THOMAS
Ortaokulun son yaz tatilinden sonra lise denen daha uygar insanların arasına katılacağımı düşünürken,karşılaştığım manzara beni dehşete düşürmüştü.Sanki aynı topluluk hiç değişmeden buraya nakledilmişti.Kısacası lise hayatı hiç beklediğim gibi olmadığından,okula gitmek hiç ilgi çekici gelmemeye başlamıştı.Ama her şeye rağmen yeni bir gün başlıyordu.Alarmı her zamanki gibi söverek kapattım ve giyindim.Kahvaltı için mutfağa geçtim.Leş gibi puro kokuyordu.Asalak herif yine tüttürmüş sabah sabah.Anneme "Günaydın."deyip oturdum.
"Babana selam vermeyecek misin delikanlı?"
Annemin gözleri yine şiş ve kıpkırmızı.Kesin üvey babam olacak adam yine canını yakmış.Sanki bir şey olmamış gibi sessizce kahvaltımı yapmaya başladım.
Matt o keş gözlerini bana dikerek:"Bana bak çocuk,benim evimde,benim paramla yaşıyorsun!Bana saygı göstermezsen,o gözünü çıkartırım."
Açıkçası biraz korktum,ne de olsa benim iki katım kadar ama bu kadarı fazla.Artık anneme eziyet etmesine izin vermeyecektim.
"Hadi,sıkıyosa çıkarsana!Tekrar hapishaneyi boylarsın."
Tam bana vuracakken annem araya girdi:
-Yeter!Thomas,artık okula gitmelisin.
-Ama anne..
-Hadi,bir şey olmayacak canım.
Matt bağırmaya devam ediyordu:
Seni küçük @!$!&@Çantamı kaptım ve kapıyı sertçe çarpaak dışarı çıktım.Umarım hırsını annemden çıkarmaz.
Dışarda yağmur yağıyordu.Eğer bu hızda yürümeye devam edersem sucuk gibi ıslanacaktım.Koşmaya başladım.Öfkelendikçe daha da hızlanıyordum.Aklımda babamın bizi terk edişi,annemin Matt'le zorunlu olarak evlenmesi,ve taşınmak zorunda kalmamız...Gerçekten yaşamak istediğim hayat bu değidi.Okula yaklaştığımda Bekçi Garry'ye selam verdim:
-Günaydın evlat!Beyaz saçları ve hiç çıkarmadığı sarı balıkçı botlarıyla bu adam okulda sevdiğim nadir insanlardan.Sınıfımın bulunduğu kata çıktım.Dersin başlamasına 5 dakika vardı.Sırama yönelirken Logan enseme bir şaplak attı:
-Nerelerdesin olum?Merak etme çok bir şey kaçırmadın,yeni kız dışında.İşaret ettiği tarafa bakınca daha önce okulda hiç görmediğim kızı fark ettim.