çıkarıp saate baktım. İkiye on dakika vardı, hemen hesabı ödedim ve kıraathaneden çıktım markete doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Macera TutsağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin