Bu alarmlar neden hep horoz sesi? Böyle bir mecburiyet mi var yoksa üretim yapan firmalar kıllığına mı bu sesi koyuyor? Her neyse bundan daha önemli bir konum var.Off Allahım şimdi nasıl kalkıp gideceğim ben o okula? Murat'tan belki kaçabilirim ama Melisa ile karşılaşmamam imkansız! Karşıma oturup kendisi gibi sürtük arkadaşlarıyla bana gülecek, nasılda kaptım Murat'ı bakışları atacak. Pis kaşar! Yorganımın altından çıkmak istemiyoruum!
İç sesimle konuşurken Lady odama girdi, kucağıma zıpladı. ''Ladyyyy dur kızım. Çek patini ağzımdan! Kalkıyorum tamam yapma off.'' Beni yatağımdan kaldırabilen tek canlı sanırım Lady. Başka kimse beni bugün yataktan çıkaramazdı diye düşünürken banyoya doğru ilerledim.
...
Bugün bu otobüs neden böyle kalabalık yahu? Bir sürü tanımadığım yüz var normalde hep aynı insanlar olur bu saatte. Bunlar nereye gidiyor olabilirlerki acaba? Bütün durakları da geçtik bir tek bizim kampüs kaldı geriye derken okulun önünde otobüs durdu bende amaan banane deyip otobüsten indim. Yalnız bir sorun var otobüstekilerde benimle indi.Ve bana bakmaya başladılar. Ay acaba birileri tablolarımı keşfettide bir gecede meşhur mu oldum bunlarda hayranlarım mı derken kalabalık yanımdan geçti ve okula girdi. Bu sefer hayallerim 10 saniye bile sürmedi. Muhtemelen onlara tip tip baktığım için onlarda bana öyle dikkatle baktılar zaten. Tanımadığım kalabalığın arkasından bende okula girdim. Kafeteryada bir sürü yeni öğrenci vardı acaba yanlış okula mı geldim demeden edemedim kendi kendime. Abi bu kadar yakışıklı çocuk ve şu yelloz kızlar nereden çıktı böyle diye düşünürken panodaki afiş dikkatimi çekti. Tabi yaa öğrenci değişimi zamanındaydık. Bu dönemde okulumuz başarılı öğrencilerini istediği şehirlerdeki okullara gönderiyordu ve tabi aynı şekilde kendi bünyesine alıyordu. Saatime baktığımda derse geç kalmak üzere olduğumu farkettim ve sınıfa doğru ilerledim. Sınıfa hocadan önce geldiğime sevinmiştim ama hiç boş yer kalmamıştı. Daha önce hiç konuşmadığım ama gözüme sevimli gelen bir kızın yanına oturdum. Gerçekten de neden daha önce bu kızla hiç konuşmamıştım ki ben? Gerçi nasıl konuşayım Murat'tan başka insanlara hatta kendime bile zaman ayırmıyordum.
Hoca gelip dersi başlattığında içimden bugünün dünden daha güzel geçmesini diledim ve not tutmaya başladım. Aklıma gelip sınıfa göz ucuyla çaktırmadan baktığımda Melisa'yı en arkada gördüm henüz bana ne sataşmıştı nede laf atmıştı. Ama ben hazırdım herhangi bir lafında karşılığını verecektim kendimi hazırlamıştım, bu sefer ona haddini bildirecektim. Melisa ile ilgili düşüncelerle boğuşurken hocamın bana seslendiğini son anda farkettim ama anlattıklarını dinlemediğim için sorduğu soruya cevap veremedim. Hocanın yüzüne boş ifadelerle bakınca o da kafasını çevirdi ve başka birine tekrar sordu.Tembel biri değildim her zaman dersleri takip ederdim şimdi bu halim beni üzerken Melisa'yı keyiflendirmişti onun arkadan gelen gülüşünü duymuştum. Kısa bir süre sonra ders bitti hoca sınıftan çıktı hemen arkasından kafamı sırama gömdüm.
Daha sonra kimin olduğunu anlayamadığım, daha önce sesini çok az anımsayabildiğim biri bana seslendi. Başımı hafifçe kaldırıp baktım. Seslenen kişi yanına oturduğum kızdı. Hatırladığım kadarıyla ismi Duygu'ydu.
''Bu kızdan rahatsız olduğun ortada neden ağırlığını göstermiyorsun?'' dedi. Ağırlık derken kilomdan mı bahsediyordu acaba? Keza başka bir ağırlığım olduğu konusunda emin değilim.Ben cevap vermeden yine konuştu. ''Herkesle dalga geçmesi, burnunun kaf dağında olması canımı sıkıyor artık. Birinin ona haddini bildirmesi gerek!'' dedi ve hızlı adımlarla Melisa ve yandaşlar grubunun yanına gitti. Sınıf içinde ve koridordan gelen çok yoğun sesler olduğu için neler söylediklerini anlayamadım ama Duygu'nun, ''Pelin'dende benden de uzak dur artık canımı sıkıyorsun.'' dediğini seçebildim.
Pelin? Pelin benim. Neden beni koruyor ki bu kız şimdi? Arkadaş bile değiliz onunla ne alaka yani, neden savunuyor beni şimdi diye kendimi sorguluyordum ki yanıma geldi kolumu dürtüp ''Hadi!'' dedi. Sınıftan onunla birlikte çıktım. Neden olduğunu anlayamadığım bir şekilde sözünü dinleyip onunla sınıftan çıktım. Hiç konuşmadan kampüsün arkasına ilerledik ve bahçeye çıktık. İlkbahar kadar güzel bir mevsim varsa o da sonbahardır. Bahar aylarını küçüklüğümden beri çok severim her zaman neşeli gelir bana bu mevsim.
Çimenlere oturduğumuzda sessizliği bozan ben oldum.
''Neden böyle bir şey yaptın?''
''Nasıl bir şey yaptım?''
''Diyorumki neden beni savundun? Hiçbir sebep yokken hemde?''
''Bak o kıza bende en az senin kadar sinir oluyorum nedenini bilmiyorum ama birden sinirlerime hakim olamadım ve ona haddini bildirmek istedim. Tamam mı?''
Birden Duygu Melisa'ya bağırırken Melisa'nın yüzünün aldığı ifade geldi gözümün önüne istemsizce kahkaha attım. Duygu'da yumuşadığımı görünce kahkahama eşlik etti. Akşama kadar oturduğumuz çimlerden kalkmadık ve sohbet ettik. Ailemi kedimi anlattım ona. Murat ve Melisa'yıda. Sonra birden Duygu bana hayatımı değiştirecek teklifi yaptı.
''Pelin, değişim programıyla İstanbul'a gitmeye ne dersin?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hadi Kızım Pelin!
Chick-Lit... ''Ben i-inanamıyorum sana sen nasıl nasıl yapabilirsin bunu. '' Gözümden yaşlar akarken bu kadar basit bir cümleyi bile nasıl kurabildim bilmiyorum. Murat, karşımda bana hiçte yabancı olmayan bir kızla öpüşüyor ve ben öylece seyrediyordum. ...