Okulda yeniydik. Çoğu kişiyi tanımıyorduk. Hatta kimseyi. En azından öyle sanıyorduk.
Okula girdik. Birsürü tanımadığımız yüz vardı. Sınıfa girdik. Orta sıraya yanımızı boş bırakarak oturduk. Beraber oturmadık çünkü yeni kişilerle tanışmak için başkalarıyla oturmak daha mantıklı. Taşınma işlerimiz olduğu için okula bir-iki hafta geç gelmiştik. Muhtemelen okulu gezdirmeleri için şuanki sınıfımızdakilerle eşleşeceğiz. Sınıfa girenleri görünce şok olduk. Çünkü kapıdan Josh, Eric, Penny ve Mark girdi. Tabiki düşündüğünüz gibi oldu. Bizi tanıdılar ve selam vermek için yanımıza geldiler. Dersin başlamasına 10 dakika vardı. Zaman geçmek bilmedi. Ve gözümden kaçmayan bir diğer husus Josh'un Tedy'le bakışları. Josh çekingen olduğundan (tahminlerime göre) fazla konuşmuyordu. Bende Eric'le sohbet ettim. Yani şaşkınlık belirten bir aaa sende mi burdasın ? Sorusuna evet demem gibi olaylar.
➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿
Sonunda öğretmen gelmişti. Tahmin ettiğim gibi bizim sınıftakilerden bir kaç kişiyi gönüllü olarak okulu tanıtmak, gezdirmek için seçti. Tesadüfe bakılırsa benim rehberim Eric oldu.Tedy'ninki Josh, Rosi'ninki Penny ve Camie'nin rehberi de Mark oldu. Bir yandan onları tanımak için güzel bir fırsat olacaktı ! Rehberlerimizi seçtikten sonra kendimizi sınıfa tanıttık ve ders olduğundan çabuk geçti. Okul gezimiz tenefüste başlıyordu. Eric'le önce en üst kata çıktık. Aslına bakılırsa okuldaki çoğu kız Eric'lerin grubuna hastaydı. Ama doğruyu söylemek gerekirse hepsi gerçekten yakışıklı. Tamam baya yakışıklı. Okulu anlatmaktan çok sohbet etmeye çalışıyordu. Sessizliği bozan ben oldum.
- Tesadüfe bak be dedim. Fazla klişe olarak.- Evet bende şaşırdım Karsi. Gülümsedi.
Yeni olduğum için mi yoksa okulun en havalı çocuklarından birisiyle geziyorum diye mi bilmem ama bütün gözler üstümüzdeydi. Bu sefer sessizliği bozan oydu.
- Kendinden biraz bahsetsene nelerden hoşlanırsın, nasıl bir kızsın?
Sanki bu soruyu sormasını beklemiş gibi konuşmaya başladım.
- İzmir'e üniversite için kızlarla geldik. Kitap okumayı, kızlarla bir şeyler yapmayı, müzik dinlemeyi, denizi ve gezmeyi seviyorum. Ha bide hayvanlar. Dövüş dersleri almıştım ve görünüşe bakılırsa kızları da götürmem gerekecek. Yüzüne baktım omuz silktim ya sen ?
- Ben zaten İzmir'deydim. Kitap okumayı, gezmeyi ve senin sevdiğin şeyleri yapmayı seviyorum. Hobilerimiz aynı sayılır. Bende spora gitmiştim ve yardım gerekirse ben burdayım yani biz dedi.- Kendi ayaklarımızın üstünde durabiliriz sağol dedim. İlerledim. O da gözlerini devirip ilerledi.
- Nasıl bir kişiliğe sahipsin?
- Aslına bakılırsa çabuk kaynaşan birisiyim ama kanımın ısındıklarıyla arkadaş olabiliyorum. İnsanları güldürmeyi severim. Dediğim dediktir. Ve inatçı dedim. Benim bitirdiğimi anlayınca ben sormadan o da anlatmaya başladı.
- Aslında ben çabuk kaynaşamam. Yani herkesle konuşmam ve okulda bana ukala derler. Kendini beğenmiş falan. Sende anlamışsındır zaten dedi. Göz kırptı.
- Hmm uyuzsun yani sen dedim göz kırptım ve güldüm o da güldü.
Sonra zil çaldı sınıflarımıza ilerledik.