O kadar şaşkındım ki neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Saçlarıma ne olmuştu böyle? Uçları beyazlamaya başlamıştı.
Bir kaç dakika aynada kendime baktım ve Aras'ın dedikleri aklıma geldi. "Bana dokundukça ölüme yaklaşacaksın." Demek bundan bahsediyordu.
Ciddi anlamda çok şaşkındım. Odamda bir kaç dakika sadece bunu düşündüm. Aileme bunu nasıl açıklayacaktım? Saç boyatmayı çok saçma bulduğumu biliyorlardı. Bende saçlarımı kesmeye karar verdim ama bunu yapmaya hazır değildim.
Saat 18:00'dı. Acıkmıştım. Saçımı beyazlar gözükmeyecek şekilde topuz yaptım ve mutfağa gittim. Annem evde değildi. Kendime tost yaptım. Yanınada portakal suyu aldım ve odama geçtim. Kafamı biraz dağıtmaya ihtiyacım vardı.
Leptopumu aldım ve dizi izlemeye karar verdim. The Walking Dead'a kaldığım yerden devam ettim. 2 bölüm izlemiştim. 3.'ye geçerken birden kapandı bilgisayarım ve pencereler açıldı. Biliyordum buradaydı.
Soğukkanlı olmaya çalışıyordum. Esen rüzgar beni iyice ürpertmişti. Kalbim "güm güm" atıyordu.Korku hormonum sanırım doruklardaydı. Işık yanıp sönmeye başladı.
Gözlerimi kapattım ve içimden "korkmuyorum" diye kendimi avutmaya çalıştım. Gözlerimi açtığımda odamda değildim.
Sanki rüyadaymışım gibi hissediyordum. Önümde uzun bir yol vardı ama bu yol bembeyazdı ve bu yolun sonunda ev gibi bir yer vardı. Yürümeye başladım.
Etrafta kimsenin olmaması beni ürkütüyordu ama güzel bir yerdi. Beyaz yolun çevresi yeşillik ve çiçeklerle doluydu. Özelliklede papatya. Papatyalar bana hafifte olsa huzur vermişti.
Epey yürüdüm. Susamıştım. Biraz dinlenmeye karar verdim ve oturduğum yerde uyuyakaldım. Uyandığımda odamdaydım.
Cidden bunun ne anlama geldiğini merak ediyordum. Bunu tek biri cevaplayabilirdi ama onun bana pek yardım edeceğini sanmıyordum. Saat 05:00 idi.
Uyumaya devam ettim. Kaldığım yerdeydim. Aklımı kaçırmış olmalıydım. Bunu birilerine anlatsak beni ağır derecede bir şizofren sanırlardı. Ayağa kalktım ve bu sefer koşmaya başladım. Bu sefer o eve ulaşmaya kararlıydım.
Koştum.. Koştum ve sonunda önündeydim. Garip bir hisle doldu içim. İçeri girdiğimde biri ayakta pencereden dışarı bakıyordu. Ona doğru yaklaştım. Geldiğimi hissedercesine bana döndü. Beni inceledi ve konuşmaya başladı.
-Yarı ölü. Dedi. Dediğini anlayamamıştım.
BÖLÜM SONU
Vote ve yorumu unutmayın lütfen :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ RUHLAR
Teen FictionRuhumu özgür bırakmak için çok çabaladım belkide. Adımlarımı atarken ılık rüzgarı hissetmek ve kalbimin güm güm diye hızla atmasıydı belki de ruhumu arındırmak. Sonsuzluğu hissetmek. İnsanların gereksiz duygularından saçma düşüncelerinden kurtulmak...