"Hayır Jihoon, ben bir sapık değilim tamam mı? Şuna bir son ver. Hem nereden çıkardın aşık olduğumu? Sadece bir miktar hoşlanmış olabileceğimi söylemiştim." Kollarını göğsünde birleştirip ona boş boş bakan Jihoon'a gözlerini devirdi. Taktı mı takıyordu bir şeye, başı ağrımaya başlamıştı bile. Jihoon'a anlattığı için pişmandı.
"Aptal mısın?"
"Hayır."
"O zaman salak."
"Hayır!"
"Pekala, seni gerizekalı--"
"HAYIR-- şey değilim. Sadece...of bilmiyorum." Saçlarını karıştırdıktan sonra gürültülü bir şekilde masaya bıraktı kafasını. Seungcheol'ü ya da asscoups'u düşünmek istemiyordu. Yine de aklında olan tek şey oydu.
Jihoon'un bakışları bir iki saniye yumuşadı fakat hemen kendini toparladı ve çatık kaşlarıyla onu dürtükledi.
"Yah! Pes mi ediyorsun, kaldır o koca kafanı salak." Azarlamasının ardından Seungkwan'ın telefonundan gelen bildirim sesiyle yerinden sıçradı.
"Kıssana şunun sesini!" Eli hala kalbindeyken bağırdı ve masadaki su şişesini kapıp koca bir yudum aldı.
"Üzgünüm, bu kadar korkak olmamalısın Hooney~" Midesinde harekete geçmeye başlayan kelebekleri umursamamaya çalışıyordu. Belli belirsiz bir iki derin nefesten sonra telefonuna sarıldı. Doğru tahmin etmişti, mesaj atan Seungcheol'dü.
asscoups:: hey
bücür~
seungie~
kwanie~
ah pekala
bu cidden bana göre değil"Tanrım, bu ne be!?" Jihoon kahkaha atmaya başladığında Seungkwan hala ekrana bakıyordu.
asscoups:: sevgilim hiç romantik olmadığımdan yakınıp duruyor :(
ne bekliyor anlamıyorum
iki erkek birbirine 'aşkım, sevgilim, bebeğim' demez ki
bu çok saçma :("Pekala, ver şu telefonu bana." Seungkwan farkında bile değilken Jihoon onun elinden çekip aldı telefonunu. Arkadaşının salak tavırları sinirlerini bozuyordu.
pookwan:: bugün arkadaşlarım ile meşgul olacağım
üzgünüm"Ah, üzgünüm yazmamalıydım." Kaşlarını havaya kaldırdıktan sonra omuz silkip telefonu tamamen kapattı.
"Onu düşünme ve geri plana atmaya çalış. Eğer Tanrı sizi birlikte istiyorsa bir şekilde buluşursunuz zaten." Seungkwan ona başka biriymiş gibi bakarken Jihoon ukala bir şekilde konuşmaya devam ediyordu.
"Bugün birlikte takılırız. Soon nerede kaldı acaba..." Kendi telefonunu çıkarıp sevgilisine mesaj atacakken Seungkwan onu dürtüp uzaktan birbirleriyle konuşarak gelen ikiliyi göstermiş ve ardından yerinde büzülüp elini ağzına siper etmişti. Diğer tarafta Jihoon'un kaşları kalıcı kırışıklıklara sebep olacak derecede çatılmıştı.
"Soonyoung, bu kim?" Masanın altından bacaklarını sırayla yere vuruyordu, Soonyoung onun kabalığına gülümsedi.
"Kütüphanede tanıştık, 'bu' Mingyu." İsmi duyulan çocuk ışıl ışıl gülümserken Jihoon ondan ilk görüşte bile neden nefret ettiğini bulmuştu.
Uzundu.
Güzel gülüyordu.
Çok yakışıklıydı, Soonyoung'u elinden alacak bir potansiyeli vardı.
Kısacası tehlikeliydi."Jihoon, benim sevimli erkek arkadaşım. Sana bahsetmiştim."
"Merhaba, oh, o zaman sende Seungkwan'sın?" Oturduğu sandalyeye sinmiş, kıs kıs gülen Seungkwan'a sordu Mingyu.
"Evet, ben Boo Seungkwan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Lovin' || 2seung
Fanfictionasscoups:: merhaba pookwan itici oldu sanki neyse bu umurumda değil hehe nickin çok hoştu ve yazmadan duramadım ^-°