Özlemek. Ama nasıl?
Bir daha hiç olmayacak şeyleri özlemek mesela. Gözlerinin içine bakarak gülümsemesini özlemek, saçma sapan tavırlarını özlemek. Dünyanın en zor, en dayanılmaz duygusu... Boğazına bir yumruk gibi inecek şekilde, insanı çaresiz olduğunu hissettirecek şekilde özlemek.
Özlemek işte! Bir çocukluk anısını, bir tren yolculuğunu, bir sevgili gülüşünü, bir anne yemeğini, bir şehri, bir mevsimi, bir martı çığlığını, bir kış sobasını; bilmeden, anlamadan özlemek.
Kıymetini bilinmeyen zamanların, intikam alırcasına sende bıraktığı o önlemez his, tüm yüreğinle hissettiğin, paylaştıkça artan, insanı mahveden bir yangın...ÖZLEMEK.