5.Bölüm"Umutsuzluk"

374 132 43
                                    

Bölüm müziği medyada.

Ölüm , ölüm , ölüm...

Ne kadar da kötü birşeysin sen , ne kaldı artık benden alacağın ?

  Yok , olamaz erken daha Nehir. Bağıra bağıra ağlıyordum. Bunu kendime yediremiyordum.Hayatta hep iyi kişilerin başına kötü birşeyler gelmemeli , bu en büyük haksızlık ! O şimdi yok , karanlık var , sessizce ağlamak var , umutsuzluk zaten hiç peşimi bırakmadı.

Kendimi; Yalnızlığa hapsedilmiş gibi hissediyorum...

  Nehir , ne olur beni affet. Yanında olamadım. O ceset sen değil , ben olacaktım.Annem ve babamın yanına giderdim. Peki ya sen nereye gideceksin Nehir ? Sen yaşamalıydın,gitmemeliydin öyle erkenden.Yaşama hevesim zaten azdı şimdi hiç kalmadı , sen vardın sende gittin.

Hiç bir şey yolunda gitmezken,
Sen nasıl gittin ?

  Daha da çok ağlıyordum. Sesim kısılmıştı artık. Boğazım düğümleniyordu, içimde ki ses bile susmuştu. Bende ölüyordum içimde . Yaşayan bir ölüydüm ben; annesiz , babasız yaşayan bir ölü . Kimsesiz...
Bugün yine her günden soğuk. Öyle bir soğuk ki kalbime de işlemiş.Ben her yaranın ardından kendimi teselli ettim. Bir tarafım " Geçicek , buda geçicek" diyordu. Diğer tarafım ise " Sık canını , hiçbir şey düzelmeyecek" diyordu.

Ben hep iyi tarafımı dinlemiştim fakat yanılmışım.

Ansızın yağmur başlar,
güneş batar masal biter !

Ne olduğunu anlamazsın,
Birden bire yalnızsın.

  Kapının o sinir bozucu zili sıçramama ve korkmama sebep olmuştu. Karanlıkta olduğumu şimdi farkediyordum. Kapıyı açacak kadar da mecalim kalmamıştı.Çalar çalar gider diye düşündün fakat kapıdaki kişi gitmemeye niyetliydi. Oturduğum yerden zor da olsa kalkmaya çalıştım. Kapının önünde durup üzerimi düzelttim ve açtım. Bu Savaştı ; gözleri sinir ile hüzün karışımı bir haldeydi. Elini boynuma atarak beni içeriye getirdi.

"S-savaş biliyormusun ? O , o öl-"
İşaret parmağını dudağıma götürdü ve " Şşş ! Tamam tamam " deyip bana sarıldı.Buna çok ihtiyacım vardı. "Ben ona yardım edemedim Şavaş . O benim kardeşimdi. Kardeşim artık yok , yok o" dedim ağlıyarak."Senin hiç bir suçun yok , Güneş. Bunu kendine yapma ne olur. Tüm suç babası olucak şerefsizde. Nehir benim için , benim" sözlerini yarım bıraktı."Nehir senin için ne ?"Dedim gözlerine daha derin bakarak.

"Neyse " dedi , sesi titrek çıkmıştı. Ağlıyacaktı sanki ama kendini tutuyordu. Pencerenin önüne gidip etrafa bir müddet baktıkdan sonra tekrar yanıma geldi. Ağlamıştı. Evet ağlamıştı. Pencerenin önüne sırf o yüzden mi gitmişti ? Erkekler ağlamaz diye birşey yok, asla ! Onlar ağlar ama biz göremeyiz. Çünkü ; gurur denilen şey daima onların yanındadır.

"Güneş eşyalarını topla gidiyoruz buradan. Yeterince acı çektin burada." Buradan gitmek mi ? Burası ailemden kalan tek mecraydı. Nasıl giderdim ?"Savaş bunu benden isteme . Buradan gidemem biryere"

"Hayır Güneş seni burada bırakamam .En azından biraz iyi olana kadar sonra yine evine dönersin"dedi.Ben iyi olamayacaktım hiçbir zaman , acılarım vardı benim.

"Peki" diyebilmiştim sadece.

"Hem kendini hemde eşyalarını topla artık. Ben çıkıyorum yarım saate döneceğim. Geldiğimde gideceğiz tamam mı ?" Dedi. Sadece kafamı sallamıştım.Savaş gidince odama gidip birkaç parça eşyamı aldım.Gözlerim yastığın altına kaydı.
Babamın kokusuyla süslenmiş olan ceketi de aldım. Onsuz uyuyamazdım. İçeriye gidip annem ve ona sıkıca sarılmış olan babamın fotoğrafını da aldım. Nehir'in odasının kapısı sonuna kadar açıktı.Gözlerimde ki yaşlar tekrar süzüldü. Cesaretimi toparlayıp o odaya girmeliydim. Yavaş yavaş odaya girdim. Ellerim ve ayaklarım titriyordu. Çalışma masasının üzerinde ki fotoğrafı elime aldım. Ne kadar da güzel çıkmış , saf , temiz gülüşü ile. Üst üste sıralanmış kitapların en tepesinde mavi renkte , kilitli bir günlük vardı . Onu da yanıma aldım ve gitmek için arkamı döndüm . Tekrar odaya döndüğümde içim titredi. "Sen buradasın hissediyorum. Bu hayat seni çok yordu, yıprattı biliyorum ama cennet var ."
Hüzün dolu gözlerle odadan ayrıldım.Zil çalınca kapıyı açmaya gittim,Savaş gelmişti. Elimdeki bavulu aldı ve birlikte arabaya doğru gittik .Bavulu bagaja koyup arabayı sürmeye başladı. Yol boyunca sessizdik, konuşmamıştık. Etrafı boş gözlerle izliyordum.Bu sefer sessizliği bozan ben olmuştum " Savaş , nereye gidiyoruz ? Burası sizin eve giden yol değil"

Umut YağmurlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin